Ülkemizin geleceği açısından önemli bir rejim değişikliği anlamına gelen başkanlık sistemi ile ilgili tartışmalara bakıldığında, konunun muğlaklıktan kurtulamadığını söylemek mümkün.
Bu kadar önemli bir değişime dair zihinlerin genel manada hala karışık olduğuna dair gözlemlerimize binaen sisteme dair tarihsel bir değerlendirmeyi sizlerle paylaşmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Bu değerlendirmede konuya dair Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun 2005 yılında yayınlanan makalesinin referans kaynağım olacağını da not düşmek isterim.
Siyasal sistemlerin demokratik yönetimi yeni bir olgu olmamakla birlikte, onun küresel ilgi uyandıran bir içerik kazanması, ancak yirminci yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşmiştir. Demokrasiyi, halkın kendi kendisini yönetebilmesi için düzenlenen yapısal, hukuki ve davranışsal ögelerin oluşturduğu bir yönetim modeli olarak kabul edebiliriz.
Bu bağlamda da siyasal rejimi oluşturan kurallar iki temel üzerine oturtulabilmektedir. Birincisi doğrudan demokrasi yani halkın her türlü meseleye doğrudan kendisinin karar vermesidir. İkincisi ise temsili demokrasidir ki burada halk adına otoriteye ilişkin kararları alma meşru yetkisini kullanmak üzere seçilmiş olan temsilciler yönetim faaliyetinde bulunurlar.
Doğrudan demokrasi Sanayi Devriminden sonra uygulanabilirliğini yitirmiştir. Yerine temsili demokrasi gelmiş bu da köken olarak İngiltere’de uygulanan “Westminster modelini” baz almıştır.
Westminster modelinin tasarımı temsili demokrasinin hükümet kurmayı kolaylaştıran bir seçim ilkesi olan çoğunluk esasına dayalı seçim uygulamasıyla birleştirmesi yoluyla İngiltere’de hayata geçirilmiştir.
Yasama organı iki meclisli olup, alt meclis siyasal egemenliğin kullanıcısı durumundadır. Parti hükümeti esastır ve yürütme gücünü kullanan başbakan ve bakanlar kurulu, aynı zamanda yasamayla kaynaşmıştır ve onu etkisi altında tutar. Bu rejim iki partili sisteme dayalı olarak çalışır. Sağ ve sol ayrımı sosyal sınıf esasına dayalı tek boyutlu bir yalınlık içerir. Seçim sistemi dar bölge ve çoğunluk esasına dayalı olarak düzenlenmiştir. Merkezi ve üniter bir yönetim sistemi egemendir.
Bu rejimin çalışabilmesi için tam bağımsız bir yargı ve güçlü bir dernekleşme zorunlu görülmektedir. Aksi takdirde yasama çoğunluğunun diktasına dayalı bir rejim ortaya çıkar ki bunun da demokrasi ile bağdaştığı söylenemez.
Nitekim saf haliyle Westminster modelini uygulamaya kalkan Türkiye 1950-60 arasında demokrasiyi pekiştirememiş, ardından gelen ekonomik bunalımla beraber önce tek partili yönetimle ardından da darbeyle karşı karşıya kalınarak bu deneyim son bulmuştur.
Hukuk devletini ve sivil toplum anlayışını hayata geçirmeyi başaramamış bir ortamda Westminster demokrasinin alacağı hali göstermesi açısından dönemin Türkiye’si önemli bir örnek teşkil etmiştir.
Bir çok demokrasi rejimine ilham kaynağı olan bu modelin bir çok alt türü veya benzerlerinin ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Bunlardan en önemlisi özellikle Soğuk Savaş sonrası rağbet gören Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan Başkanlık rejimidir.
İşte bizdeki tartışmaların odak noktası da bu örnektir.
Peki, Amerika’nın önemli bir model olarak kabul edildiği Başkanlık rejimi nedir?
Devam edeceğiz…
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.