Halıdere’nin son bal ve zeytinleri

Önceki gün Halıdere’den üç konuğum vardı. 
Mensur Keskin, Efraim Korkut ve Metin Erdebil… 
Mensur Bey, taşocağı sorunu konusunda sürekli görüştüğümüz bir arkadaşımız. 
Efraim Korkut, emekli bir din dersi öğretmeni. 
İlahiyat fakültesi mezunu, dini konularda yetkin… 
Yıllardır Halıdere’de balcılık yapıyor. 
“Kırkbirçiçek” adı altında markalı bal üretiyor. 
Metin Erdebil, Halıdere’nin yetiştirdiği değerlerden biri. 
Bir şirketin genel müdürü. 


***

İçeri girdiklerinde ellerinde poşet içinde bir şeyler vardı. 
Efraim Hoca, iki kavanoz bal getirmiş. 
Mensur Bey de koca bir kavanoz içinde zeytin. 
Teşekkür ettim. 
“Tanzer Bey” dediler, “Halıdere’de balcılık da zeytincilik de ölüyor. Bunlar bal ve zeytinimizin son ürünleri olabilir. Taşocağı; balcılığı, zeytinciliği, bağcılığı, meyveciliği, balıkçılığı öldürdü bitirdi… Size bal ve zeytinimizden getirdik. Bir zamanlar Halıdere’de şöyle bal çıkardı, böyle zeytin yetişirdi diye hatırlarsınız…” 
Mesajı almıştım. 
“Halıdere halkının taşocağı derdi” henüz küllenmemişti. 
O derdi, o zulmü içlerinde taptaze yaşatıyorlardı. 
Taşocağı zulmü 11 yıldır devam ediyordu. 
“Süre bitsin kapatacağız” dediler, süre bitti, kapatmadılar. 
Bakan Fikri Işık söz verdi, olmadı… 
İktidar ve muhalefet milletvekilleri söz verdi, verilen sözler tutulmadı… 
Vali Hasan Basri Güzeloğlu, “Tamam, taşocağının ruhsatı 20 Eylül 2015’te doluyor, ertesi gün kapatacağız” dedi, aradan beş ay geçti, kapatmadı… 
Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Halıdere’ye her gidişinde halka söz verdi, verdiği sözleri yerine getirmedi. 
En son, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri öncesi Halıdere halkına sözler verildi, henüz bir kıpırtı yok. 
Özetle… 
Halıdere halkı kendini “itelenmiş ve aldatılmış” hissediyor. 
Seçimlerde “AKP’ye oy verelim de, belki taşocağını kapatırlar eziyet sona erer” diye düşünmüşler, AKP’ye yüzde 65 oranında oy çıkmış, seçimden sonra “Haliniz nedir?” diyen olmamış. 
Vali Bey’den aylar önce randevu talep etmişler, geri dönülmemiş. 
Halıdere’den gelen konuklarım Mensur Keskin, Efraim Korkut ve Metin Erdebil’i ağırlarken, konuklarım böyle bir ruh hali içindeydi. 
Efraim Hoca’dan öğrendiklerim 

***

Efraim Korkut Hoca, hemşerim çıktı. 
Isparta’nın Şarkikaraağaç İlçesi’nden… 
Yalvaç’a sınır… 
Babası Yalvaç’ta imamlık yapmış, ilkokulu Yalvaç’ta okumuş. 
Daha sonra imam hatip, ilahiyat fakültesi ve din dersi öğretmenliği… 
Halıdere Ortaokulu’nda 1990-2010 yılları arasında din dersi öğretmenliği yapmış ve emekli olmuş. 
Sonra ailecek sürdürdükleri arıcılığa ağırlık vermiş. 
Halıdere’ye yerleşmiş, Halıdere halkı tarafından çok seviliyor. 
Eskiden sadece dini konularda çevresini aydınlatırken, şimdi hem dini hem arıcılık konusunda yararlı oluyor. 
Efraim Hoca, taşocağının Halıdere’de arıcılığa nasıl zarar verdiğini rakamlarla anlattı. 
“Bundan 20 yıl önce 30 kovandan 900 kilo kestane balı elde ediyordum. Bugün 200 kovandan sadece 200 kilo bal elde edebiliyorum. Taşocağı kapatılmazsa birkaç yıl sonra bu da kalmayacak.” 
Söz döndü dolaştı, Kocaeli ve ülkemizdeki bal üretimine geldi. 
Devlet arıcılığı teşvik ediyormuş, bundan memnunlar, ancak eğitimi yetersiz buluyor. 
“Kovanlar dağıtılıyor, ancak eğitim yetersiz olduğundan istenen sonuç alınamıyor” diyor. 
Arıkovanı sayısında, dünyada Çin birinci, Türkiye ikinciymiş. 
Kovan başına verim konusunda ise İsveç başı çekiyormuş. 
İsveç’te bir kovandan 200 kilo bal alınırken, bu rakam Kanada’da 150, Türkiye’de ise ortalama 15 kilo imiş. 
Efraim Hoca, ülkemizde kovan başına bal üretiminin düşük olmasını iki şeye bağlıyor: 
*Doğanın sürekli tahrip edilmesine… 
*Bilinçli üretimin yapılmamasına… 

*** 

Ben, bir kovandan yılda bir defa bal alındığını sanırdım. 
Cahillik… 
Efraim Hoca dedi ki, “Bitki örtüsüne göre arıyı gezdirirsen, yılda 10 defa dahi bal elde edebilirsin. Örneğin ben gelecek hafta arıları Antalya Aksu’ya indireceğim. Kestane zamanı tekrar Halıdere’ye geleceğim, ayçiçeği zamanı Trakya’ya gideceğim. On yer olmasa bile ben de yılda dört beş yer dolaşıyorum.” 
Bir bilgi daha… 
Eğer arı güçlü olursa, yani bir kovanda 140-150 bin civarında arı bulunursa, bir petek 10 gün içinde bal dolarmış. 
Müthiş bir durum! 
Kısa bir bilgi de Kocaeli arıcılığından… 
Kentimizde 1400 civarında arıcı varmış ve bu arıcılar kısa adı KARBİR olan Kocaeli Arıcılar Birliği’nde güçlerini birleştirmişler. 
Zaman zaman bir araya gelip deneyimlerini paylaşıyorlarmış. 
Ve Halıdere’den gelen zeytin… 

********* 
Mensur Bey’e getirdiği zeytinin cinsini sordum. 
“Samanlı…”dedi. 
Neee, Samanlı mı? 
Zeytine meraklıyım ve Samanlı cinsini hep oğlum Erkan’dan dinlerim. 
Samanlı zeytinini bulabilmek için mevsiminde Karamürsel’e kadar bütün pazarları dolaşır. 
Çoğu kez de bulamamaktan şikâyet eder. 
Samanlı, Gölcük-Yalova bandında yetişen bir zeytinmiş. 
Hem yemelik, hem yağlık… 
Azalmış azalmış, şu anda da yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaymış. 
Hele Halıdere’de! 
“Taşocağı bütün zeytinleri mahvetti” diyor. 
O nedenle, bir daha getiririm getiremem diye düşünüp, koca bir bidon zeytin getirmiş bana. 
Halıdere halkı mücadeleye devam etmekte kararlı 

********* 
Yazımı sona erdirmeden önce, Halıdere halkının taşocağı konusundaki kararını sizlere duyurayım… 
Karar vermişler, taş ocağının kapatılması için sonuna kadar mücadele edecekler. 
Ben de mücadelelerinde, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gazete olarak yanlarında bulunacağımıza söz verdim. 
Önümüzde günlerde Halıdere’ye gidip bir çaylarını içeceğim. 
Sorunu elbirliğiyle canlı tutmaya devam edeceğiz. 
___________________________________________________________________________

Yahya Kaptan’da ağaç katliamı mı? 
 

Bir süredir gazetelerde “önemli haber” olarak yer alıyor. 
“Yahya Kaptan Mahallesi’nde ağaç katliamı yapılıyor” diye. 
Tramvay inşaatı güzergâhındaki ağaçlar, ağaç sökme makinesiyle usulüne uygun yerlerinden sökülüp başka yere naklediliyormuş… 
Bazı çevreciler, Büyükşehir Belediyesi’nin bu çalışmasına tepki gösteriyorlar. 
Çalışmalara engel olmak istiyorlar, yürüyüş yapıyorlar. 
Benim bu konudaki görüşüm şu: 
Tramvay projesi için güzergâhtaki ağaçların kesilmesi gerekiyorsa, başka çaresi yok ise, kesilmelidir. 
Kaldı ki, burada ağaçlar kesilmiyor, başka yere naklediliyor. 
Bir şey daha… 
Büyükşehir Belediyesi’ni pek çok konuda eleştirebiliriz, ama “ağaç dikme konusu”nda eleştiremeyiz. 
Eğer eleştirmeye kalkarsak, haksızlık etmiş oluruz. 
Sayısını bilmiyorum, ama sanırım diktiği ağaç sayısı milyonları bulmuştur. 
______________________________________________________________________________

Yaşar Yakış’ın teşekkürü 
 

Yaşar Yakış, AKP’nin kurucusu… 
AKP’nin ilk dışişleri bakanı… 
Şimdilerde, partisiyle ilişkisinin kesilmesi için disiplin kurulunda. 
Geçenlerde İzmit’te Aydınlar Ocağı’nın toplantısında etkili bir konuşma yapmıştı. 
Ben de kendisini dinlemiş, ertesi gün yazı yazmıştım. 
Yazım kendisine ulaştırılmış, beğenmiş, bir teşekkür maili atmış. 
Yaşar Yakış Bey’in teşekkürü şöyle: 
“Sayın Ünal, Sayın Dr. İbrahim Kahraman, 8 Ocak 2016 günü Kocaeli Aydınlar Ocağında verdiğim konferansla ilgili gazete kupürlerini gönderdi. Onların arasında sizin 10 Ocak günkü Kocaeli gazetesinde çıkan köşe yazınız da var. 
Konferansta söylediklerimi, benim yapabileceğimden çok daha iyi özetlemiş ve sistematize etmişsiniz. Sizi bu özenli çalışmanızdan ötürü kutlar, bu vesileyle, eşim Margret'le birlikte en iyi dileklerimizi yollarız.” 
 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler