Fetret Devri

Birçok önemli tarihçinin hem fikir olduğu bir çıkarım vardır: “Tarih gelecek bilimidir.”

Bu çıkarımın yaşadığımız coğrafya için anahtar kelime olduğu da bir gerçektir.

Öyle ki ülkenin gündemi sanki tarihten çeşitli sayfaların tekrar canlandığı şeklinde yorumlanabilmektedir.

Mesela padişah II. Abdülhamit’in yaptığı baskılara maruz kalan dönemin partisi İttihat ve Terakki iktidara geldiği zaman kendilerine yapılan basın yasağı, sürgüne yollama ve tutuklama gibi eylemlerin aynısını çok geçmeden uygulamaya başlamıştır.

Tanıdık geldi mi?

Örneğin 19. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Türk kelimesi sosyal literatürde “köylü ve cahil” anlamını ifade eden bir kelime haline gelmiş ve halk tarafından pek kullanılmamıştır.

Adeta kullanılmasından korkulmuştur.

Bugün de Türk kelimesi üzerinde yapılan yoğun propaganda sonucu halkımızın “Türk’üm” demeye korkar hale geldiğini görmüyor muyuz?

Mesela Fetret Devri’ni hatırlayalım…

1402-1413 yılları arasında 11 yıllık bir süreyi kapsayan bu döneme Yıldırım Beyazıd’ın oğulları arasında yaşanan iktidar kavgası damgasını vurmuştur.

Kısaca kardeş kavgası şeklinde özetlenebilecek bu dönemin sonunda dağılan Osmanlı birliği yeniden kurulmuştur.

Bugün de düne kadar kardeş mesabesinde yakın olan gruplar bir sistemin içerisinde iktidar mücadelesi vermiyor mu?

Bu dönem Fetret Devrine benzemiyor mu?

Tabii geçmişimiz bu kaotik durumların arkasından bir toparlanma sürecine gidildiğine dair örneklerle de dolu.

Misal verdiğim gibi 11 yıllık fetret devri döneminin sonunda ülke içerisindeki dağınıklığın toparlanarak İmparatorluğa varan bir yükselme dönemine gidildiğini biliyoruz...

Yine Osmanlı’nın dağılma sürecinde yaşananlar dikkate alındığında dış dünya tarafından hasta adam olarak nitelendirilen bir devletten yeni ve genç bir cumhuriyet çıktığını da biliyoruz...

Bugün ülkemizin içerisinde bulunduğu kaotik durumun yarına dair nelere gebe olabileceğini hepimiz merak içerisinde beklemekteyiz.

Ancak demokratik hak ve özgürlükler açısından birçok kesim tarafından endişe ile izlenen olaylar yaşanırken dahi, tarihi tecrübemize binaen, inanıyorum ki bu olaylar nihayetinde Türk demokrasisinin sağlam temeller üzerine kurulmasına vesile olacaktır.  

Zira belki beylik bir laf olacak ama umut veren bir hakikattir ki “her karanlık gecenin aydınlık bir sabahı vardır.”

Saygılarımla…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Nihal Özgirgin - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler