Kara noktalar!

Dini bayramlar, inanç sahipleri için önemlidir.

Bizim iki dini bayramımız var; Ramazan ve Kurban Bayramı.

Ramazan Bayramı, bir ay süren bir ibadet dönemi sonrası, din kardeşleriyle “ağız tadıyla buluşma” vesilesidir.

“Ağız tadı” yalnızca “tatlı ile beslenmek” değildir!

Aile, akraba, eş-dost ile “içtenlikli bir buluşma, karşılıklı sevgi ve saygı duymaktır.”

Oysa dini bayramlarda büyükşehirler boşalıyor. Ekonomik gücü olanlar tatil beldelerine koşuyorlar.

Bayramlaşmalar cep telefonlarından yollanan iletilerle ya da telefonla oluyor! Çoğu “ruhsuz, yapmacık!”

Kimileri de ailelerinin yaşadığı, doğup büyüdükleri ve “memleket” saydıkları kentlere gidiyorlar.

Ülkemizde insan ve yük taşımacılığının yüzde 90 küsuru karayolu ile yapılıyor.

Bayram arifeleriyle başlıyor ve bayram süresince karayollarımız “çile yolları” haline geliyor!..

Her dini bayramda karayollarımızda “kurbanlar” veriyoruz!

Bu ülkeye yapılmış en büyük yanlış ve günah, bütün ulaşım tercihini karayolu taşımacılığına yüklemektir.

Yazıktır, günahtır, ayıptır!

Bu ülkede son 11 yılda karayollarında meydana gelen trafik kazalarında 47 bin 848 insanımız yaşamını yitirmiş!..

28 Avrupa ülkesinin trafik kazaları yıllık maliyeti 9 milyon euro, yani; 27 milyon TL.

Ya Türkiye’deki trafik kazalarının yıllık maliyeti?

20 milyon TL.

Bu ülkeye yazık günah değil mi?

Karayollarımızda “36 kara nokta” olduğunu resmi kaynaklar açıklıyor!

Nedir “kara nokta?”

Çok sık kaza olan yerler.

Yani, çoğu “karayolu mühendislik hataları!” olan yerler.

Uzun yol seyahat edenler dikkat etsinler; “Duble yollarda bakım onarım hiç bitmiyor!”

Neden?

Çünkü, işi ehline vermiyorlar!

Özellikle yoğun yağmur yağdığında bizim karayollarımızda su gölleri oluşuyor! D 100 Kirazlıyalı geçişi buna somut örnektir! Yerel gazetelerimizde fotoğraflarıyla yayınlandı.

Oysa yol yapımı bir “mühendislik işidir!”

Tekniğine uygun yapılan yolda su birikintisi olamaz!

Tüm ulaşımını karayollarına yoğunlaştıran, denizyolu ve demiryolu ulaşımını güdükleştiren, otoyolları ve köprüleri yabancı şirketlere yaptırıp, bu şirketlere 20-30 yıllık işletme hakkı tanıyan, geçiş ücretlerini dolar bazında onaylayarak halkını bedeli çok yüksek geçiş ücretlerine mahkum eden bir siyasete ve bu siyasete koşulsuz biat eden insanlara bu gerçekleri anlatmak kolay değildir!

Bazı toplumlarda insanlar “bedel ödemeden” gerçeğin farkına varamıyorlar!

Biz de bir gün; “Yap-İşlet-Devret” denilen sömürgeci uygulamanın ne olduğunu anlayacağız!

O gün gelene kadar; tüm okurlarımın, dost ve arkadaşlarımın Ramazan Bayramını iyi dileklerle kutlarım.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Küpçü - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler