Aman dikkat, Kandıra parsel parsel satılıyor

Salı günü Kandıra’ya gittim.

Küçük bir işim vardı, amacım hem bu işi halletmek hem de bir iki dost ziyaretinde bulunmaktı.

Epey olmuştu Kandıra yönüne gitmeyeli.

Dört beş yıl…

Bugün Kandıra ile ilgili gözlemlerimi aktarmak istiyorum size.

Arabada yalnızım…

İzmit çıkışında baktım yakıt göstergesinde iki çizgi kalmış, benzin istasyonuna daldım, aaa hiçbir kıpırtı yok, istasyon kapalı.

Biraz daha gittim, bir başka istasyon, orası da kapalı.

Bir genç, her iki elini kaldırıp indirerek “kapalı” işareti yapıyor.

Ne oldu istasyonlara böyle?

Belli ki, piyasadaki sıkıntı akaryakıt istasyonlarına da yansımış, arka arkaya iki istasyon kapısına kilit vurmuş.

Düzlüğü geride bırakıp hafif yokuşa sürerken, “Pekdemir İnşaat” tabelasını gördüm.

Demek sevgili dostum Sami Pekdemir’in sözünü ettiği yeni konut projesi yeri burası.

Güzel yer.

İzmit’e hem yakın, hem uzak.

Mesafe olarak yakın, İzmit’in karmaşasından uzak…

Sol tarafta yeni konutlar başlamış devam ediyor.

İlk tepeyi çıkınca kendimi bambaşka bir dünyada buldum.

Göz alabildiğince yeşillik!

Tarlalar, bahçeler, öbek öbek ormanlar…

***

Kandıra, bir zamanlar en sık gittiğim ilçeydi.

Kerpe’de küçük bir evimiz vardı, hemen hemen her hafta sonu bu yolu arşınlardık.

Kerpe, Kerpe olmaktan çıkınca biz de ilgimizi başka tarafa çevirdik.

Benim bu söylediğim 80’li yıllar…

Yolun eski, telefonun manyetolu olduğu günler…

Kandıra’yı ve sahillerini doyasıya yaşadık.

İzmit-Kandıra arasında dünden bugüne ne değişmiş, onu anlatayım.

Yolun sağında ve solunda adım başı “emlak ofisi” açılmış.

Saymadım, ama saymaya kalksam 50-60’ı bulurdu.

Bu ne demek?

Bu, Kandıra’nın parsel parsel satılması demek!

Özellikle İstanbul’dan bölgeye büyük ilgi var.

Şimdiye kadar kaç mülk el değiştirdi, kaç tapu işlemi yapıldı, bilmiyorum.

Ama kenti yönetenlerin bu konuya eğilmelerini diliyorum.

 

Kandıra bölgesine sanayiyi sokarsak, sonra kafamızı çok duvara vururuz

Yeri gelmişken görüşümü bir kez daha ifade edeyim…

İzmit’ten, hatta Adapazarı’ndan Karadeniz’e bir hat çekin.

Bu hattın batı tarafında kalan kısım, yani Kocaeli yarımadası, batı Anadolu’da “sanayiden kendini büyük ölçüde koruyabilmiş” bir bölge.

Gözlerden uzak kalmış, sanayiciler tarafından çarçur edilmemiş bir bölge…

Bu bölge, bundan sonra da sanayiye kapalı tutulmalı.

Eğer bu başarılamazsa, burada da organize sanayi bölgeleri kurulursa, inanın ileride İzmit, Derince, Körfez’de oturan insanların kaçacak yeri kalmaz.

“Kaçacak yeri” derken, şunu söylemek istiyorum…

Sanayinin yoğun olduğu körfez çanağı etrafında artık konut yapımına izin verilmemeli.

İzmit’in kuzeyi, Kandıra yönü imara açılmalı, buralarda uydu kentler kurulmalı, toplum buralarda yaşamaya özendirilmeli.

Eğer bu yapılmaz, Kandıra bölgesinde de fabrika bacaları tütmeye başlarsa, ileride insanların yaşayacağı yer kalmaz.

Artık sanayi ile yerleşim yerlerini ayırma zamanı geldi, hatta geçti bile.

Sanayi ile konut; yan yana, dip dibe, koyun koyuna olmaz.

Olursa, millet hastalıktan kurtulamaz.

Bu nedenle ben Kandıra Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’ne de karşıyım.

Bu bölgede bir tane OSB’ye izin verin, inanın ikincisinin, üçüncüsünün beşincisinin önünü alamazsınız.

“Kandıra parsel parsel satılıyor” derken, yer alanların tamamına yakını, bölgenin sanayiye açılmasını bekliyor.   

Açılsın ki, bire aldıklarını elliye yüze satsınlar.

Hazırlıkları bu yönde!

Sonra da Kandıra bölgesi de Dilovası’na döner.   

Ağlarız, başımızı duvara vururuz, ama iş işten geçmiş olur.

Özetle…

Kandıra’yı sanayiden koruyalım, ancak bölgenin kalkınması için başka formüller arayalım.

Sanayi şart değil!

 

Kandıra merkezinde trafik keşmekeşliği

Dört beş yıldır Kandıra’ya gitmediğimi söylemiştim.

Gittiğimde, Kandıra’yı tanıyamadım.

Doğrusu; iyileşmemiş, güzelleşmemiş, aksine kötüleşmiş.

Aman Allah’ım, ne bu trafik keşmekeşliği?

Bir an “Bugün, çarşamba mı acaba” diye düşündüm.

Çarşambaları Kandıra’nın pazarı, diğer günlere göre köylerden daha fazla insan gelir, trafik sıkıntısı yaşanır…

Ama günlerden salı, bu kadar trafik de neyin nesi?

Belediye binasının önüne boydan boya büyük ağaç saksıları dizmişler.

Neden?

Arabalar park yapmasın diye…

İyi yapmasın da, nereye park edecek?

Park yeri var da, vatandaş park mı etmiyor?

Baktım, çarşı içinde park yeri bulmak mümkün değil.

Ana cadde ve ara sokaklar dolu.

Bazı yerlerde ikinci sıra var.

Giren çıkan, korna çalan, birbirine diklenen, tam curcuna!

Sordum, “Her gün mü böyle?”

Her gün aynıymış, yaz aylarında durum daha vahim!

Belediye bu sorunu derhal çözmeli.

Kandıra, trafik sorunuyla anılan bir ilçe olabilir mi?

Sorun pratik olarak nasıl çözülebilir?

Gördüğüm, ilk aklıma gelen şu:

Devlet Hastanesi yeni yerine taşınmış, eskisi kendi haline terkedilmiş.

Ne olacak burası?

Söylendiğine göre “meydan” yapılacak…

İyi ya kardeşim, binanın yıkılmasını çabuklaştırın, olmuyorsa bahçesini düzeltip giriş çıkış verip park yeri olarak kullanın.

Hastane taşınalı neredeyse 3 yıl olmuş, öyle terkedilmiş halde duruyor.

Park olarak değerlendirilemez mi?

 

İlginç bir Noter işlemi

“Kandıra’da küçük bir işim var” demiştim ya, o “küçük işimi” anlatayım şimdi.

Kandıra’da KANTUR adlı bir tatil sitesi var.

Kuruluşunda buraya üye olmuştum, kısa bir süre sonra da buradaki payımızı satmıştım.

Satalı herhalde 20 yıl olmuştur.

Payımı arsa olarak sattım, ama sosyal tesislerdeki “91’de 1” payım duruyormuş.

Haberim bile yok.

Kandıra Belediyesi’nden bir ay kadar önce bir tebligat.

“587 lira emlak vergisi borcunuz var…”

Yaa, bir iki metrekarelik yere bu kadar vergi olur mu?

KANTUR yönetimini aradım, durumu bildirdim, “Hayatımda o sosyal tesisi hiç görmedim, tesissin bir iki metrekaresi benimmiş, beni bu sıkıntıdan kurtarın” dedim.

“Tamam, haklısın” dediler…

Kandıra’ya gidip KANTUR sorumlusu Davut Bey’e o minnacık yerin “yönetime satışı için” vekâlet vereceğim.

“Küçük iş” dediğim bu.

Davut Bey’le buluşup notere gittik, işte ilginçlik orada başladı.

“Siz 65 yaşını geçmişsiniz, işlem yapabilmemiz için sağlık raporu gerekli…”

Kim verecek raporu?

Sağlık ocağı…

Sağlık ocağına gittik, kayıttaki görevli, sisteme vatandaşlık numaramı girdi, “Biz buradan rapor veremeyiz, İzmit’e kendi sağlık ocağınıza gideceksiniz” dedi.

Hoppala!

Şimdi İzmit’e gideceğiz, sağlık raporu alıp geleceğiz…

Olacak şey mi bu?

Vatandaş, diyelim ki Van’a gitti, orada benim gibi bir işlem yaptıracak, ne yani ta Van’dan İzmit’e gelip sağlık raporu mu alacak?

Neyse, durumu doktor hanımefendiye aktardım, “Doğrusu İzmit’ten almanız, ama sizi tanıyorum” deyip raporu verdi.

Bunu neden anlattım?

Yetkililer, benim durumumda olup da sağlık raporu alacakların durumunu bir kez daha gözden geçirsinler.

Uygulamada bir acayiplik var.

 

Ve Mavi Köşe’de bir öğle yemeği

Noterdeki işlemden sonra sevgili Yavuz Güneş’le buluştuk.

Karnımız aç, yemek yiyeceğiz…

Kandıra’da yemek nerede yenir?

Hiç tereddütsüz Mavi Köşe’de…

Öyle yaptık.

Benim de yıllardır her Kandıra’ya gidişimde mutlaka uğradığım yer.

Dönerinin, ızgaralarının, sulu yemeklerinin üzerine yoktur.

Yıllardır devam edegelen kalite!

İçeri girerken gözledim, yine tıklım tıklım.

Beş altı kişi giriyor, beş altı kişi çıkıyor…

İki katlı olmasına rağmen bütün masalar dolu.

Bir masa boşaldı, oturduk.

Garsonlar, döner kesenler hep tanıdık yüzler…

Serkan, kasada para almaktan başını kaldıramıyor.

Babası Metin Bey, ortalıkta görünmüyor.

Garsona, benim döner formülümü söyledim.

“Az bulgur pilavı, biraz nohut, üzerine 1.5 döner…”

Yavuz Bey de bana uydu.

Tabii ortaya kaymaklı yoğurt…

Afiyetle yedik.

Yemeğin bir bölümünde baktım tanıdık bir yüz gülerek masamıza geliyor.

Selçuk Küçük…

Bir dönem gazetecilik yapmış, sonra bankacılıkta karar kılmıştı.

İş Bankası Kandıra Şubesi’ne müdür olmuş.

Gördüğüme çok sevindim.

Çıkarken Serkan’a “Babana selam söyle” dedim.

Aklınızda olsun, Kandıra’ya giderseniz mutlaka Metin Kulaç ve oğlu Serkan Kulaç’ın işlettiği Mavi Köşe’ye uğrayın.

Daha iyisini bulamazsınız.

Sevgili okurlarım, Kandıra’yı yazmaya yarın da devam edeceğim.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

02

ÖZ KANDIRALI - Kandırayı mı düşünüyorsunuz ? yoksa Kandıralıy ımı ? Kandıranın gençleri ne iş yapar, nasıl geçinir. kimin umurunda. Kandıra insanının fikri zikri hiç ama hiç önemli değil.açmı tokmu... ağalara tabiat güzelliği lazım.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 29 Mart 17:15
01

N.Ömüğr AYKANAT - AYLARCA BU SAYFALARDAN BUNU ANLATMAYA ÇALIŞTIM...

ANCAK HER ZAMANKİ GİBİ ** MİKSER ** İLÂN EDİLDİM.

KOCAELİ*mİzin TEK NEFES ALDIĞI OP BAKİR İLÇEMİZDE,

NE YAZIKKİ RANTİYECİLERE YEM YAPILDI.

ORMANLAR KORULUKLAR DAHİ SON SÜRÂT YOK EDİLİYOR.

NE DEMİŞ BİR ŞAİR !..

** AĞLAMAKİÇİN GÖZDEN KANLI YAŞMI AKMALI,

DUDAKLAR GÜLERKEN İNSAN AĞLAYAMAZMI !..**

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 29 Mart 17:15


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler