Fikre saygı, kitaba sevgi böyle mi olur?

Olayı biliyorsunuz...

Kayseri Büyükşehir Belediyesi, bu yıl ilk kez 14-22 Ekim tarihleri arasında “Kitap Fuarı” düzenledi.

Televizyonda günlerce reklamını da yaptı.

“Okuyan ve okutan şehir” diye…

Reklamlar çok etkileyiciydi.

Kayseri gibi bir kentte büyük boyutlu bir kitap fuarının açılması çok önemliydi.

Bu fuarların, “okuyan Türkiye” hedefi için önemi çok büyüktü.

Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak, kitabı sevdirmek için bir fırsattı…

Ama bu kadar güzel bir etkinliğe, “iki kara leke” düştü.

Hem de kapkara!

İki değerli yazar…

İki değerli düşünür…

İki değerli bilim insanı…

Anayasa profesörü İbrahim Kabaoğlu ve ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık…

Yayınevleri adına imza günü için geldikleri fuara sokulmadı.

Hem de terbiyesizce…

Kaba kuvvet kullanarak, iterek kalkarak…

Neymiş?

Bu iki yazarın fikirleri aykırıymış.

İyi o zaman…

Her şeyimizi ayırdık, oldu olacak kitap fuarlarımızı da ayıralım.

AKP’li belediyeler, düzenledikleri kitap fuarlarında sadece kendi çizgilerindeki kitapları sergilesinler, fuara sadece kendi fikirlerini öven yazarların girmesine izin versinler…

O şehirde yaşayan değişik fikirdeki insanlar ne yapacak?

Onlar, fuarda kendi görüşünü yansıtan kitap bulamayacak mı?

Beğendikleri yazarlarla sohbet edemeyecek mi?

AKP’li belediye başkanları, sadece o şehirde yaşayan AKP’lilerin mi başkanı?

Böyle şey olur mu?

Hani nerede hoşgörü?

Hani nerede birlikte yaşama, karşı fikre saygı?

Hani nerede kitap sevgisi?

Kayseri Kitap Fuarı’ndaki bu olay, iki yazarın iki bilim insanının fuardan kovulması; ülkemizdeki hoyratlığa, hoşgörüsüzlüğe, despotluğa, fikre saygısızlığa, kitaba sevgisizliğe yeni bir boyut kazandırdı.

İyi gitmiyoruz…

Hiç de iyi gitmiyoruz.

 

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx   

 

Trafik cezası kesmek için sebep mi aranıyor?

                                      ******

Şu araçlarda kullanılan “cam filmleri” ve “renkli cam” meselesi…

İki üç yılda bir karar değiştiriliyor.

Yasaklıyorlar… Serbest bırakıyorlar…

Yasaklıyorlar... Serbest bırakıyorlar…

En son yine yasaklandı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yeni bir düzenleme yaptı, “Araçlarda cam filmi ve renkli cam kullanılmayacak” dedi.

Bundan sonra Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 63’üncü maddesi esas alınacakmış.

O madde diyor ki:

“Taşıtların camlarının görüntüyü değiştirecek seviyede renkli kullanımı veya camların üzerine renkli film tabakaları yapıştırılması yasaktır.”

Eee, ne olacak şimdi?

Belirli bir süre verilecek…

Bu süre içinde herkes aracındaki renkli cam ve cam filmini söktürecek…

Söktürmeyenler, ceza yiyecek.

Yani “milletin yaygın para cezası yemesi” için yeni bir sebep! 

Bir de…

“Renkli cam ve cam filmi” işi yapanlara, “takma işi”nden sonra “sökme işi” kıyağı!

 

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

 

Biz yıllardır diyorduk ki…

                                      ********

*PKK, etnik bir grubun silahlı gücü olarak görülmemelidir. Kesinlikle yerli değildir, kökü dışarıdadır…

*PKK, “terör örgütü görünümünde” ABD’nin bizim coğrafyamızdaki silahlı gücüdür. Emri, ABD’den alır.

*PKK’nın görevi, ABD’nin talimatları doğrultusunda, bölgemizdeki devletlerin bölünüp parçalanması için uygun ortam hazırlamaktır.

Defalarca biz bunları yazdık, ama kimseye diletemedik.

“Açılım” dönemlerinde, adımız, “Barış istemeyen hain”e çıktı.

PKK ve onların Ankara’daki uşaklarıyla masaya oturunca, kol kola girince barış gelecekti, ama güya bizim gibiler bunu engelliyordu.

Şimdi ne oldu?

Yıllar sonra akılları başlarına geldi, bizim yıllar önce söylediklerimizi yeni yeni söyler oldular.

Efendim…

*ABD, PKK ve PYD ile işbirliği yapıyormuş.

*Bizimle işbirliği yapmıyor, onları tercih ediyormuş.

*Nasıl olur da PKK ve PYD’ye 2 bin TIR dolusu silah gönderirmiş.

*Bir terör örgütü, başka bir terör örgütüyle yok edilir miymiş?

*Bu nasıl müttefiklikmiş.

Ne diyelim?

“Günaydın” demenin ötesinde söylenecek bir söz var mı?

 

Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

 

Cumhur Karakadılar’ın önemli kararı

 

                            ******

Pazar sabah gazete almak için köydeki markete uğradım.

Girerken CHP Kartepe İlçe Başkanı Cumhur Karakadılar’ı gördüm.

“Ne bu hal? Seni tanıyamadım” diye takıldım.

35 kilo vermiş…

7 ayda…

Hemen hemen bir koyun veya iki kuzu gitmiş.

“Nasıl başardın?”

“Çok basit. Ekmeği, şekeri kestim. Kahvaltıda sadece küçük bir dilim ekmek yiyorum o kadar. Şekeri ağzıma almıyorum. Meyveyi çok azalttım… Bol yoğurt, bol et yiyorum…”

“Nasıl oldu da zayıflamaya karar verdin?”

“Doktora gittim, insülin kullanacaksın dedi. Benim gibi adama… İnsülin de ne oluyormuş? Ben kendimi insüline teslim eder miyim? Kendim hallettim…”

Cumhur Karakadılar’ı kutladım.

Cumhur Bey’in bu kararı, kilo ve şeker sorunu olanlara örnek olsun! 

 

 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler