Kocaeli, gerçekten dışarıdan göründüğü gibi mi?

Kocaeli, dışarıdan bakınca…

“Sanayi kenti” görünür.

“Zengin kent” görünür…

“Dinamik kent” görünür…

“Turizm kenti” görünür…

“Üniversite kenti” görünür…

“Spor kenti” görünür…

Gerçekten böyle mi?

Katıldıklarım var, katılmadıklarım var…

Özellikle “Kocaeli sanayi kenti” savına katılmıyorum.

Tamam, Kocaeli’de pek çok sanayi tesisi var…

Tamam, kentimiz bu nedenle dış ticaret yönünden canlı…

Ama Kocaeli, bir “sanayi kenti” değil!

Kocaeli, bir “işçi kenti”!

Kocaeli, bir büyük “işçi kampı”!

Neden bu böyle?

Bir defa ilimizdeki sanayi kuruluşlarının yüzde 95’inin sahibi Kocaelili değil.

Kocaeli’de oturmuyorlar…

Kocaeli’nin sevinç ve üzüntüsünü paylaşmıyorlar…

Kentle hiç bir ilişkileri yok.

İstanbul’da oturuyorlar, sabah TEM’den fabrikalarına geliyorlar, akşam yine TEM’e girip İstanbul’un yolunu tutuyorlar.

Bu kentin hiçbir sorunu onları ilgilendirmiyor.

Bu kenti yaşamıyorlar…

Bu kenti hissetmiyorlar…

Bu nedenle, Kocaeli sanayi kenti değil, olamaz da!

 

Peki bu kent “turizm kenti” mi?

Değil…

Dağ var, deniz var, göl var, tarih var, kültür var diye “turizm kenti” olunmuyor ki!

Dağımız var, adı Kartepe, bütün dağ tek bir firmanın tekelinde!

İkinci bir otel yok, ikinci bir tesis yok.

Rekabet yok.

Fiyatlar fahiş.

Böyle bir yerde dağ turizmi olabilir mi?

Kocaeli Kayak Şampiyonası bile Kartepe’de yapılamıyor, Kayseri’de yapılıyor.

Çünkü bizim kayakçılar Kartepe’ye giremiyor.

Hal böyleyken, ilgilenen var mı?

Bu durumuyla Kartepe’ye “kayak merkezi” diyebilir miyiz?

Geçelim denize…

Tamam, Karadeniz sahillerimiz harika!

Büyükşehir, sahilleri derledi topladı, plajlar yaptı…

Çok güzel oldu, söyleyecek sözümüz yok!

Ama konaklama yatırımı var mı?

Yok.

Bölge turizm teşvik kapsamında mı?

Değil.

Eee, o zaman sahillerde turizm nasıl gelişecek?

 

Kocaeli’ne “spor kenti” diyebilir miyiz?

Diyemeyiz…

Spor kenti, 33 bin kişilik stat yapmakla olmuyor.

O statta maç yapacak takımın var mı?

O stadı dolduracak seyircin var mı?

Sadece futbol değil, bütün branşlarda sporcu yetiştirmek için altyapın var mı?

Altyapı için gerektiği kadar tesisin var mı?

Basketbol sahaların…

Voleybol sahaların…

Futbol sahaların…

Tenis sahaların…

Nerede, kaç tane?

Zaten spor tesisleri konusunda, spor altyapısı konusunda çok iyi olsaydık, bugün futbolda, basketbolda, voleybolda bu kenti üst liglerde temsil eden takımlarımız olurdu.

Var mı futbol takımımız?

2008’de Süper Lig’ten düştü, düşüş o düşüş.

3.Lig’te debelenip duruyor.

Voleybolda, basketbolda kentimizin ismi geçiyor mu?

Geçmiyor…

Daha ne?

 

Bir yağlı güreşte iddialıydık, o da bitti

Ne yıllardı o yıllar!

“Kırkpınar” dendiğinde, Kocaeli, Kocaeli’den de önce Karamürsel akla gelirdi.

Ve Karamürsel’de yağlı güreşi hep zirvede tutan efsane Karamürsel Belediye Başkanı Özcan Özalgın…

Kulakları çınlasın.

Ya şimdi?

17 yıldır “başpehlivan” çıkaramıyoruz.

Bu yılla birlikte tam 17 yıl oldu…

Başpehlivan çıkarma konusunda ünümüzü Antalya’ya kaptırdık.

Daha ne zaman tekrar iddialı yıllara döneriz bilmiyorum.

Bu kafalarla dönebileceğimizi de sanmıyorum.

 

Söylemek istediğim şu

Dışarıdan “sanayi kenti” gibi görünüyoruz…

Dışarıdan “turizm kenti” gibi görünüyoruz…

Dışarıdan “spor kenti” gibi görünüyoruz…

Dışarıdan “çok dinamik” görünüyoruz…

Ama ne yazık ki, “dışarıdan göründüğümüz gibi” değiliz.

İşte ben bunu söylemek istiyorum.

 

Yüzmeyi öğreteceğimize, boğulmaktan kurtardık diye seviniyoruz

Çoğu şeyi tersinden yapmada üstümüze yok!

İnsanları hasta ediyoruz, arkasından tedavi etmek için uğraşıyoruz…

Gecekonduya göz yumuyoruz, sonra da altyapısını nasıl yaparız, evlerin ağzını yüzünü nasıl düzeltiriz diye kafa yoruyoruz…

Ve mevsimsel bir gözlemim, insanlara yüzmeyi öğretmiyoruz, boğulurken kurtarmak için “cankurtaran kadrosu” kuruyoruz…

Tabii bu da bize pahalıya patlıyor.

Daha fazla zaman harcıyoruz…

Daha fazla paramız gidiyor…

***

Her yaz sahillerden, “Şu kadar kişi boğulurken kurtarıldı” haberleri gelmiyor mu, inanın ifrit oluyorum.

Geçenlerde servis edilen habere göre…

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’ne bağlı Su Kazalarını Engelleme Merkezi’nde 170 cankurtaran görevliymiş…

Bu cankurtaranlar, bu yaz şimdiye kadar 103 boğulma olayına müdahale etmiş…

Bütün önlemlere rağmen boğulma olayı olmuyor mu, oluyor.

Bu satırları yazarken Haber Müdürümüz Bülent Ekinci’ye sordum..

“Sahillerde cankurtaran ekipleri var da, yüzme bilmeyenlere yüzme öğreten ekipler yok mu?”

Yokmuş…

Oh ne güzel!

Sen insanını eğitme…

Sen insanına yüzme öğretme…

Sonra da de ki, “Merak etme, sen yüzme bilmesen de denize gir, boğulacağın zaman ben seni kurtarırım…”

İşte Türkiye tam anlattığım noktada!

Türkiye diyorum, çünkü diğer kentlerin de bizden farkı yok.

Sadece yüzmede değil, pek çok konuda.

Böyle bir mantık olabilir mi?

Sen yüzmeni öğret, tamam tedbir olsun diye belirli sayıda cankurtaran ekibini de hazır tut.

Üç tarafımız denizle çevrili, bu kadar gölümüz deremiz var, ama sayın bakalım nüfusun yüzde kaçı yüzme biliyor?

Hiç denize kıyısı olmayan ülkelerdeki yüzme oranına bakalım, bir de ülkemizin durumuna!

Sonra da kendi kendimize “Biz neden böyleyiz?” diye soralım!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

ahmet - Sadece sanayiciler değil üst düzey yneticileride,hatta banka müdürlerinin büyük çoğunluğuda istanbulda oturuyorlar.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 23 Temmuz 16:15


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler