Dünyadaki dertsizlerin “dertlenme umresi” başladı

Sevgili okurlarım, zenginin parası züğürdün çenesini yorarmış, ben de bugün çenemi yorup sizlere dünyadaki tuzu kuruların, dertsizlerin “dertlenme umresi”ni anlatacağım.

Davos’u…

Davos umresi (ziyareti) bugün başladı, cuma günü sona erecek.

Nereden çıktı bu Davos?

Kim çıkardı, neden çıkardı?

Yıl, 1971…

İsviçre Cenevre Gölü kıyısındaki golf kulübü…

İki İsviçreli göle karşı şaraplarını yudumlarken, “Ne olacak bu dünyanın hali?” diye sohbet ediyorlarmış.

Yan masada oturan Cenevre Üniversitesi işletme profesörlerinden Klaus Schwab, iki arkadaşın bu sohbetinden çok etkilenmiş, “Acaba dertsizleri nasıl dertlendirebilirim” diye düşünmeye başlamış.

Hemen o yıl, alelacele, “dertsizleri dertlendirmek” için “Avrupa Yönetim Kongresi” düzenlemiş.

Kongre, inanılmaz ilgi görmüş.

Avrupa’nın değişik ülkelerinden gelen zenginler, kamu ve özel sektör üst düzey yöneticileri, kendilerine sunulan bu “VİP” ortamından çok hoşlanmışlar.

Zamanla, yılda bir defa düzenlenen bu kongreye davet edilmek, katılmak, konuşma yapmak bir “statü” haline gelmiş.

Ve kongrenin adı 1987’den itibaren “Davos Dünya Ekonomik Forumu”na dönüştürülmüş.

Yani kongrenin kapsamı, Avrupa’yı aşmış dünyaya yayılmış.

O yıldan bu yana, 30 yıldır, artık Davos, dünyadaki tuzu kuruların “umresi”, “ziyaret noktası” konumunda.

 

Davos’un görünürdeki amacı

Davos toplantılarının bir amacı yok mu?

Var…

*Dünyaya yön veren siyasi ve iktisadi liderler arasında diyalog ortamı yaratmak.

*Katılımcıların, dünyanın genel sorunlarına çözüm bulmalarını sağlamak.

Ne kadar ulvi amaçlar değil mi?

Peki, toplantılarda bu amaçlara yönelik sonuçlar alınabiliyor mu?

Liderler arasında diyalog ortamı yaratılabiliyor mu?

Dünyanın temel sorunları çözülebiliyor mu?

Bu soruya ben cevap vermeyeyim, dünyanın bugünkü haline bakıp siz cevap verin.

Dünyada…

*Savaşlar, katliamlar bitti mi?

*Fakirlik, fukaralık, açlık sona erdi mi?

*Adaletli bir sistem kurulabildi mi?

*Ekonomik sorunlara çözüm bulunabildi mi?

Bu sorunlar, her zamankinden daha fazla.

Sorunlar, her geçen yıl azalacağına daha çoğalıyor.

Toplumlar, düne göre bugün daha huzursuz.

İnsanların, beslenme ve güvenlik gibi en basit ihtiyaçları henüz giderilebilmiş değil.

Her yıl milyonlarca insan açlıktan ölüyor.

Her yıl yüz binlerce insan çatışma ve savaşlarda hayatını kaybediyor.

 

O halde Davos ne işe yarıyor?

Bana göre Davos…

*Dünyadaki tuzu kuru insanların “kendi kendilerini şımartma” yeri.

*Varlıklı kişilerin, tatmin olmamış ruhsal ihtiyaçlarını giderme yeri.

*Katılanların, isim ve resimlerini bol bol dünya medyasında duyurma yeri.

*İhtiyacı olana, bir ayrıcalık, bir statü!

Özetle Davos, mükemmel tasarlanmış bir “kongre turizmi” ürünü.

Demek böyle bir ihtiyaç varmış, Prof. Klaus Schwab bunu görmüş, İsviçre’nin bir dağ köyündeki kış turizmini halika bir “ürün” haline getirmiş.

Davos’a katılanlar…

*Kar keyfini çıkarıyorlar, yiyip içip eğleniyorlar…

*Kendilerini “çok önemli kişi” olarak kabul ediyorlar…

*Ünlüleri görme, görüşme, resim çektirme ayrıcalığına kavuşuyorlar…

*Dünya sorunlarını çözmüş ve insanlığa katkıda bulunmuş gibi sanal bir duyguyu tadıyorlar…

*En üst düzeyde “entelektüel ve ruhsal tatmin” elde ediyorlar.

Eee, bütün bunlar az şey mi?

Şimdi bugünden itibaren TV kanallarında ve gazetelerde “Davos hikâyeleri”ni dinleyecek ve okuyacaksınız.

Kimler katılmış, kimler katılmamış…

Kim kiminle selamlaşmış, kim kime yüz vermemiş…

Yemeklerde ikram edilenler, kokteyllerde içilenler…

Geç gelenler, erken ayrılanlar…

Giyilen palto manto ve ayakkabıların değerleri…

Ünlülerin kaçamakları…

Yapılan konuşmalardan satırbaşları…

Önceki Davos’larla karşılaştırmalar…

Sonra, her katılan, Davos’a katılmış olmanın ayrıcalıklı ruh haliyle, ülkesine dönecek.

Daha sonraki günlerini, “ulvi bir görevi yerine getiren kişi” olarak geçirecek.

Gelecek yılki “Davos umresi”ne kadar, çevresine hava atacak.

“Ben Davos’tayken…”

“Bu konu Davos’ta şöyle işlenmişti…”

Evet, Davos, günümüz dünyasında bir moda.

Bakalım Davos’un modası ne zaman geçecek?

 

Beğendiğim iki söz

BİRİNCİ SÖZ-“Bir kandırma ve yanılgının etkisi altında olmasalar, insanlar asla özgürlüklerinden vazgeçemezler.” EDMUND BURKE

İKİNCİ SÖZ-“Eğer gazetesi olmayan ama hükümeti olan bir ülke ile gazetesi olan ama hükümeti olmayan bir ülke arasında tercih yapmak zorunda kalsaydım, ikincisini seçerdim.” THOMAS JEFFERSON

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

cenk - .” THOMAS JEFFERSON taizim ülkemizi tarif etmiş ! Yani, bizde bu gazeteler varken zaten hğkümetlere gerek yok ki ! Evvel Allah gazeteler hem hükümet kurarlar, ülkeyi yönetirler ve hem de en kralından dış politika yaparlar !

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 16 Ocak 18:15


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler