Sevgili okurlarım, değişik duygular içindeyim.
Yaşadıklarımızı sorgulamadan, sorgularken de duygularımı sizlerle paylaşmadan edemiyorum.
Şu halimize bir bakar mısınız?
Bırakın geriye gitmeyi, son 24 saate bakın!
*Hakkari Çukurca’da askeri birliğe saldırılması, bir helikopterimizin operasyonlarda düşmesi, 8 şehit!
*Diyarbakır’da patlama, 4 ölü, 23 yaralı, 15 köylü kayıp!
*İstanbul Sancaktepe’de patlama, 1’i sivil 6’sı asker toplam 7 yaralı. Birinin durumu ağır!
Kim bilir, daha bu yazı bitmeden neler yaşayacağız?
Gazete basılıp sizlere ulaşıncaya kadar kaç can daha gidecek, bilmiyoruz.
Kilis’ten günlerdir “kötü haberler” alıyoruz.
Kabul etmesek de, geçiştirmeye çalışsak da, Kilis artık “savaş alanı” içinde.
Suriye ve Irak’ta risk altında bulunan kentlerden bir farkı yok.
Sosyal hayat bitti…
Ekonomik hayat bitti…
“Göç alan” bir kentti, şimdi halk can derdine düşünce “göç veren” bir kent oldu.
Fırsatını bulan, imkânı olan Kilis’i terk ediyor.
Ne hazin bir durum!
Devletin birinci görevi vatandaşının can güvenliğini sağlamak, bunu da yerine getiremiyor.
Her gün yurdun dört bir tarafından şehit cenazeleri kalkıyor…
Millet, terör ve ölüm haberlerinden bunaldı…
Ekonomik kriz, iş yapanların nefesini kesti…
Toplum bunalımda; cinayet, intihar, hırsızlık, gasp, cinsel taciz olayları pik yaptı…
Ama ülkemizi yönetenler hiç oralı değil!
Onlar hâlâ “koltuk” derdinde!
Başkanlık da başkanlık!
Ha başkanlık kadar taş düşsün kafanıza!
Arkadaş, bugün yapmak isteyip de yapamadığın ne var?
Astığın astık kestiğin kestik gidiyorsun…
Sana engel olan mı var?
Veya engel olmak isteyen, engel olabiliyor mu?
Kimseyi dinlemiyor, bildiğini okuyorsun.
Haa, adını koyalım da ileride başıma hukuki bir sorun çıkmasın diyorsan, o başka!
Özetle…
Devletimizi yönetenler ve onların taşradaki uzantıları, sanki ülkemizde terör olayları yaşanmıyormuş gibi, sanki her gün vatanımız için şehit vermiyormuşuz gibi, “lay lay lom” bir tutum içindeler.
Öyle olmasalar, Cumhurbaşkanı Erdoğan için İzmit’te “tantana” hazırlamazlardı.
Tantana ki, ne tantana!
Memleket kan ağlarken, günlerdir İzmit’teki tantanayı gördünüz değil mi?
Neymiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan İzmit’i ziyaret edecekmiş…
Erdoğan, İzmit’te ilk kez mi geliyor?
Hayır…
İzmit’e geliş sayısını herhalde kendisi de bilmiyordur, biz de bilmiyoruz.
Erdoğan, tanınmayan bir siyasetçi mi?
Cümle âlem herkes tanıyor…
Buna rağmen duyuru ve tanıtım tantanası günler öncesinden başladı.
Kocaeli’nin bilmem kaç noktasına, adım başı denecek kadar yakın mesafelere, Erdoğan’la ilgili “duyuru afişleri” asıldı.
Afiş sayısını bilmiyorum, ama bu afişleri yapan firma kesinlikle “tam köşe” olmuştur.
Günlerce anons yapıldı.
Bütün belediye başkanları, herkesin cebine mesaj attı.
Büyükşehir Belediyesi, senin benim verdiğimiz vergilerle oluşan belediye bütçesinden, yandaş gazetelere çarşaf çarşaf reklamlar verdi.
Belediyeler, vatandaşları miting alanına taşımak için otobüs ve trenler tuttu.
Yine belediyeler, ilçe ve köylerden taşıdıkları insanlar için kumanyalar hazırlattı.
Sokaklar, caddeler, köprüler, üst geçitler; bayraklarla, flamalarla, posterlerle süslendi.
İnsanlar işinden gücünden edildi, miting alanına taşındı.
Resmi daireler boşaldı, üniversitede bazı fakültelerin kapısına kilit vuruldu.
Daha hangi birini yazayım?
Bütün bunlar ne için?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaranmak için…
Sanırım kentler arasında “Erdoğan’ı karşılama yarışması” yapılıyor, Kocaeli, böyle tantanalı bir karşılamayla “aferin” almayı hedefliyor…
Bu karşılama masrafı israf değil mi?
Erdoğan’ı karşılamak için yapılan harcamaları alt alta yazın, toplayın, ortaya çıkacak rakam, inanın dudak uçurtur.
Bu masrafla orta büyüklükte bir okul yaptırmak mümkün!
Erdoğan, hemen hemen her gün bir yerlere gittiğine göre, Erdoğan için yapılan tantananın ekonomik boyutunu siz düşünün.
Yazık değil mi bu harcamalara?
İsraf değil mi bütün bunlar?
Hani israf dinimizde günahtı?
Hani biz Müslümanlar günahtan korkan insanlardık?
Biz borç içinde yaşayan bir ülkeyiz…
Aldığımız borçları böyle israf ettiğimize göre, ileride halimiz ne olacak?
Erdoğan, İzmit’e neden geldi?
Bir cumhurbaşkanı bir kente gitmez mi?
Gider…
Önemli bit toplantı vardır, önemli bir açılış vardır, gider.
Ama dünyanın hiçbir ülkesinde, bir cumhurbaşkanının bir kenti ziyareti nedeniyle böyle tantana yapılmaz.
Afiş ve posterlerle kent kirletilmez.
Kentin günlük yaşamı altüst edilmez.
Halkın, çoğu kez bu ziyaretten haberi bile olmaz.
Sessizce gelir, sessizce gider…
Ama bizde öyle mi?
Saatler öncesinden park yasağı başladı…
Cadde ve sokaklara giriş çıkış yasağı başladı…
Esnaf mağdur edildi.
Öğrenciler, üniversite hocaları mağdur edildi…
Bir de, Erdoğan’ın neden İzmit’e geldiğine bakalım!
Neden geldi?
Kocaeli Üniversitesi’nden “fahri doktora unvanı”nı almak için…
Cüppe giymek için…
“Millete ve insanlığa yaptığı üstün hizmetler nedeniyle” fahri doktora beratını aldı mı?
Aldı…
Cüppesini giydi mi?
Giydi…
Erdoğan’a fahri doktora unvanı neden verildi?
Ülkemizdeki diğer üniversitelerde, dünyadaki üniversitelerde siyasilere fahri doktora unvanı neden veriliyorsa, Erdoğan’a da bu nedenle verildi.
Yani “keyif bağışlamak” için!
Gelelim, “Açılış Bayramı” zımbırtısına…
“Açılış Bayramı”nın ne anlama geldiğini bilmem anlatmama gerek var mı?
Bu, AKP’nin icat ettiği bir yöntem!
Cumhurbaşkanları ve başbakanlar için düzenlenen “uydurulmuş törenlere” verilen ad…
Neymiş?
Açılış Bayramı…
Neyin açılışı?
151 eserin açılışı…
İnanmıyorsan, say!
Amaç, “muhteremler”in konuşması için fırsat yaratmak!
İyi de o muhteremler her istedikleri zaman konuşamıyorlar da, ancak böyle toplantılarda mı konuşabiliyorlar?
İstedikleri zaman memleketin bütün televizyon kanalları emirlerinde!
Demek ki, bu bayramlar, “konuşmaya fırsat yaratmak için” de düzenlenmiyor.
Ya ne için düzenleniyor?
Şuna inanın, bu uyduruk bayramların temelinde de “keyif bağışlamak” yatıyor.
İşte benim üzerinde durmak istediğim konu bu!
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.