Kirli çamaşırlar evde yıkanır…

Toplumda yerleşmiş atasözleri ve deyişler insanların davranışlarına ve dolayısıyla yaşamına kesinlikle aksediyor. Kişileri yönlendiriyor. Çünkü “Böyle söylendiğine göre doğru olan budur”  deniliyor. Bundan hepimiz etkileniyoruz. Ama kimse bu deyişlerin hangi sosyal yapı sonucu, hangi olaylara bağlı olarak ortaya çıktığının farkında değil. Örneğin bizde çok anılan bazı deyişlerin benzerleri bile bir Batı ülkesinde neden yok acaba?...

Elimde bir kitap var: “Yüreğimdeki Ülkem”. Şilili kadın yazar Isabel Allende tarafından kaleme alınmış. Yazar kendi yaşantısının yanı sıra Şilililerin yaşam tarzını, inanışlarını,  ananelerini ele almış bu kitapta. Okuduğumda, Şilililerin çeşitli olaylar karşısında davranışlarının biz Türklere çok benzediğini belirledim ve onların kullandığı bir deyim çok hoşuma gitti: “Kirli çamaşırlar evde yıkanır.” Yani “Olumsuz durumları kimseye göstermeden, kendi aranızda halledin.” diyor. Ama bu deyişin kapsamında kirin temizlenmesi, yani olumsuzluğun ortadan kaldırılması da var.

Yurdumuzda bazı deyişlerin hayatımızı nasıl etkilediğini göstermek için en iyi örnek olarak resmi bir kurumda yapılan yanlış, hile veya  etik değerlerden uzak bir uygulamadan sonra olanları verebiliriz. Diyelim ki kurumun başındaki kişi yapmadığı çalışmaları yazılı ve sözel açıklamalarında yapmış gösteriyor. Üst makamları yanıltıyor. Bu aldatmaca birisi tarafından fark edilirse neler beklenebilir? Şilililerin “Kirli çamaşırlar evde yıkanır”ı  ülkemizde hemen “Kol kırılır yen içinde kalır”a dönüşür. Bunun özü, olan biteni sadece “gizlemek”tir. Olay örtbas edilmelidir. Bu deyişe sığınmanın temelinde, durumun ortaya çıkması halinde başındakinin kötü durumda kalmasına paralel olarak kurumun kötülenmesi ve bundan çalışanlarının da zarar görmesi yatmaktadır. Durumu dışarıdan kimsenin bilmemesi “kırılan koldan oluşan veya oluşacak  zarardan” daha önemlidir!..

Türkiye’de kolun kırıldığından haberi olduğu halde bunu ortaya koymayanın tutunacağı dal “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyişidir. Devlet, millet, kişiler zarar görmüştür, belki daha da zarar görecektir, ama kişiye doğrudan zarar olmadığına göre bu deyiş tam geçerlilik kazanır. Bu deyişe uymayana reaksiyon gösterilir ve hatta kurumdan uzaklaştırılmasına çalışılır.

Sığınılacak bir başka deyiş de “Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı de” ifadesidir. Bu durumda “ayı” pozisyonunda olan “kolu kıran” veya “kırılmasına neden olan” kişidir. Bu deyiş yüzünden bu “ayı”ya; “dayı”ya gösterilen saygı korkuyla karışık gösterilir. Bu dayının üst makamlarda geçen sözü ve itibarı geçilmesi gereken “köprü”dür. Daha üst yerlere gelmek, daha fazla gelir elde etmek, daha fazla siyasi güç edinmek için geçilmesi gereken aşamadır. Bu deyiş bizim toplumda maalesef öyle yer etmiştir ki “ayıya dayı diyenler” kişiliklerinden kaybın farkında bile değildir. Çünkü adeta otomatik oluşan bir davranıştır.

Eğer olumsuz durum ortaya çıkar, yani “kolun kırık olduğu” anlaşılırsa, pozisyon itibariyle bunu daha önce görmemiş olması mümkün olmayan kişinin sığınacağı liman “yalandan kim ölmüş” deyişidir. “Hiç farkında olmadım. Olsaydım hemen haber verirdim” yalanı bu deyişin ardına kolayca sığar. Bu deyiş mademki topluma yerleşmiştir, o halde kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur!

Ben otuz dört yıllık memuriyet hayatımda bunları gördüm ve yaşadım. Olumsuz bir durumu ve hatta rezillik olarak nitelenebilecek bir durumu ortaya koyma girişimim olduğunda çevremden bana “Kol kırılır yen içinde kalır” dediler. “Önünde, yükselme imkânın var. Köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı de” dediler. “Bunu görmemem imkânsız, önümde belgeler var” dediğimde “Yalandan kim ölmüş! Farkında olmadım, dersin” dediler.

Ben bu deyişlere itibar etmeyip “Memleket zarar görüyor” dediğimde “Memleketi sen mi kurtaracaksın?” dediler.

Birleşmiş Milletler tarafından “Kalkınmakta olan ülke” olarak tanımlanmaktan kurtulmamızı önleyen nedenlerinden biri bu tür deyişlerin toplumda yer etmesine neden olan yaşam tarzıdır. Bu deyişlere uyma, bunların geçerliliğini sürekli kılıyor ve sonuçta kalkınmamızı önleyen tehlikeli bir kısır döngü oluşuyor.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Necdet Güler - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler