Ailelere “külhanbeyliği” öven bakan!

“7 Kocalı Hürmüz”ü seyrettiniz mi?

Seyretmediyseniz bile mutlaka o repliği bilirsiniz.

“Anamı kesen bennn

Babamı doğrayan bennn

Kız kardeşimi lime lime eden yine bennn

Eyyyt varrrrr mı bana yan bakan!”

Bu replik, “külhanbeyleri” ni çok iyi anlatır.

Giyimleri kuşamları, tavırları ve sözleri diğer insanlardan çok farklıdır külhanbeylerinin…

Yumurta topuk, sivri burunlu ayakkabıların arkasına basarak gezerler…

Yelek giyerler, köstekli saat takarlar, fes giyerler, kollarına kalın tespih dolarlar…

Fesleri hafif yana kaykılmıştır…

Boyunlarında mutlaka “muska” vardır.

Yürüyüşlerine “tek kanat yürüyüşü” denir.

Bu yürüyüşte bir omuz yukarıya doğru kalkık olur ve hafifçe sallanır.

Yengeç gibi…

Genelde üzerlerinde bıçak taşırlar.

Kendilerine karşı gelenleri, avanta vermeyenleri “hacamat” yapmak için…

Eski kabadayıların, bugünkü mafya bozuntularının diğer adıdır.

 

“Külhanbeyi” ismi nereden gelir?

Kökü, Farsçadır…

“Gul”, ateş…

“Hen”, hane…

“Gulhen”, ateşhane…

Bu kelime zamanla dilimize “külhan” olarak yerleşmiş.

Hamamın ocak kısmı…

Külhanbeyi de Osmanlı’da “hamam ocağından sorumlu kişi”…

Tamam da, külhanbeyleri neden iyi tanınmaz?

Anlatayım…

Osmanlı’da sokakta yaşayan kişiler, soğuk kış günlerinde üşümemek için hamamların “külhan”larında toplanırlarmış.

İpsiz sapsız, yersiz yurtsuz insanlar…

Zamanla aralarında gruplaşmalar ve kavgalar da olurmuş.

Bu kavgalar sonunda, biri diğerlerine gücünü kabul ettirirse “külhanbeyi” olmaya hak kazanırmış.

Daha doğrusu bilek ve bıçak gücüyle “külhanbeyliği” ni ilan edermiş.

“Külhan”lardaki huzuru sağlamak için “külhanbeyi” olanlar, emrindeki insanların geçimini sağlamak için halkı haraca keserlermiş.

Karşı gelenleri de bıçakla yaralar veya öldürürlermiş.

Bu nedenle hiç kimse külhanbeylerine ve çevresindekilere sataşamazmış.

Ne isterlerse verirler, “Yap” dediklerini yaparlarmış.

 

“Külhanbeyi”, Aile Bakanlığı’nın övdüğü insan tipi

“Külhanbeyi”, Osmanlı’dan kalma bir zorba tipi ya, Osmanlı hayranları “külhanbeyliği” öve öve bitiremiyorlar.

İnanılır gibi değil!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da “Osmanlı sevdası” na kapılan bakanlıklardan biri.

Bakanlığın bir yayın organı var, adı “AİLE DERGİSİ”…

Geçenlerde bir dostum ilgimi çeker diye son sayısını göndermiş.

Okuyunca, kan beynime sıçradı.

Ailenin eğitimi için çıkarılan dergi, resmen “külhanbeyliği” övüyor.

Külhanbeylerinin nasıl haraç aldıklarını anlatıyor…

Dergi, Osmanlı döneminin haraççılarını överken “işi tıkırında olan dükkânlara musallat olmak”, “para vermeyen zenginlere sataşmak” gibi ifadeler kullanıyor.

Özü bu!

Bir de argo sözcüklerin anlamları verilmiş.

astar etmek – beklemek

camcı – kurnaz

çiroz – çelimsiz

gaco – kadın

hacamat – birisini bir kaç yerinden bıçaklamak

hasbi geçmek – aldırmamak

kaparoz – rüşvet

keriz etmek – çirkefleşmek

kuskunu koparmak – kaçmak

mostar – fiyaka

nargile – boşboğaz

papaz uçurmak – eğlenmek

pestil – sarhoş

zifosa bulamak – kirletmek

***

Gördüğünüz gibi…

Osmanlı hayranı bir hükümet…

Osmanlı hayranı bir bakanlık…

Osmanlı hayranı bir bakan…

Hem de bayan.

Bu konulara duyarlı olması gereken bir kişilik…

Ama değil işte.

Kadınlarımız ve çocuklarımızın her gün öldürüldüğü bir ortamda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Aile Dergisi’nde “külhanbeylik” övülüyor.

Daha ne diyeyim ki!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler