Boz ala boz başlıklı pis porsuk

Türkçedeki en uzun tekerlemeyi bilenleriniz vardır.

“Şu tarlaya bir şinik kekere mekere ekmişler” diye başlar. (Şinik bir ölçek, kekere mekere ise kuşyemi cinsinden bir bitki adı imiş.)

Bu tekerlemeyi sesli, kesintisiz, akıcı ve anlaşılır bir şekilde okumak epey bir hüner ister.

Yıllar önce Türk Müziği eserlerini icrası ve güzel sesi kadar, Türkçeyi çok güzel konuşmasıyla da ünlü sanatçı Zeki Müren TRT’de bu tekerlemeyi seslendirmişti. İsteyenler internetten bulup dinleyebilir.

Türkiye’nin son yıllardaki gündemi bu tekerlemeye benzemekte.

“Askeri vesayetten kurtulmuş, demokratik bir Türkiye’de yaşayalım, analar ağlamasın açılım yapalım” diye başladı milli tekerlememiz.

Fakat tekerlemeler zorlaştıkça daha ilgi çekerler. “Şu tarlaya bir şinik kekere mekere ekilmesi” yetmez.

“Bu tarlaya da bir şinik kekere mekere ekmişler” diye devam ettirmek gerekir.

Türkiye gündemini de daha ilginç hale getirmek için ilave ettiler.

“Cumhurbaşkanını halk seçsin, Anayasa değişsin, yüksek yargının yapısı değişsin, askerin tepe yönetimi değişsin” diye devam ettiler.

“Şu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış” olunca tekerlememiz daha da zorlaşır ama bambaşka bir lezzet kazanır.

Türkiye’nin de bir bölgesine dadanan bir “boz ala boz başlı pis porsuğa” dikkat çekilir. Açılım, Oslo mutabakatı,  akiller, demokratik yasalar, İmralı görüşmeleri, Dolmabahçe mutabakatları, Kobani yardımları, Öcalan’a övgüler bir yana bırakılır.

“PKK ile son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele” safhasına geçilir.

Tekerlememizde şu tarlaya dadanan bir tane pis porsuk yetmez. Hemen bu tarlaya da bir pis porsuk dadandığı keşfedilir. Artık “Bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye de bir boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış”tır.

Siyasilerimiz de artık eski söyleme bir ilave yapar: “Bir bölgemizde hakim olan PKK yanında meğerse devletimizin bütün organlarına FETÖ’cüler hakim olmuş. Devletten bunların temizlenmesi için OHAL ve KHK yetkisi kullanmak gerekir. Hatta bu da yetmez, Başkanlık Sistemi getirilmeli” denilmektedir.

Bu cümleler her kademeden devletlüler tarafından tekerlemenin devamı gibi sürekli tekrar edilmekte:

“Şu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuk,

bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğa demiş ki;

"ben bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğum. Sen ne zamandan beri o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksun?" demiş.

Öteki tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuk da;

“Sen ne zamandan beri o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksan, ben de o zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğum" demiş.

Meğerse açılım sürecinde Türkiye’nin bir bölgesinde hâkimiyeti sağlayan PKK terör örgütü 40 seneyi aşkın bir süredir ülkeyi bölmek için faaliyette bulunurken, FETÖ de aynı zamandan beri çalışıp, devletin kurumlarını ele geçirmiş. Bunları yaparken belli konularda hükümetle görüşme ve işbirliği içinde olmuşlar.

Dahası iddialara göre bu iki örgüt birbiriyle de görüşme ve dayanışma içinde imiş.

Tamam kardeşim, “boz ala boz başlıklı pis porsuklar” kendi meşrebine uyan davranışı yapıyorlar da, tarlanın bekçisinin görevi bu yapılanları tekerleme gibi aktarmak mıdır?

Siz önce “pis porsukları” besleyip, geliştirip, arkadan mücadele etmeye karar vermeniz için tarlanın tarumar olmasını niye beklediniz?

Acaba bu arada tarlamıza dadanan başka bir pis porsuk var mı?

Bakıyoruz bazı değişikliklerle yine tekerlemelerinin başına döndüler. “Başkanlık sistemi gelsin, yeni Anayasa yapılsın, Yüksek Yargı değişsin, askeri kurumların yapısı değişsin.”

***

Türkçenin en uzun tekerlemesini okuyan rahmetli Zeki Müren son kelimeyi de söyleyince derin bir “oh” çekmişti.

Fakat hükümet kendi büyüttüğü “pis porsuklar” üzerinden geliştirdiği tekerlemeleri büyük bir başarıyla kesintisiz şekilde okumaya devam ediyor. Korkarım ki biz de dinlemeye devam edeceğiz.

Bu uzun tekerlemenin biteceğine dair bir emare görünmüyor. Yani bizlerin yakın zamanda bir “oh” çekme şansımız yok gibi.

Tekerlemeyi anlatanın belagatine hayran hayran dinlerken pis porsukların ve tarla bekçisinin tarlamıza verdiği zararı göremiyoruz.

********************************************

BAHÇELİ, REFERANDUM VEYA SEÇİM

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yine tarihi bir hamle yaptı. Türkiye’nin gündemini değiştirdi.

Recep Tayyip Erdoğan’ın “Başkanlık” hayallerini yeniden canlandırdı. “AKP Meclis’e nasıl bir başkanlık istediğine dair bir metin getirsin, görüşelim” dedi.

Bu çıkış Bahçeli’nin tıpkı 2002’de erken seçim kararı alması gibi bir çıkıştır.

Tıpkı Haziran 2015’de, Kasım 2015 seçimine gidilmesine yol açan çıkışı gibi bir hamledir.

Çünkü Tayyip Erdoğan, her ne kadar fiili durum yaratıp yetkilerini çok aşan bir “tek adam yönetimi” kurduysa da, Anayasayı değiştirerek Putin benzeri bir başkan olmayı çok istemektedir.

Bu bakımdan önümüzde “ya referandum, ya seçim” seçenekleri gözükmekte.

Referandum için eksik 14 oyu veya fazlasını MHP sağlarsa, referandumla Başkanlık sistemine geçiş denenecek. Referandumda sonucu MHP kitlesinin tavrı belirler.

Referandum için eksik 14 oyu alamazsa, Erdoğan/AKP erken seçimi gündeme getirebilir. Burada MHP ve HDP’nin baraj altında kalacağına güvenilmekte.

AKP, erken seçimde MHP ve HDP veya birisinin baraj altında kalacağını, Meclis’te tek başına anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu elde edebileceğini hesaplıyor. İki partili bir Meclis oluşursa AKP değil 367 milletvekilini, 400’ü bile bulabilir.

Böylece Tayyip Erdoğan padişahları bile kıskandıracak yetkilerle donanmış ilk Başkanımız olur.

Bu sisteme geçişin günahı da, varsa sevabı da, Bahçeli’ye ait olur.

MHP’de değişimi sağlayacak kongre, delege iradesine rağmen, niçin yapılamadı? 3 günde verilebilecek mahkeme kararı, 3 aydır niçin verilemedi? Şimdi anlayabildik mi?

***

Devlet Bahçeli’nin sayesinde gerçekleşen iki erken seçimden ilkinde, yani 2002 seçimlerinde MHP baraj altında kalmıştı.

İkincisinde yani Kasım 2015 seçimlerinde ise 80 milletvekilinin yarısını kaybederek 40 milletvekili ile HDP’den sonra gelen 4. Parti olabilmişti.

Yapılacak bir erken seçimden sonra Meclis’te MHP diye bir parti, partinin başında Bahçeli diye bir lider kalmaz. Kalsa da “Başkanlık sistemi” içinde hiçbir etkisi olmaz.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ruhittin Sönmez - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler