Bu vatan sana minnettar Apo!

Sakıncası yoksa, öğrenmek istiyorum.
Şu son günlerde yaşadıklarımız, yüreğinizi daraltmıyor, ciğerinizi yakmıyor mu?
Bu soruya “Hayır” demeniz mümkün değil.
Az veya çok…
Ama mutlaka olup bitenlerden etkileniyorsunuzdur.
İsterseniz, bu soruyu şu anda kendi kendinize bir kez daha sorun!
Kendinizi yoklayın!
Kalbinizin derinliklerinde bir sızı hissedeceksiniz.
İçinizden bir şeyler eksilecek…
********
Deklanşöre basıp, fotoğrafını çektim.
Ülkemizin “hafta sonu görüntüsü” şöyleydi.
Başbakan Erdoğan, Mısır’da…
Tüm kanallar, dönüp dolaştırıp O’nu gösteriyor.
Gazetelerin manşetinde…
Esip gürlüyor.
İsrail’in de Suriye’nin de “işini bitirmekle” meşgul…
Her iki ülkenin yöneticilerine de “posta koyuyor”!
“Bunun hesabını vereceksiniz!”
“Akan kanın hesabı er veya geç sorulacaktır!”
Konuşma yaptığı yerlerde…
Halk coşkulu.
Ayakta alkışlıyorlar Başbakan’ımızı…
Bazı gazeteler, bu durumu “Gururumuz Erdoğan!” şeklinde değerlendiriyor.
Yazarlar ise köşelerine, “Erdoğan bölge liderliğini tescilledi” diye not düşüyor.
Aynı gün, aynı saatlerde…
İmralı’daki “bebek katili Öcalan”, kardeşi aracılığıyla haber gönderiyor:
“Ölüm oruçları ve açlık grevleri sona ersin!”
Ortalık “bayram yerine” dönüyor.
En fazla “bayram edenler” de hükümet çevreleri…
Bir de BDP’liler…
“Kürtçüler” ve “ayrılıkçılar”, ölüm orucunu bırakırken, “Liderimiz Apo böyle istedi” diye açıklama yapıyorlar.
Zaten, ölüm oruçları, “Apo bıraktırsın” diye başlatılmıştı.
Planlı bir eylem…
Başı, sonu belli…
Apo’nun gücü hem PKK içinde, hem de hükümet çevrelerinde “tartışılır” hale gelmişti ya…
“Açlık grevi yapın!” talimatı verildi.
Ve açlık grevleri başladı…
Yazarlar, çizerler, sanatçılar…
Aydınlar…
Siyasiler…
Bakanlar…
Başbakan Erdoğan…
Cumhurbaşkanı Gül…
O kadar uğraştılar, yalvardılar yakardılar, dil döktüler…
Başaramadılar…
Baktılar, olacak gibi değil.
İmralı’ya haber saldılar.
Abdullah Öcalan’a, kardeşi Mehmet’i gönderdiler.
“Biz ettik, sen etme!” mesajı verdiler.
“Cezaevlerinden, ölüm orucu tutanların cenazeleri çıkarsa, dünyaya rezil oluruz” diye düşündüler.
Apo’nun istediği de bu idi zaten.
Talimat verdi:
“Açlık grevleri ve ölüm oruçları bitsin!”
Anında bitti.
Böylece…
*Apo, PKK içinde “tartışılır” olmaktan çıktı.
*Müzakerelerde, tek muhatabın kendisi olduğunu hükümete kabul ettirdi.
*Yine hükümete “Her istediğimi yaptırırım” mesajını verdi.
Plan, hedefine ulaşmıştı.
Artık…
Bebek katili Apo’nun Türkiye’de yeni bir “statüsü” var.
İster kabul edin, ister etmeyin!
Fatih Altaylı’nın söylediği gibi…
Apo, artık ülkemizde “önemli bir siyasi figür”…
Apo’ya bu statüyü AKP iktidarı kazandırdı.
Şimdi tüm yağcı, yalaka, yandaş, çizgisiz ve omurgasız yazarlar…
Apo’nun ne kadar “barışsever”, “insan hayatına değer veren”, “Türkiye’nin iyiliğini isteyen” bir kişi olduğunu söylüyor ve yazıyorlar.
Özetle…
El ele verdiler…
Kol kola girdiler…
Apo’yu meşrulaştırdılar…
Ne zaman oldu bunlar?
Hafta sonunda…
Eşzamanlı…
Başbakan Erdoğan, Mısır’da “bölge liderliği” ne terfi etti…
Bebek katili Apo ise ülkemizde “iş bitiren” ve “sorun çözen” siyasi figür haline geldi.
Daha doğrusu getirildi…
Hayırlı olsun!
Uğurlu olsun!
Ölüm oruçlarını ve açlık grevlerini bitirdiğin için…
Türkiye’yi dünyaya, ele güne rezil etmediğin için…
Vatan sana minnettar Apo!
Varsın olsun…
Talimat verip…
Cezaevinde açlık grevi yapanların “canını kurtardığın” gün…
Yine talimat verip…
Hakkari’de 5 askerimizin “canını aldın”…
Önemli değil!
Ülkeyi yönetenler önemsemiyor ki, sen neden önemseyeceksin!
Onlar, Suriye ve Filistin halkının canını kurtarmakla meşguller.
Fırsat bulurlarsa, bizim canımızla, Mehmetçiğin canıyla da ilgilenecekler.
*******
Yazıyı bitirmeden son bir not…
Hakkari’de 5 şehit verdiğimizin ertesi günü…
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel…
Suudi Arabistan’a gitti.
Bu ziyaretiyle…
20 yıl aradan sonra…
Suudi Arabistan’a giden ilk Genelkurmay Başkanı oldu.
Özel’e ziyareti sırasında “Kral Abdulaziz Madalyası” takıldı.
Böylece…
“Şehit cenazelerini bırakıp madalya almaya koşan genelkurmay başkanı” unvanını da almış oldu.
Hayırlı olsun!
Az şey mi “Kral Abdulaziz Madalyası” almak?
Tarih, bütün bunları not düşecek, bundan en küçük bir şüphemiz yok.
********
Yazı biterken, Zeynep Hanım yeni demlediği çayı getirdi.
Kalbim sıkıştı, boğazım büzüldü, içemedim.
Yazıyı atıp, şöyle biraz yürüyeceğim.
Belki açılırım.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler