Çocukluğumdan beri “Evin tek çocuğu” konumundaki akranlarımla aram pek iyi değildir. Çok büyük ihtimalle, çocuk yaşımda bile böyle çocuklara sağlanan ve benim için hiç konu olmayan ayrıcalıklar dikkatimi çekmiş ve beni olumsuz etkilemiş olmalı. Böyle çocukların evlerindeki bu ayrıcalığı mahalle ve okul arkadaşlığında da sürdürmek istemeleri beni hep rahatsız etmiştir.
Bu durum çalışma hayatımda bile beni etkilemiştir. Çünkü ortak çalışmalarda da “ailenin tek çocuğu” olduklarını adeta otomatikman ortaya koyarlar. Örneğin çalışmanın büyük ağırlığını diğer kişilere yüklemeye çalışırlar. Özellikle başkaları ile görüşerek çözümlenecek bir problemi tek başlarına ele almaları çok zordur. Böyle durumlarda yanlarında hep bir başkasının olmasını isterler. Çünkü o zamana kadar tek başlarına ve kolayca çözümleyebilecekleri bütün işleri anne veya babaları yapmıştır veya onlar tarafından başkalarına yaptırılmıştır. Olay bu açıdan ele alındığında kabahat kesinlikle onlarda değil, anne ve babalarında, özellikle annelerdedir.
Onlar bu olumsuz davranış bozukluğundan ancak aile ortamından uzak kalmakla kurtulabilirler. Örneğin üniversite tahsili nedeniyle uzak bir kentte yalnız yaşamak zorunda kalmaları bu konuda çok olumlu etki sağlar. Çünkü, ancak 0 zaman karşılaştıkları problemleri tek başlarına çözme yetisi kazanmaya başlarlar. Fakat bazılarının önceki alışkanlıklarından kurtulması uzun zaman alabilir.
Elime 1996 yılında basılmış bir kitap geçti: Tunus Cumhuriyeti Gençlik ve Çocuk Bakanlığının bir yayımı. Adı “L’enfant et son environnement (=Çocuk ve Çevresi). Çocukları sonradan hayatları boyunca etkileyecek çevresel faktörleri irdeleyen, 1996 tarihli bu son derece ilginç kitabın yazarı 1909 doğumlu Azzouz Abdennebi. Eğitim konusunda araştırmalar yapmış ve yayımlamış bir kişi. Bu kitabın 66. sayfasında “L’enfant unique” (= Tek çocuk) başlığında yazılanı, yorumlamaksızın tercüme ettim.
Bakın bu sayfada yazılanlar beni ne kadar haklı çıkarıyor:
“Tek çocuk” sosyal adaptasyonuna engel oluşturacak derecede ebeveynlerine gitgide bağlanır. “Tek çocuk” durumunda büyük önemi olan bir diğer faktör yalnızlıktır. Evin tek çocuğu yalnız çocuktur. Hayali oyunlarda sığınak arar. Sosyal oyunların yerini üç yaşındaki bebeğin karakteristik oyunları gibi yalancı-sosyal oyunlar alır. Süregelen yalnızlığı onu hayal kurmanın en üst noktalarına taşır. Mutlu değildir ve sürekli hayal görür. “Evin tek çocuğu” konumundan çıktığı değişim durumu, onu doğal yaşama sevinci ve normal çocuğun neşeli durumundan mahrum, espri anlayışı düşük düzeyde bir çocuk haline getirir. Kaygılı anne-babanın tek çocuğu genelde hastalık bulaşma kaynaklarından veya çarpışma/düşme risklerinden kaçınmak için oyun arkadaşlarından uzaklaşmış, her türlü zorluktan korunmuş bir çocuktur. Sadece erginler tarafından oluşturulmuş, koruma altında bir ortamda büyür. Realiteden uzak ve çevresindekilerin korunumuna kenetlenmiş şekilde yaşar. Ebeveynleri onu zayıf ve küçük çocukları olarak görmeye devam ederler ve korunumları altında tutmaya isteklendirirler. Çocuk böylece kendini iki defa daha zayıf hisseder. Tek başına problemleri çözme konusunda kendi imkanlarına güvenmez. Okulda ortak çalışma konu olduğunda yürekten katılımda bulunmaz. Keyifsiz ve beceriksizdir. Her alanda dışlanır ve cesaretini kaybeder. O ağlamayı huy edinen bir bebektir. Oyunlara iştirak edemez, çünkü pratiği yoktur. Kendisini aile ocağının emin korunumu altına çeker ve iyi bir adaptasyon şansından kendini mahrum bırakır. Tek çocuk zayıf kalır, katı dünya için yetersiz silahlara sahiptir. Büyüdüğünde de başkalarına bağımlı olmayı hissetmeye devam eder. Tek çocuğun özelliği büyüme korkusudur ve bu onu olgunluktan uzaklaştırır. Annesi ile oturmak için evliliğini geciktirirken eşi durumuna gireceği kişiden sürekli vasilik, melek gibi himaye bekler.
Tek çocuğu olan ve tek çocukla yetinmeyi düşünen anne ve babalara önemle duyurulur...
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.