İftar yemekleri

Birkaç gün önce üst düzey görevlerde bulunmuş bir arkadaşımla karşılaştım. Kendisine kilo aldığını söyleyince, cevaben; ''Ne yapayım her akşam bir iftar yemeğindeyim, eğer birisine gitmezsem o güceniyor'' dedi. Ramazanda akraba ve dostlarımıza iftar yemeği vermek geleneklerimizdendir. Ona itirazım olamaz. Ancak menülerde olduğu gibi 20-30 çeşit yiyecek sunulması sağlık açısından sakıncalı olduğu gibi dinimizce de kabul görmemektedir. Zira ne buyuruyor dinimiz, ''İsraf haramdır.'' Bu kutsal günler de fakir fukaraya yemek vermek, onları doyurmak sevaptır. Ancak, şehrin hali vakti iyi ileri gelenlerine, protokole sırayla yemek verilmesini yadırgıyorum. Ben sekiz dokuz yıl kadar Körfez'de bir bir kamu kuruluşun Genel Müdürlüğünü ve Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptım. Vergi rekortmeni idik, bazılarının laf çaktırmasına rağmen iftar yemeği düzenlemedim. Her öğün artan yemeklerimizi Yarımca Çocuk Yetiştirme Yurduna vermeyi tercih ettik. Her 23 Nisan’da da eşim kimsesiz bu çocukları tesislerimizde ağırlardı.

**

Dinimizde gösteriş ve şatafata yer olmadığı gibi israfta haramdır. Bundan kırk üç yıl önce eylüle denk gelen bir ramazan ayında Diyarbakır'ın ilçeleri Cüngüş, Çermik, Maden'den sonra büyük sayılabilecek bir yer olan Ergani'de teftiş görevine devam ediyorum. Hastanenin bir odasında kalıyorum, sahurda değişmez yiyeceklerim peynir, zeytin ve üzüm. Gencim seferi olmayı kendime yediremiyorum. Bir ay sonra Ankara'ya dönme vaktim geldi. Elazığ'a geçtim, kalkmak üzere olan bir otobüse bindim, yola koyuldum. O zamanlar böyle pet şişe sular yok. Hatta bir defasında, 1963 yılında Kızıltepe'den İzmit'e trenle gelirken yanıma bir testi su aldığımı hatırlıyorum. Birkaç saat sonra iftar oldu, bende yiyecek ekmek bile yok. Yanımda oturan, arkada çalışmaya giden işçilerin başı olan genç torbasından çıkardığı birkaç cevizi bana ikram etti ve ''Ceviz tok tutar'' dedi. Böyle benzer koşullarda sekiz yıl teftişlere devam ettim. Fakat hepsi ramazanda olmak üzere üç kez mide kanaması geçirdim. Sağlığın her şeyin önünde geldiğini, dinimizin bize her türlü kolaylığı sağladığını, o kurallara uymanın sağlığımız açısından elzem olduğunu anladım. Şimdilerde ancak kefaretini ödemekle yetiniyorum.

**

Seksen yılı aşan yaşantımda benim yazacaklarım daha ziyade bir nevi vasiyetname veya nasihat anlamında kabul edilmelidir. Din uleması değilim, bu konuda kimseye akıl veremem. Ama benim ilkem, ibadette kabahatte gizlidir kuralıdır, Allah ile kul arasında olanları reklama gerek yoktur. Hakimlik yaptığım yıllarda ne softa göründüm, ne de din düşmanı. Akyazı ilçesinde iken bir defasında öğle arasında eve yemeğe geldim. Üç dört yaşlarında ki oğlum dış kapıyı açık bırakmış, o esnada da mübaşir aciliyeti nedeniyle bir tevkif müzekkeresini bana imzalatmak için kapıya geldi. Beni holde namaz kılarken görünce bir hayli şaşkınlık geçirdi. Doğrusu bende utanır gibi oldum, ama sebebini bilmiyorum. Şaşkınlık olsa gerek. İşin özü şu ibadeti alenen ve gösterişli yaparsanız halk hakimler arasında ayrımcılık yapmaya başlıyor. Biz tarafsız olmak zorundayız. Şimdiki hakimlere kapak olsun. Benim iki kere umreye ve bir defa da hacca gittiğimi pek az kişi bilir. Geçen gün mahallenin kasabı ''Günaydın hacı abi'' deyince yanımdaki misafirim bana dönerek ''Neden öyle dedi'' diye sordu, bende öyle olduğu için dedim. Ben mukaddes topraklara reklam için gitmedim ki bir çuval hurma ve yüz adet tespihle döneyim. Dinimiz için her yaptığımız Allah'ın takdiri içindir, kul için değil. Fakir fukara için verilen toplu yemekler hariç, gösteriş için yapılan o yemekleri onun için tasvip etmiyorum. Yıllar önce bir akşam eşimle birlikte Eyüp Sultan' da iftar açmaya gittik, oturacak bir yer kaptık ve oturduk. Bizim yeterli azığımız vardı. İnsanlar dağıtılan yemekleri almak için mücadele ediyordu. Bize neden almadığımızı sordular, bizim yiyeceğimiz var dedik, yoksulların almasını tercih ettik. Tanrı'nın bize bahşettikleri için şükran doluyuz. Ülkemizin huzuru, yeryüzünde barışın sağlanması için dua ediyoruz. Yönetenlere Allah akıl fikir versin. Biz kimseyi peşin yargılayamayız. Fatih Sultan Mehmet diyor ki: ''Allah'ın kullarına soracağı soruyu siz soramazsınız.''

**

Kazasız belasız huzurlu bayramlar olsun. Sulh olsun dostluk kasansın Allah ülkemizi korusun. Kore Savaşı başladığında oraya Türk askerinin gönderilmesi Askeri Şurada görüşülürken bir tek köylüm olan, Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal'in emir subaylığını yapan, Belediye Başkanımız Rahmetli Leyla Atakan'ın babası Orgeneral Hasan Fehmi Atakan , ''Orası vatan toprağı değil, orada ne işimiz var'' diye itiraz etmişti. Binlerce evladımız orada şehit düştü. Ülkemizin etrafı düşmanlarla sarılmışken başka ülkelere asker göndermek doğrumu eğrimi, takdirini okuyucularıma bırakıyorum. Tüm vatandaşlarımın Ramazan Bayramını şimdiden bütün kalbimle kutluyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Feridun Güray - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

03

yakhan - aynen dogru soylemıssın bir de bu riya iftarlarını verenler acaba ceplerinden verebiliyormu bu masrafı vermiyor yine devletin malından veriyor ve onunla hava atıyor haram zıkkım olsun bu yöneticilere

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 15 Haziran 17:15
02

Feridun Guray - Cenk Bey, aciklamalariniza teşekkür ederim. Tamamen katılıyorum. Gösteriş ibadeti yaralıyor.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 15 Haziran 17:15
01

cenk - Syn.Feridun Bey,

Yazınız nafile ibadetler için genel olarak doğru bir açıklama olmuş...Ancak, farz ibadetlere riya girmez ve karışmaz hükmü gereğince aşikare kılınan farz namazlarında riya olmaz. Riya ve gösteriş ancak, namaz kılanlar arasında namaz kılıp, kılmayanlar arasında namazı terk etmekle olur ki, bu bir munafıklık alâmetidir. Nafile ibadetlerde ise, bahsettiğiniz gibi gizlilik esastır. İftar yemekleri konusunda da yerden-göğe kadar haklısınız. Bu iş artık çığırından çıkmıştır. Üzerine fakreli uzanmayan iftar yemekleri için peygamber aleyhisselâm efendimizin "en kötü iftar yemeği odur" hadis-i şerifi vardır.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 15 Haziran 17:15


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler