Kabadayılığı tutan Arda Turan gönderildi, Fatih Terim ne olacak?

Hatırlarsınız…

Bir süre önce milli futbolcu Arda Turan, bir hazırlık maçı sonrası uçakta gazeteciye saldırınca, cezası anında kesilmiş ve milli takım kampından gönderilmişti.

Kabadayılığa prim verilmemişti, doğrusu yapılmıştı.

Şimdi de Fatih Terim…

Çeşme’de, yanına adamlarını alıp lokanta bastı, ortalığı dağıttı, damadı ile ticari ihtilafı bulunan kişilere saldırdı.

Sonra da gazetecilerin karşısına geçip, “Bir daha olsa yine yaparım” diye demeç verdi.

Bu nasıl bir davranış, arkadaş?

Ülke olarak bu adama futbolumuzu teslim ettik.

Milli takım yerlerde sürünmesine rağmen, dünya ülkelerinin teknik direktörleri arasında en yüksek maaşı veriyoruz.

Adına stat yaptık.

Yetmedi, “imparator” diye göklere çıkardık.

Ya o, ne yapıyor?

O, “kabadayı gibi” davranıyor.

Makamına, sıfatına yakışmayacak bir şekilde…

Polisi, savcıyı, hukuku taktığı yok!

Adamlarıyla lokanta basıyor, ortalığı dağıtıyor, “Bir daha yaparım” diyor.

Demek, burası dağ başı…

Demek, burası kabadayılar ülkesi…

Gücü gücü yetene…

Biz medeni bir ülke miyiz?

Kendimizi öyle kabul ediyoruz…

Medeni ülkeysek, ilişkileri hukuk düzenler.

Hukuka başvurmayıp kendi hesabını kendisi görmek isteyen insanlar, “medeni” değildir.

Başka bir sistemin, başka bir dünyanın adamıdır onlar.

Fatih Terim karar versin.

Medeni bir insansa, medeni bir insan gibi davranmadığından Türk milletinden özür dilesin, yoluna öyle devam etsin…

Veya “Ben medeni bir insan değilim. Hukuk mukuk takmam, kendi işimi kendim görürüm “ diyorsa, istifasını versin, kendi yolunda yürüsün.

İstifa etmiyorsa da…

Nasıl kabadayılık yapan Arda Turan gönderildiyse…

Kabadayılığa soyunan Fatih Terim de gönderilsin.

Eğer Fatih Terim gibilere prim verilecekse, kimse ortaya çıkıp da “Türkiye, hukuk devletidir” diye nutuk atmasın.

 

Değer miydi hocam?

“Hocam” dediğim, Burhan Kuzu…

Gerçekten de hoca.

Hatta hocaların hocası…

Anayasa profesörü…

Ancak bana göre, hocalığı “ziyan” edenlerden.

Hocalığa yazık edenlerden…

Hocalığın itibarını ayaklar altına alanlardan…

İnsan, “hoca” olur, diğer taraftan da siyaset yapabilir.  

Ama hocalığına helâl getirmeden…

Hocalığın itibarını koruyarak…

Hocalığa değer katarak…

Burhan Kuzu, böyle yapmadı.

Siyasette yükselebilmek için affedersiniz hocalığın içine etti.

Son işlediği haltı biliyorsunuz…

Bu ifadeyi bilerek kullanıyorum, yaptığı düpedüz “halt etmek”tir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın çok önceleri Fetullah Gülen’le çekilmiş bir fotoğrafı var.

Birileri, bu fotoğraftaki Erdoğan’ı çıkarıyor, yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafını monte ediyor.

Burhan Hoca da bu fotoğrafı “Hani hiç görüşmemiştiniz?” diye sosyal medya hesabından servis ediyor.

Fotoğrafın montaj olduğu ortaya çıkınca da, olaya, “Ne var bunda, maksat hâsıl olmadı mı?” diye yaklaşıyor.

Şu davranış biçimine bakar mısınız?

Adının önünde “prof.dr” yazıyor.

Gerçek bir bilim adamı, siyasette yükselme uğruna kendini böyle küçük düşürebilir mi?

Ne olacakmış?

Bu tür davranışlarla göze girebilirse, kabine değişikliğinde “bakan” olacakmış.

Değer mi hocam, kırmızı plakaya binmek uğruna, insan kendini bu duruma düşürür mü?

Ne oldu şimdi?

Kabine değişti, bakanlık da yok!

Koltuk uğruna attığınız bunca taklalar da boşuna gitti.

Sizin adınıza üzüldüm.

Bir Türk bilim insanının siyaset uğruna düştüğü durum nedeniyle inanın çok üzüldüm.

 

Öküz öldü, ortaklık bozuldu

Bu işler böyledir…

Öküz ölür, ortaklık biter…

Yeni ortaklıklar kurulur, eski ortaklıkların hükmü kalmaz.

Kimi yazacağımı sanırım tahmin ettiniz.

Tuğrul Türkeş’i…

Hani AKP, 7 Haziran seçimleri sonrası MHP’li Tuğrul Türkeş’e “Gel, gel” yapmış, “Gel seni bakanlık koltuğuna oturtacağım” demişti ya…

Gerçekten de sözünde durup oturtmuştu…

Başbakan yardımcısı yapmıştı…

İşte bu, bir “mini ortaklık”tı.

MHP’den ayartılan bir ismin AKP ile ortaklığı…

“Başbakan yardımcısı” mı, başbakan yardımcısı…

Kıbrıs işleriyle eğlendi durdu.

Sonra AKP, MHP ile ortaklık işlerini büyüttü.

“Kişi” bazında değil, “kurum” bazında ortaklık kurdu.  

Bizzat MHP’nin kendisiyle…

Bizzat Devlet Bahçeli ile…

Böyle olunca…

Daha büyük ve de kurumsal ortaklıklar kurulunca…

Eski küçük ortaklıkların hükmü kalmadı.

AKP, Tuğrul Türkeş’e “Buraya kadar” dedi, “sen görevini yaptın, biz de verdiğimiz sözü tuttuk…”

 

Türkeş soyadına yakışmayacak final

Bence Tuğrul Türkeş siyasette kötü final yaptı.

Babasının kurduğu MHP’yi bırakıp “bakanlık uğruna” AKP’ye geçti, şimdi burada da sona yaklaşıyor.

Önce bakanlık koltuğunu altından çektiler, yapılacak ilk seçimde de listeye almayacaklar.

Bir koltuk uğruna değer miydi?

Alpaslan Türkeş’in kemikleri sızlıyordur.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Gebze - Hepsi koltuk sevdalısı yani fors hava gösteriş ve para o koltuk varya o koltuk otururken iyi kalkarken nankör koltuk koltuğumu alma istersen en kral lafı söyle istersen küfür hakaret edin aaah koltuk ah

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 20 Temmuz 17:15


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler