Biz Türkler, bu memleketten çıkıp gidelim bari

Halen ülkemizdeki Suriyeli mülteci sayısı kaç?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu daha yeni açıkladı, 3 milyon 551 bin 78…

Tam bu sırada Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, yeni bir müjde (!) daha verdi.

“İran’da 3 milyon Afganlı Türkiye’ye geçmek için sınırları zorluyor…”

Oh ne güzel!

3.5 milyon Suriyeli, 3 milyon Afgan…

Var mı başka gelen, onlar da gelsin de bu memleketi onlara teslim edelim, biz Türkler oldu olacak çıkıp gidelim!

Ya yok böyle bir dünya!

Senin ucuz işgücüne ihtiyacın var mı?

Yok…

Kendi işsizine dahi iş bulamıyorsun.

Mültecileri sürekli besleyecek, onların eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılayacak paran var mı, zengin bir ülke misin?

Yok…

Sürekli borçla yaşayan bir ülkesin, kendi vatandaşlarına bakamıyorsun, 6.5 milyon mülteciye nasıl bakacaksın?

Ne diyelim, Allah bize akıl fikir versin!

Allah bu millete acısın!

 

Başkan dediğin böyle olur

Bir belediye başkanı…

*Gelini İlkay Keleş’i “basın danışmanı”…

*Teyzesinin kızı Mesude Özcan’ı, “başkan yardımcısı”…

*Amcası Şemsettin Yenersoy’u, “başkan yardımcısı”…

*Komşusu Ali Güney’i, “başkan yardımcısı”…

*Yeğeni Ferit Girgin’i, “destek hizmetleri müdürü”…

*Diğer yeğeni Zeynep Karabacak’ı, “su ve kanalizasyon” müdürü”…

*Bir başka yeğeni Kenan Güreşçioğlu’nu, “fen hizmetleri müdürü”…

*Eşinin yeğeni Emre Kahraman’ı, “özel kalem müdürü”…

Yapmış.

Kim mi bu belediye başkanı?

AKP’li Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş!

Ne diyelim?

“Helal olsun” demekten başka söylenecek söz yok.

Başkan dediğin böyle olur!

“Başkanlık sistemi” daha gelmeden, Düzce Belediye Başkanı Keleş, bu sistemi yerel yönetimlerde uygulamaya başlamış bile.

 

Türkiye ile Almanya arasındaki “çöp” farkı

Almanya ile ülkemiz arasında her yönden pek çok fark var.

Say say bitmez!

Bunlardan biri de “çöp” farkı.

“Nasıl yani?” diyeceksiniz.

Şöyle…

*Almanya, çöplerini ayrıştırıp değerlendirmede yüzde 65’lik oranla dünya birincisi.

*Türkiye ise ayrıştırmaya gerek duymadan çöplerinin yüzde 99’unu depolama sahalarına gömen ender ülkelerden biri.

Özetle…

Onlar, “çöp”ten para kazanıyorlar, onlarda “çöp ekonomisi” var, bizde yok!

Eee, biz asil milletiz “çöp”le mi uğraşacağız, gömer yok ederiz.

“Çöp”ten para kazanmak da neyin nesiymiş!

Paramız yoksa, parası olan, çöpten bile para kazanan Almanya gibi ülkelerden borç alır, keyfimize bakarız.

Bizim anlayışımız bu!

İşte bu nedenle onlar, borçsuz harçsız zengin Almanya…

Biz, gırtlağımıza kadar borç içinde fakir Türkiye’yiz.

 

Galatasaray’ın yaptığına bakın!

Galatasaray’ın mali genel kurulu yapıldı…

Gündemde pek çok konu var, biri de haklarında FETÖ soruşturması bulunan üyelerle ilgili karar alınması.

Herhalde tüzük gereği genel kurulda oylanması gerekiyor ki, genel kurul gündemine alınmış.

İsimler tek tek oylanıyor, aralarında eski savcı ve eski valinin bulunduğu bir grup üyenin kulüp üyeliği sona erdiriliyor.

Sıra eski futbolcular Hakan Şükür ve Arif Erdem’e gelince, durum değişiyor.

Her ikisinin de üyeliğinin “oy çokluğuyla” devamına karar veriliyor.

Sonuç, salonda alkışlarla karşılanıyor ve hemen arkasından hep bir ağızdan “İzmir Marşı” söyleniyor.  

Şu gariplikler zincirine bakar mısınız?

Hakan Şükür ve Arif Erdem’in FETÖ ile ilişkisinin tartışılacak yönü var mı?

Yok, en azından bu ortamda yok!

Hal böyleyken, genel kurul üyelerinin bu konudaki kararı, garip değil mi?

Diğer bir gariplik, birincisinden daha büyük bir gariplik; oylama sonucunun alkışlanması ve hemen arkasından “İzmir Marşı”nın söylenmesi!

FETÖ’ye hiç “İzmir Marşı” yakışır mı?

FETÖ ile “İzmir Marşı” birlikte düşünülebilir mi?

Bu nasıl bir densizlik?

Hakan Şükür-Arif Erdem kararı ve sonrası davranışlar, Galatasaray camiasına hiç yakışmadı.

Neyse ki, yönetim kurulu, hükümetten gelen eleştiriler üzerine önceki gün alelacele toplanarak, her iki ismi, “uzun yıllar aidat ödemediklerini” gerekçe göstererek üyelikten çıkardı. 

Böylece bir sıkıntı giderilmiş, bir kriz önlenmiş oldu.

 

485 saat “Evet”… 45 saat “Hayır”…

1-10 Mart tarihleri arasında 17 televizyon kanalı mercek altına alınmış.

Acaba “Evetçiler” kaç saat, “Hayırcılar” kaç saat bu 17 kanalda canlı yayına çıkarılmış?

Sonuç…

“Evetçiler” toplam 485 saat, “Hayırcılar” ise 45 saat canlı yayına alınmış.

Gördüğünüz gibi…

“Evetçiler”e ayrılan süre, “Hayırcılar”a göre 10 kattan fazla.

“Evetçiler”, deyim yerindeyse “tek kale maç” yapıyorlar.

Ama buna rağmen rahat değiller.

Yüzlerinden, mimiklerinden belli…

Herhalde anketler bekledikleri gibi değil!

 

Bir cümleyle

“Gerçekleri savun, takdir eden olmasa bile vicdanına hesap vermekten kurtulursun.  MARCEL PROUST

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler