Devrim mi, darbe mi? (1)

27 Mayıs 1960 Askeri Harekatı üzerine çok şey söylendi, yazıldı ve tartışıldı.

Temel soru şu; “27 Mayıs bir devrim mi, yoksa demokrasiye yönelik bir darbe mi?

İkinci soru da şu olmalı; “Bu olayın yaratıcıları kimler?”

Önce, “Kuruluşundan 1960’a kadar Türkiye” ye özetle bakalım;

Türkiye Cumhuriyeti, bir “kurtuluş mücadelesi” sonunda kuruldu. Emperyalist güçlerin önce borçlandırdığı, sonra ilk paylaşım savaşına (1. Dünya Savaşı) soktuğu Osmanlı, fiilen bitmiş tükenmiş, kalan son toprak parçaları da batılı devletler tarafından paylaşılarak işgal edilmişti. Artık, bir “sülale devleti” olan Osmanlı’yı yeniden diriltmek mümkün değildi. Zaman, halkın iradesinin yönetime yansıdığı “Ulus Devletler” zamanıydı.

Cumhuriyet kuruldu ama bu düzene karşı olanlar da vardı.

Mustafa Kemal, “zafer kazanmış güçlü bir lider” olarak, kurtuluş mücadelesi veren halkın, bir egemen gücün “kulu” olarak değil, demokratik bir devletin “vatandaşı” olarak yaşamasını istiyordu. Ancak, “demokrasi” ha deyince gelemezdi! Çünkü, halkın sadece yüzde 2’si “okur-yazar” idi ve halkın yüzde 80’nin köylerde yaşadığı, geri bir ekonomik düzenin ve yoksulluğun egemen olduğu bir ülke vardı.

Kimileri görmese ve bilmese de, Atatürk’ün “temel irade” olduğu ilk 15 yıl içinde bu ülkede mucizeler yaşandı. 1938’den sonra ise  “Ateşi ve ihaneti gördük!”

Ülke henüz yeni yeni kendine gelmeye çalışırken, bir yandan Osmanlı borçları ödenirken, Batılı güçler Türkiye’yi “2. Paylaşım Savaşına” sokarak bir kez daha çaresiz hale getirmek istiyorlardı. İsmet İnönü’nün zeka ve dirayetiyle bu tuzağa düşmedik. Ama halk “ekmek karnesini” yaşadı. Cumhuriyet’i kuran inançlı kadrolar siyaset çarkında eritilmeye başladı! Üstelik, son dünya savaşı iki egemen güç ve iki siyasal düzeni ortaya çıkarmıştı. Kapitalist düzenin siyasal gücü ABD ile Sosyalist düzenin siyasal gücü Sovyetler Birliği.

Türkiye, “Ortadoğu petrollerine uzanan bir köprü” olarak, “stratejik bir öneme sahipti. Ve Stalin, Türkiye’yi tehdit edecek hamleler içindeydi! (Ankara Antlaşması ve Boğazlar konusunda)

1940’da “Köy Enstitüleri” ve 1945’te “Çiftçiyi Topraklandırma Yasası” ile CHP, toprak ağalarının hışmına uğradı! Demokrat Parti kuruldu ve 1946’da yapılan “şaibeli seçimde” iktidarı korusa da 1950’de Demokrat Parti tek başına iktidar oldu.

ABD ile Demokrat Parti (DP) arasında bir “sevgi bağı” oluştu! DP’nin ilk işi, “Meclis onayı” bile almadan Kore’ye asker göndermek oldu!..Ardından NATO üyeliği… Ve, yurdumun dört bir köşesi Amerikan Üsleri ile donatıldı!

ABD yardımları ile, 1957’ye kadar ekonomik gelişme iyi gidiyordu. 25 Ekim 1957 seçimlerinde DP yüzde 47.88 oyla 424 milletvekili kazanırken, CHP yüzde 41.09 oyla 178 milletvekili, öteki iki parti 4’er milletvekili kazandılar. Muhalefetin toplam oyları DP’den fazlaydı ama seçim sistemi nedeniyle iktidardı.

Bu süreçte neler yaşandı?

  • Sahte bir istihbarat ile başlatılan 6-7 Eylül olayları yaşandı! İstanbul sermayesi bu “kumpas” ile el değiştirmeye başladı!
  • Seçim yasasının verdiği avantajla, Meclis çoğunluğunu elinde tutan DP, dilediği her yasayı kolayca çıkarıyor, muhalefeti yok sayan bir tutum izliyordu.
  • Yanında olan basını destekliyor, muhalif basına resmi ilan vermiyor, yazarlarını cezaevine yolluyordu.
  • Menderes, DP Grubuna; “Siz isterseniz, hilafeti bile geri getirebilirsiniz”  diyerek, Laikliğe ve Demokrasiye bakışını yansıtıyordu!
  • Kimi üniversite öğretim görevlilerine “Kara Cübbeliler” diyordu.
  • “Tahkikat Komisyonu” ile muhalefeti baskı altına alıyordu.
  • “Vatan Cephesi” ile siyaseti ve toplumu kutuplaştırıyordu.
  • Ama Menderes’in en büyük yanlışı, Seydişehir Alüminyum ve İskenderun Demir Çelik ve diğer bazı sanayi projelerini gerçekleştirmek için Sovyetler Birliği ile yakınlaşması idi!..

ABD bu ilişkiyi sevmemişti!..

Şu unutulmamalıdır ki;  ABD’nin onayı olmaksızın “gelişmekte olan ve ekonomisi dışa bağımlı bir ülkede askeri darbe mümkün değildir!

Peki, bütün bu olup bitenler nedeniyle 27 Mayıs Harekatı yapılmalı mıydı? Ülkeye ne kazandırdı, ne kaybettirdi?

Bu sorunun yanıtını da yarınki yazımızda vereceğiz…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Küpçü - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler