Bildiğiniz gibi çeşitli aroma, tat, yapı ve şekle sahip fermente edilerek elde edilen süt ürünlerine peynir deniyor.
Deniyor, yeniyor, seviliyor. Peki, ülkemizde kaç çeşit peynir var? ‘Aman banane’ demeyin, Berrin Bal ve Neşe Biber adında iki hanımefendi peynir sevgilerini bir adım ileri taşıyarak, ülkemizde üretilmiş bilinen bütün peynirleri bir kitapta toplamış ve adını da “Peynir Aşkına” koymuşlar.
Ben bu hafta size biraz bu kitaptan bahsedeceğim. Bende bir peynir sever olduğum için DNR’da gezinirken bu kitabı görünce hemen aldım. Gerçekten hoşuma giderek okudum. Kitapta önce peynirin hikayesini vermişler. Kaynaklara göre peynir M.Ö. 7000 yılından itibaren çömlek kaplarda yapılmaya başlanmış. Çömlek kapların neolitik çağ insanının hayatına girmesi ve bu kaplarda saklanan veya belki de unutulan sütlerin belirli süre sonra katılaşması ile ilk peynirlerin oluştuğu düşünülüyor. Hayat tesadüflerle dolu değil mi?
Nereden çıktı bu peynir işi diye düşünüyor olabilirsiniz, biraz sabır.
ÜLKEMİZDEKİ PEYNİRLER
Üretimdeki farklılıkları, fiziksel yapılarındaki farklılıklar, coğrafi farklılıkları ile 10 ana kalem ortaya çıkmış.
- Taneli yumuşak peynirler
- Taze peynirler
- Beyaz peynirler
- Haşlanmış peynirler
- Otlu peynirler
- Sepet peynirleri
- Tulum - testi - küp peynirleri
- Sert gözenekli peynirler
- İşlenmiş peynirler
- Küflü peynirler
193 ÇEŞİT PEYNİR
1 kg peynir, 6 kg sütten elde ediliyormuş. Ülkemizde ise tam 193 çeşit peynirin üretimine rastlanıyormuş. Bu işe biraz bozuldum, çünkü bu lezzetlere yerel marketlerde rastlamak mümkün değil. Yine de favorilerimin başında Ezine Koyun, Kars Gravyeri, Trakya Kaşarı ve İzmir Tulumu geliyor. Artık yediğim peynirlerin çeşitlerini sayıyorum, bakalım kaçını tadabileceğim.
Uzmanlar peyniri genel olarak sağlık açısından da çok faydalı buluyorlar. Peynirlerin içerdiği vitamin ve minerallerin değerleri çok yüksekmiş.
B12, B6, C, D, E ve K vitaminlerini içermekte ve ilaveten A vitamini açısından inanılmaz zenginmiş.
GEL DE PEYNİRSİZ BİR GÜN GEÇİR
Ayrıca magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum, çinko, bakır manganez, selenyum, florür. Özellikle fosfor, sodyum ve tam bir kalsiyum deposuymuş. Gel de peynirsiz bir gün geçir geçirebilirsen. İnternet kaynaklarına göre ülkemizde son yıllarda yaklaşık olarak 610 bin ton peynir üretiliyor ve ekonomiye katkısı yılda 9 milyar liradan fazla olduğu tahmin ediliyor.
SADETE GEL DİYORSANIZ;
Yaşadığımız günü aynen peynirin oluşumu gibi tesadüfe bağlıyorum. FETÖ’cü bu hainler eğer saat 21.00 yerine 03.00’da bu kalkışmayı yapsalardı işimiz bitikti. Şansa bak…
FETÖ çömleğin içinde unutulan süt gibi katılaşmış kaşar olmuş, peynir gibi alınır satılır olmuş, çocuklara tattırılmış, hoşa gitmiş, çocuklar bağımlı yapılmış, FETÖ ekonomisine ve kötü hedeflerine büyük katkısı olmuş. Başından beri kokusu iyi değilmiş, ama FETÖ esnaf adam ağlaya zırlaya malını iyi satıyormuş. Bu sebeple marketçiler ve belediye tarafından da göz ardı edilmiş, ama bu peynirin içindeki bozuk maya zamanla daha fazla kokmuş. Kötü maddeler üretmiş, insanlara zarar vermeye başlamış. Bir zaman küflü kaşar çok makbulmüş…
Ta ki bu bozuk mayalı ürün halka zor kullanarak tattırılmaya kalkışıncaya kadar. Tabii herkes bu zorlamaya karşı çıkmış. Peyniri seven var sevmeyen var. Sonunda hükümet radikal bir karar almış ve halk sağlığına zararlı olduğu gerekçesi ile “bu küflü kaşarlar” zabıtalar tarafından raflardan alınarak çöpe atılmış.
Aynen peynirin M.Ö. 7000’lerde başlayan hikayesi gibi başlamış, ama mayası bozuk olduğu için ömrü kısa olmuş.
Laf aramızda; “Bazı peynir severler yıllarca bu nasıl peynir böyle çok kötü kokuyor” dediler, ama nafile. Bu da bize ders olsun, bildik yerden ve üretimindeki hijyen şartlardan emin olmadığınız yerden peynir almayınız.
Umarım bizler 93 yıldır alışageldiğimiz gibi lezzetli ve midemize dokunmayan peynirleri daha bin yıllarca yemeğe devam ederiz.
LEZZETLİ VE ÖZEL BİR TARİF
Size bir dostumdan öğrendiğim nefis bir tarifi vereyim. Bu bir sır, kimse ile paylaşmayın lütfen.
Ezine koyun peynirini küçük küpler halinde doğrayın, gemlik zeytininin çekirdeklerini çıkartarak bir kayık tabağına koyun, sulu yaz domatesini küçük küçük doğrayın hepsini aynı tabağa koyduktan sonra üzerine bolca iyi kalite doğal zeytinyağı koyun, karıştırın ve finali de tabağı bolca kekik ile süsleyerek yapın. Taze bir ekmek ve sıcacık çay eşliğinde nefis bir yaz kahvaltısı olacaktır. Aman fazla yemeyin, unutmayın ki her şeyin fazlası zarar doğrusu karar. Afiyet olsun…
BU AY NERELERE GİTMELİ
Arabanıza atlayın ”Efes Antik Kentini” görmediyseniz hemen gidin. Gitmişken Şirince’de bir gece kalın çok güzel bir köy beğeneceksiniz. Sonrada Kuşadası’nın güzel koylarında birkaç gün geçirin derim.
Yoksa siz hala “Asos”, Antik Limanı’nı da görmediniz mi? Haydi hemen, hemen harekete geçin şurası yahu, hafta sonu bile gidip gelebilirsiniz. Fiyat alternatifleri her keseye göre var. Hiç çekinmeyin.
EĞER BURALARI GÖRDÜYSENİZ
O zaman, buyurun size Avrupa; Floransa’ya ne dersiniz, tarihe verilen değeri ve bundan elde edilen geliri görünce şaşıracaksınız. Gitmişken Pisa Kulesi’ni de görün çok yakın! Ve Via Reggio da balık yemeyi ihmal etmeyin. Bilen bilir, Azimut yatlarının evi olan Via Reggio nefis bir sahil kasabasıdır ve deniz ürünleri konusunda uzman restoranlarla dolu bir kenttir. Tavsiyem bir tur ile gidip Floransa’da kalmalı ve bir gece turdan kaçıp Via Reggio’ya akşam yemeği için gidilmesi en iyi yoldur.
ROMANTİK Mİ YAPACAKSINIZ?
Pardon, o zaman gidilecek tek bir yer var, “Santorini” egenin en güzel adası. Tekrar tekrar aşık olmak için yaratılmış volkanik bir ada. Gün batımına eşlik edecek bir kadeh fermante edilmiş üzüm suyu ve gönlünüzün sultanı ile unutulmaz günler geçireceğinize emin olabilirsiniz. Ucuz ve pahalı otel ve yemek alternatifleri çok var. Kuşadası’ndan motor ile Samos’a gidip oradan da hızlı feribot ile Santorini’ye gitmek en iyi yoldur. Bir ikinci alternatif ise uçak ile Mikanos ve oradan deniz otobüsü ile Santorini.
Yaşam herkesin toplum kuralları çerçevesinde ve karşısındakine saygılı bir biçimde yaşadığı sürece keyif demektir, yaşamı kaçırmayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.