Çadır mahkemelerinde adalet aramak!..

İnsanlık tarihi, “adaletsiz yargılama” örnekleriyle doludur.

Siyasal gücü elinde bulunduran, Yargı’yı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmış ve  haksız-adaletsiz hükümlerle bir çok masum insanın canı alınmıştır.

Tarihte yaşanan bu tür haksız yargılamalara bir örnek, Midhat Paşa’nın yargılanmasıdır.

İyi bir eğitim gören Midhat Paşa, iki kez Sadrazamlık görevinin yanısıra Tuna, Aydın ve Suriye valilikleri yapmış, Ziraat Bankası’nı kurmuş değerli bir “Devlet Adamı” örneğidir.

 II. Abdülhamid’in “Meşrutiyet yönetimini ve anayasayı kabul etme koşuluyla tahta çıkmasını sağlayan kişidir. Ne var ki, Abdülhamid kısa süre sonra Meclis’i feshetmiş, 33 yıllık bir baskı düzenine hükmetmiştir.

, Abdülhamid, “Abdülaziz’in ölümünde dahli olduğu” iddiasıyla Midhat Paşa’yı tutuklatmış ve Malta Karakolhanesi yanındaki boş alanda bir “Çadır Mahkemesi” kurarak yargılatmıştır!

Bu mahkemenin başkanı, “suistimalleri nedeniyle” Mithad Paşa’nın görevden uzaklaştırdığı Sururi Efendi, İkinci Başkanı “Etniki Eterya İsyanı” sırasında babası II. Mahmut tarafından astırılmış Hristas Foridas Efendi, Savcısı ise yine Mithad Paşa düşmanı Latif Bey idi.

Mahkeme, birbirinin kopyası ifadeler veren yalancı tanıkları dinledi! Oy çokluğu ile Midhat Paşa idama mahkum edildi.

Midhat Paşa’nın mahkemedeki bir cümlesi hala belleklerdedir; “Sanıklarla mahkeme heyetinin yer değiştirdiği vaki olan bu safhada hakim tarihtir!”

Sonra, Nazırlar ve askerlerden oluşan çok özel bir heyet oluşturuldu. 15 kişi mahkeme kararının aynen uygulanmasını, 12 kişi ise cezanın hafifletilmesi görüşünü bildirdi. Abdülhamit de cezayı hapis ve sürgüne çevirdi. Taif’e sürülen Mithad Paşa, 7 Mayıs 1884’de boğduruldu!

Yakın tarihte yaşadığımız Ergenekon, Poyrazköy, Casusluk gibi davalar da “düzmece deliller ve yalancı tanıklarla işlenen bir hukuk cinayeti örneğidir!” Bu davaların savcıları ve hakimleri “mesleklerinin yüzkaraları” ve “bir siyasal güce boyun eğen köleler” olarak tarihteki utanç yerlerini alacaklardır!

Çadır Mahkemesi’ne bir diğer örnek, 19 Ekim 2009 tarihinde Habur sınır kapısında kurulan mahkemedir! PKK sorununu çözmek için ortaya atılan ve birkaç seçimde meyvesi yenen “Barış Süreci” kapsamında, Öcalan’ın çağrısı ile 8’i, Kandil’den 26’sı Mahmur Kampı’ndan 34 PKK militanı Habur sınır kapısına gelmişler ve burada kurulan “Seyyar Mahkemede” sorgulanmışlar, resmen ve alenen “bölücülükleri ve terörist oldukları” belgelenmiş ve fakat 7’şer dakikada aklanarak serbest kalmışlardı! Bu olay Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni küçük düşüren bir olay olarak tarih kayıtlarına girmiştir!

YARGI, her türlü siyasal baskıdan uzak tutulmalıdır.

Siyasal iktidarın müdahil olduğu bir yargı, bir dönem işe yaramış gibi görünebilir. Ancak, Yargı’yı bir silah gibi kullanan siyasal iktidarların “meşruiyeti” de ortadan kalkar!

Tarih, Yargı’yı bir silah, bir sopa gibi kullanan siyasal iktidarları mahkum eder!

Dreyfus Davası, Rosenbergler Davası, Midhat Paşa’nın yargılanması, somut örneklerdir! Merak edenler bu davaları inceleyebilirler.

Gerçek bir HUKUK DEVLETİ’nde Yargı tarafsız, bağımsız olmak ve evrensel hukluk kurallarına göre karar vermek zorundadır…

Çadır Mahkemeleri ile ADALET olmuyor!..

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Küpçü - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler