Bayramlar özündeki duygularla kutlanmalı

Bakıyorum da son yıllarda bayramlar çok yavan geçiyor, duygu yok, heyecan yok, herkes içinden bir an önce bitse de gitsek diye geçiriyor ve bu durum yüzlere yansıyor.  

Eskiden öyle miydi ya! Karamürsel’de bulunan tüm okullar yarışlardı geçit töreninde en güzel ve fiyakalı geçiş yapmak için. Her okul bayram öncesi bir iki gün şehir merkezinde çocuklarla marşlar söyleyerek yürüyüş provaları yaparlardı. Esnaf ve sokaktaki halk müthiş heyecana kapılırlar avuçları patlarcasına coşku ile çocukları alkışlarlardı. O kapıldıkları heyecan ile muhakkak bayrama katılırlardı. Caddeler defneyaprakları ve bayraklarla donanır, ortalık mis gibi defne kokardı. Geçmişteki o büyük zaferin sonucunda egemenliğin halka geçmesinin heyecanını içlerinde hissederlerdi. Bayram yerinde konuşmalar uzamadığı sürece dikkatle dinlenir. Belediyenin kutular içinde bayram alanındaki çocuklara ikram ettiği şeker büyük bir zevk ile yenirdi. Anne, baba, dede, hala, teyze büyük heyecanla çocuk kalabalıkları içinde kendi yavrularını arar ilk gören diğerlerine heyecanla “ İşte! İşte! Bakın orada sarı kızın” yâda “çilli oğlanın yanında, arkasında” diye seslenir bütün aile heyecanlanırdı.

İçlerinde hissettikleri bu kıpırtının başlarda dediğim gibi sebepleri vardı. Akıllarında dedelerinin zorluklar içinde yaptığı büyük mücadelenin saygısı vardı. O büyük mücadele hikâyeden basit bir mücadele değildi. Ben inanıyorum hala hepimizin yüreğinde o kıpırtı, o ışık sönmedi ve yaşıyor.  

Ve! Yarın Cumhuriyet Bayramı, bayramı neden kutlayacağımızı hep beraber bir hatırlayalım mı?

Bu soruya cevap vermeden önce ülkemizde geçmişten beri kutladığımız milli bayramlar hangileri olduğunu hatırlayalım. Ülkemizde kutlanan dört milli bayramın dayandığı tarihi olayları hatırlamak gerekirse, 23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı günü. 19 Mayıs 1919 Atatürk ve yakın silah arkadaşlarının milli mücadeleyi başlatmak üzere Samsun’a ayak basışını. 30 Ağustos 1922 Türk Ordusunun Yunan Ordusu ve arkasındaki batılı emperyalizme karşı giriştiği harekât ve sonucundaki büyük zaferi. 29 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyetinin kurulup dünyaya ilan edilmesini simgeler. 

Cumhuriyet; milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimidir. Atatürk bu kavramı “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.” sözü ile açıklar. Padişahlık ile yönetilen ülke Mustafa Kemal Atatürk’ün lider olduğu bir akım sonrasında cumhuriyet yönetimine kavuşmuştur. Cumhuriyetin ilanı ile egemenlik milletin sahip olduğu bir unsur haline gelmiş halk yönetimde söz sahibi olmuş ve seçtiği milletvekilleri aracılığıyla temsil edilmekte yani kendi kaderi kendi elindedir. İşte 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin cumhuriyeti ilan etmesi ülkemizde Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Milletlerin milli bayram ve kutlamalarının bir başka sebebi de verilen zorlu mücadele için dökülen kanların sonucu hangi şartlarda halk iradesinin kurulduğunun hatırlanmasıdır. Anadolu halkı Kurtuluş Savaşı’nda karşılaştığı sınavı başarıyla geçmiştir. Önemli olan Viyana bozgunu ile başlayan geri çekilme ve yenilgilerin sonrasında Anadolu coğrafyasında hür ve bağımsız bir Türk devletinin kurulmasına vesile olan, sayıları yüz binlerle ifade edilen şehit veya gazilerimizin bir kere daha hatırlanmasıdır.

Peki, Kurtuluş Savaşı neden bu kadar önemli? Kurtuluş Savaşı, Türk halkının Anadolu ve Trakya’da aralarında paylaşıp işgal etmeye kalkan İtilaf Devletlerine  (İngiltere, Fransa, İtalya, Sırbistan, Rusya, Yunanistan) karşı başkaldırması ile açtığı zorlu bir savaştır. Bu savaşı kazanan Osmanlı’yı yöneten hanedan değil, okuması engellenmiş, geri bırakılmış, ekebildiği ile zor geçinen biçare Anadolu yani Türk Halkıdır. İşgalciler ve onların destekçileri geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu nedenle Türk Halkı kendisinin kazandığı büyük zaferi bayramlarla kutlamaktadır.

Atalarımızın yaşadığı o zor günler ve geçmişte kaldı artık dediğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk kurulduğu dönemde ki dinamiklere bugün hala ihtiyacımız olduğu aşikâr ortada. O zaman o günün zor şartlarında oluşan dinamiklere bağlı kalınmasının doğru olacağı bilinci içinde günümüz şartlarına uygun modernizasyonlar yapılabilir. Çocukluğumuzda kutladığımız bayramları, birliktelikleri, heyecanları gözünüzü kapatarak birkaç dakika hatırlayın. Olanaksızlıklar içinde bile mutlu değil miydik?  Aslında o düşündükleriniz size sunulan, kazandırılan hakları kaybetmemeniz gerektiğini hatırlatıyor.

Eee! Hadi o zaman. Yarın Cumhuriyet Bayramını geçmişin özlemi, geçmişin saf temiz kardeşlik duyguları ile kutlamaya çocuklarınızı, torunlarınızı, yeğenlerinizi izlemeye bayram alanına koşun onlara bu Cumhuriyeti emanet edeceğinizi hissettirmeye koşun. Evet! Haklısınız tüm çocuklar bayram alanına götürülmüyor. Olsun, siz yine de gidin o güzel enerjiniz yerini bulacaktır, merak etmeyin. Toparlayın kendinizi, şöyle kendinize bir gelin hele.

Bayramınız kutlu olsun.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Bilgutay Bağdat - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler