İzmit merkeze “girme yasağı” koyalım, olsun bitsin!

“Sorun yaratan” değil, “sorun çözen” bir yapım vardır.

Sürekli şikâyet eden tiplerden hoşlanmam.

Ama gelgelelim, şu tramvay inşaatından buyana, hele hele buna eski vilayet binasının yerine yapımına başlanan meydan inşaatı da eklenince, sürekli şikâyet edenlere hak verir oldum.

Ne bitmez çileymiş şu tramvay inşaatı!

Şubat dediler, olmadı…

Nisan dediler, olmadı…

Şimdi söylenen, haziran ayında tramvay hizmet vermeye başlayacak.

Hem tarihi bile belirlenmiş…

12 Haziran…

Bugün, 27 Mayıs.

Dört gün bu aydan, 12 gün de öbür aydan, demek 16 gün sonra tramvay hizmet vermeye başlayacak, öyle mi?

Yazın bir tarafa, 12 Haziran’da tekrar görüşelim.

***

Size bir şey söyleyeyim mi?

Bu tramvay inşaatı, insanları hasta etti.

Sadece işini değil, sadece yaşam kalitesini değil, psikolojisini de bozdu.

Uzunca bir süredir İzmit merkezine arabayla girmek, inanın akıl işi değil.

Girseniz, çıkamıyorsunuz zaten.

Bir gün açık olan yol, ertesi gün bakmışsınız kapanmış.

Nereye, nasıl gideceğim derken kafayı sıyırmaya ramak kalıyor.

Şimdi tramvay inşaatına, meydan inşaatına, şehir içindeki bazı yol inşaatları da eklendi.

Leyla Atakan Caddesi’ndeki refüj kaldırılmış, ortalık toz duman.

Yola giren çıkan, sağa dönen sola dönen belli değil.

Bence bu işin kolayı var.

Tramvay, meydan ve yol inşaatları tamamlana kadar, İzmit merkeze yayalar ve otomobiller için “giriş yasağı” koyalım.

En kestirme yol bu!

Hiç olmazsa insanlarımızın ruh sağlığını korumuş oluruz.

Tabii, işyerlerimizin zararlarını karşılamak şartıyla…

 

Deve ne işe yarar?

Eskiden…

Yük taşımasında kullanılırdı. Lojistik firmaları, kuru ve yaş yük taşımada dayanıklı olduğundan deveyi tercih ederdi.

Başka?

Çocukluğumdan hatırlarım, bizim yörede (Isparta) kesim hayvanı olarak kullanılır, eti yenirdi.

Hafif ekşimsi, lezzetli bir eti vardır.

Başka başka?

Çok büyük politikacılara, çok hatırlı politikacılara, karşılamalarda “kurban” edilirdi.

Bir politikacıya deve kurban etmek, büyük statüydü.

“Vay be, görüyor musun, filanca için deve kurban edildi” denirdi.

Şimdilerde…

Deve, turistik bölgelerde turist gezdirmek için kullanılıyor.

Bir de, yine turistlerin izlemesi için “deve güreşleri” yapılıyor.

Hayvan hakları savunucuları karşı çıkıyor, ama yine de yapılıyor…

Eee, hal böyle olunca…

Günümüzde her şey “arz ve talep”e göre düzenlendiğinden…

Ülkemizdeki “deve varlığı” da 1500’e kadar düşmüş.

Yeter mi, yeter!

 

Suudi Arabistan, bu kadar silahı ne yapacak?

Önce bir konuya açıklık getireyim.

Suudi Arabistan, ABD’den silah satın almıyor…

ABD, Suudi Arabistan’a “Sana şu kadar silah gönderiyorum, tutarı şu kadar, hesabından düşüyorum” diyor.

ABD’li silah tüccarları, o yıl Suudi Arabistan’a kaç milyar dolarlık silah kakalamayı uygun görmüşlerse, o kadar!

Tamam da, Suudi Arabistan bu kadar silahı ne yapacak, siz Suudi Arabistan’ın şimdiye kadar hiç savaşa girdiğini gördünüz mü?

Cevap…

Doğru, Suudi Arabistan kimseyle savaşmıyor, silaha ihtiyacı yok, ama ağababasının Ortadoğu’da kurdurduğu terör örgütlerine silah lazım.

Üst akıl…

Büyük patron…

Dünyanın jandarması…

Adına ne derseniz deyin, tutup terör örgütleriyle direkt muhatap olup, direkt silah verecek değil ya.

Elbette, emrindeki ülkeler üzerinden geçirecek.

Yoksa siz, terör örgütlerinin “silah fabrikası” olduğunu mu sanıyordunuz?

Hüsnü Mahalli’nin deyimiyle…

Ah maniki (kahpe) dünya, ah!

 

Aralarına “kara kedi” değil, “Kavurmacı” girdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den söz ediyorum…

Araları çok iyiydi, çok!

Sonra baktık, birbirleriyle ilgili “kırıcı sözler” söylemeye başladılar.

“Ne oldu, aralarına kara kedi mi girdi?” derken, bir de ne görelim, aralarına giren kara kedi değil, Kavurmacı!

Damat Kavurmacı…

FETÖ’den tutuklanıp, daha sonra serbest bırakılan Kavurmacı…

Hani Bahçeli, “FETÖ’nün siyasi ayağı temizlenmeli” demişti ya…

Erdoğan da “Önce kendi içlerindeki FETÖ’cüleri temizlesinler” diye cevap vermişti…

Bahçeli, Erdoğan’ın bu sözlerini sert bir şekilde cevapladı:

“Sayın cumhurbaşkanı hiç arzu ve tahmin etmediğim ölçüde konuşmamdan rahatsız olmuştur. Bu rahatsızlık sayın cumhurbaşkanının kendi bileceği husustur. Kavurmacı’yı müdafaa edip, AKP’ye fatura kesildiğini söylemek makul ve meşru bir değerlendirme değildir.”

Bakalım, Erdoğan ile Bahçeli arasındaki “Kavurmacı atışması” nasıl devam edecek?

 

Bir görüş

“Hayvanlar, aklı olmadığı için insanlar kadar kurnaz, yalancı, ikiyüzlü olamıyorlar. Fakat hayvanların gözleri daha iyi görüyor, kulakları daha iyi işitiyor, daha iyi koku alıyor. Düşmanlarını daha kolay algılıyor… Düşmanı saptamakta hata yapmıyor… İnsan ise kendi kanını emeni ayırt edemiyor. Onunla dost olup kendini yavaş yavaş yok etmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle, bence uygarlık tanımı yeniden yapılmalı.” Prof. Dr. Doğan KUBAN

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler