Gazeteci...

“Gazeteci” kimdir?

Nasıl gazeteci olunur?

“Doğuştan gazeteci” olunur mu?

Yoksa, Her mesleğin bir “yetişme-oluşma” süreci mi var?

“Mektepli” ya da “alaylı” gazetecilik olur mu?

Elbette, her meslek öncelikle “yetenek” ister.

Gelişmiş, “mesleğe saygı” değerinin var olduğu ülkelerde, “çocuk yaşta yetenek belirleme” ilkesi egemendir. Eğitim sistemi de bu ilkenin “tamamlayıcı parçası” dır

Ancak, “eğitim düzeni güdük” bizim gibi ülkelerde, “en kolay” mesleklerden biri gazeteciliktir!

Bu mesleğin de “meslek ahlak ilkeleri” vardır ama… “Ama’sı” vardır!

Bu meslekte “ahlak ilkeleri” her gazeteci tarafından bilinmez! Bilenler içinde de “uygulayan” çok azdır!

Gazetecilik, “zor ve meşakkatli” bir meslektir. Maddi getirisi az külfeti çoktur.

Geçenlerde, bu meslekte hayli emeği olan, “kimlik ve kişiliğini yitirmemiş” bir gazeteci olan Cenap Elmas, sosyal medya hesabında; “gazeteci bağımsız mı tarafsız mı olmalı?” sorusunu soruyordu.

Kanımca; gazeteci hem tarafsız hem de bağımsız olmalı. Ancak, öncelikle “özgür insan” olabilmeli!..

“Özgür insan” olmak kolay mı?

Özgürlük, bedeli çok büyük olan bir zenginliktir.

Her normal insan gibi, özgür insan da siyasal kanaat ve tercihlere sahiptir. Ancak, özgür insan “siyasal iktidar beslemesi” olmayı içine sindiremez!

Gazetecinin öncelikli görevi, “toplum adına muhalefet” olmalıdır. Siyasal iktidarın öncelikli “denetim” kurumu Meclis’tir. Ancak, muhalefet oyları yetersizse iktidar, “parmak gücü” ile her türlü denetimden sıyrılabilir! İşte bu koşullarda, “halk adına denetim” görevi öncelikle “4. Güç” sayılan medyaya düşer.

Medya organları “gerçek gazetecilerin” değil de, siyasal iktidarla iç içe olan tüccar-müteahhit takımının elinde olursa, o gazete veya televizyonda görev yapan gazetecilerin “özgür, bağımsız ve tarafsız” olmaları mümkün değildir!

Demokrat Parti döneminde, “besleme basın” deyimi vardı. Siyasi iktidar, kendisine yakın gazetelere resmi ilan ve reklamlarla katkı verir, muhalif basında iktidarı eleştiren gazetecileri ise cezaevlerinde konuk ederdi!

Sonra, “işadamı gazete sahipleri” ortaya çıktı! Bu gazete sahipleri, verdikleri hizmet karşılığını “kıyak devlet ihaleleriyle” aldılar ve halen de alıyorlar!

Son olarak “Havuz Medyası” kavramı ortaya çıktı! Siyasal iktidar, değişik gerekçelerle el koyduğu medya organlarını, uygun fiyatlarla ve devlet banklarından ucuz kredi sağlayarak “yandaş işadamlarına” devrediyor! Bu gazete ve televizyonlar “ortak manşetler” atarak “işbirlikçi” kimliklerini ortaya koyuyorlar.

Bir adım sonrası, “zengin gazeteciler” ortaya çıkıyor! Bunların kimi “kumpas” davalarının maşası ve yalancı muhbiri, kimileri okyanus ötesi efendilerle siyasi iktidar arasında “elçi” olabiliyorlar!

Öte yandan, “gazetecilik” görevini yaptığı için tutuklanan ve yaklaşık bir yıldır haklarında “iddianame” hazırlanıp mahkemeye çıkarılmayan gazeteciler var!

Bugün Türkiye, “basın özgürlüğünde” sınıfta kalmış bir ülke olarak uygar dünyanın dışına itilmenin utancını yaşamaktadır.

Böyle bir ülkede “özgür, tarafsız, bağımsız gazeteci” olmak kolay değildir. Kolay olan “iktidarın sesi gazeteci” olmaktır! Bu kolay işi yapan pek çok hizmetkar var!

Bu koşullarda aklını, beynini, vicdanını satmayan, her türlü çileyi göze alarak halk adına gerçekleri yazmaya ve söylemeye çalışan “gerçek gazetecilere” selam olsun…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Küpçü - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler