İyi ki varsın Kocaeli Gazetesi

16 Nisan'da yapılan referandum süreci Türkiye’nin alışık olmadığı bir atmosferde yapıldı. Kampanya sürecinde ülkede sanki hiç “hayır” diyen yokmuş gibi idi. TV’ler, gazeteler, meydanlar, sokaklar aklınıza gelen gelmeyen bütün ortamlarda “evet” denilmesi gerektiğini hatırlatan türlü çeşitli beyin yıkama araçlarıyla doluydu.

Bu kadar tantanaya rağmen hissedilen coşku değil, havaya sinmiş olan korku duygusu idi.

Sosyal medya dahi “evetçilerin” yoğun taarruzu altında kaldı. Her seviyeden kamu görevlisi “evet” paylaşımları yaptı. “Hayır” diyeceğini açıklayabilen bir memur veya kamu çalışanına rastlayamadık. “Hayırcıların” en fazla sesini duyurabildiği bu mecrada bile özellikle memur, işçi, işveren gibi bir şekilde devletle iş bağlantısı olan “hayırcılar” adeta buharlaştı.

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP’nin, devlet gücünü ve imkanlarını azami derecede kullandığı bir kampanya oldu. Belediyeler, valilikler, devlete iş yapan müteahhitler, işverenler çalışanlarını mitinglere katılmak, “evet” oyu verdirmek için baskılar yaptılar.

Köyleri bile “evet verirseniz şu hizmetleri alacaksınız, evet vermezseniz aldığınız şu hizmetleri de artık alamaz olacaksınız” diye tehdit ettiler.

Üstelik OHAL yönetimi vardı. Kanun Hükmünde Kararnamelerle 120 binden fazla memur kamudan atılmıştı. Kayyuma devredilen, kapatılan işyerleri, tutuklananlar derken aileleri ile birlikte bir milyondan fazla insan yargılamadan verilen bu kararlardan etkilenmişti.

İnsanlar muhalif olarak görünmekten, fişlenmekten korktular.

Kampanyanın dış görünüşüne baktığınızda ülke genelinde evet oylarının en az yüzde 90 çıkması gerekirdi.

Ama resmi sonuca göre “evet” ve “hayır” oyları neredeyse başabaş çıktı, “evet” oyları yüzde 51.4 oldu.

“Hayır” oyu verenlerin bu kadar korkutulduğu, basının bu kadar kontrol altına alındığı bir dönemde gerek ulusal basında ve gerekse yerel basında, iktidara rağmen, parlamenter sistemi savunan tek tük gazeteler ve gazeteciler çıktı. Nüfusun yarısının iradesi ve hissiyatını bu birkaç gazete ve bu gazetelerin yazarları yansıtmaya çalıştı.

Bu gerçek gazeteciler demokrasiyi, tek adamın aklı ve iradesi yerine, ortak aklın kullanıldığı bir sistemi talep ettiler. Kuvvetler birliğine karşı çıkıp kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını, milli iradenin tecelli ettiği Meclis’in yasama görevini devretmemesi gerektiğini anlattılar.

Ana medyada, havuz medyasında ve hatta devletin TRT’sinde “hayır” kampanyasının öncüsü olan siyasilere yer verilmezken, iktidara göbekten bağlı olmayanların çölde bir vaha gibi rahatlayabildiği nadir gazetelerden biri KOCAELİ GAZETESİ oldu.

Gazetemiz kurumsal olarak ve biz yazarları kişilerden, partilerden bağımsız değerlendirmeler yaptık. Cumhurbaşkanı Erdoğan ekseninde yürütülen tartışmaların dışında kaldık. Kavramlar ve değerler üzerinden yorumlar yaptık. İlkesel bir duruşla kuvvetler ayrılığı, denge ve denetim, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ortak akıl gibi modern demokrasilerin temel kavramları üzerinden bir tavır ortaya koyduk.

“Güç insanı bozar, mutlak güç mutlaka bozar” özdeyişi gereği, seçilecek Cumhurbaşkanı kim olursa olsun verilecek aşırı yetkilerin hem ülkemiz ve hem de bu kadar yetki verilecek kişinin aleyhine olacağını seviyeli bir üslupla anlatmaya çalıştık.

Bu tavır gazete için bir risk idi. Zaten yandaş olan gazetelere aktarılan devlet kaynaklarından yararlanamadığı gibi, kanuni olarak verilmesi gereken resmi ilan ve reklam gelirlerinden bile mahrum bırakılan bir gazeteydi.

Bunun üstüne ülkede yaratılan korku iklimine Kocaeli Gazetesi de kapılsa, OHAL şartlarında yürütülen kampanyada varsayılan bir takım riskleri göze alamasa böyle haysiyetli, dirayetli, dik bir duruş sergileyemezdi.

Esasen yapılan normal bir demokraside yapılması gereken sorumlu bir gazetecilik idi. Ama içinde bulunduğumuz şartlarda Kocaeli Gazetesi’nin yaptığına “cesur gazetecilik” denmekte.

Bu gazetede yazmaktan gurur duyuyorum.

Bir vatandaş olarak vatan ve millet sevdasıyla cesur, seviyeli ve haysiyetli bir gazetecilik örneği gösteren Gazeteme, başta Gazetenin sahibi usta gazeteci Sayın Tanzer Ünal olmak üzere Kocaeli Gazetesi yöneticilerine şükranlarımı sunuyorum.

Bir teşekkür de yazar olarak borcum var. Bugüne kadar yazdığım hiçbir yazıya müdahale etmeyi düşünmedikleri, inandığım herşeyi Gazete yönünden bir endişeye kapılmadan yazabildiğim bir köşede yazabilmenin huzurunu yaşattıkları için.

42 yaşını dolduran Kocaeli Gazetesi yerel gazetecilik alanında da örnek bir gazete olma başarısını devam ettiriyor.

İlimizin kanaat oluşturan en etkin faktörlerinden biri yerel gazeteler, bu gazeteler içinde en saygın olanı da Kocaeli Gazetesidir. İnanıyorum ki 43. Yılında ve sonrasında bu başarısını ve saygınlığını devam ettirecek.

İlimizin önemli bir değeri olan gazetemize nice 42 yıllar dileğiyle, iyi ki varsın KOCAELİ GAZETESİ” diyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ruhittin Sönmez - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler