Mağdurluk siyaseti!..

Bu ülkede en geçerli siyaset tarzı “din-mezhep ve mağdurluk” üzerine kuruludur!

Az okuyan, az merak eden, azla beslenip azla geçinmeye çalışanların çoğunlukta olduğu bir toplum yapısı içinde yaşıyoruz!

Böyle bir toplum “duygusal akıl” ağırlıklı bir toplumdur!

Kolay üzülür, kolay sevinir.

Kendisi yoksul da olsa, kendinden daha çok yoksula üzülür.

Benim çocukluk yıllarımda, ülke ölçeğinde etkili olan kimi olaylar üzerine destanlar düzülür, çarşı pazarda o destanı ağlayarak okuyan satıcılar güzel para kazanırdı!

Böyle bir toplum, kolay gaza gelir!

Duygusallığı istismar edilir!

Kendi ailemden örnek vereyim;

  • 1950’li yıllar. Büyükbabam, Babaannem, Babam, Annem, Amcam, yengem ve 4 çocuk aynı evde yaşıyoruz. Her ikisi de rahmetli olan annem ve amcamın eşi yengem, büyük boy çamaşır leğenlerinde ter döküyorlar. Ama bir yandan da “Prenses Süreyya” için gözyaşı döküyorlar! Neden? İran Şahı Rıza Pehlevi, ikinci eşi Süreyya’yı “çocuk veremediği için” boşuyor ve Ferah Diba ile evleniyor! Bizimkiler, “ah Süreyya, vah Süreyya, talihsiz kadın” diye ağlıyorlar!

Oysa, onlar ağlarken Süreyya, Şah’ın kendisine verdiği zenginlik içinde Avrupa’da kraliçeler gibi yaşıyor!..

“Bilinçsiz duygusallık” her zaman her yerde istismar edilir! Şark toplumlarının özelliğidir bu!

Eski Türk filmlerini anımsıyorum; filmin sonunda ağlamaktan kızarmış gözlerle çıkardı izleyiciler!

Aradan 60 yıl kadar geçmiş, içinde yaşadığımız toplumun duygusallığı ve “mağdur siyaseti” karşısında sömürülmesi hala sürüyor!

Anımsayın;

  • Türk Ordusu ve aydınlarımıza karşı kurulan “KUMPAS Davaları” yaşanırken, kimileri “Ben bu davanın Savcısıyım” diyor, kimi siyasetçi  “Ergenekon’u nasıl devirdik” diyor, bir öteki; “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyordu! Türk ordusu ahlaksızca yalanlar, sahte tanıklar ve düzmece belgelerle perişan edilirken, AKP bu davaların “mağduru” rolüyle seçimler kazanıyordu!

İlginçtir, Meclis’te yaşanan son Anayasa değişikliği görüşmelerinde de, kimileri “Fetulahçı” yaftasından sıyırıp yeniden milletvekili olabilmek için verdiği oyu açıkça gösterirken, Meclis TV yayın yapmıyor, “Halkın Meclisi’ndeki” görüşmeler halktan gizleniyor, olup biteni yansıtmaya çalışan CHP’li milletvekilleri suçlanıyor, cep telefonu ile görüntü alan Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’e bir AKP’li milletvekili fiili saldırı yapıyor, elindeki telefonu alıp savuruyor, “Halkın Meclisi” karışıyor!

Bir AKP’li milletvekili, CHP’li bir milletvekilinin kendisini bacağından ısırdığını söylüyor! Sonra, yaranın eski bir yara olduğu, iddianın yalan olduğu ortaya çıkıyor!

Buna somut gerçeğe rağmen, AKP İl Başkanı Ceylan; “Yaşanan olayların tek mağduru AKP’dir” diyebiliyor!

AKP’nin “mağdur edebiyatı” 14 yıldır bitmedi, bitmeyecek de galiba!

Çünkü, “mağdur edebiyatı” bu toplumda iyi oy getiriyor!

Siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, bu ülkede siyaset sahnesindeki tüm aktörlere sesleniyorum;

“Bu ilkel, çağdışı, ahlak ve gerçek dışı mağdur edebiyatından ve yüce dinimizi siyasetin malzemesi yapmaktan artık vazgeçin. Siz, hala ortaçağ kültürü içinde yaşıyor olabilirsiniz ama takvimler 21. Yüzyılı gösteriyor!

Yeter artık!”

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Küpçü - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler