Tarihimizde övünç duyacağımız birçok zaferin yanında, yüreğimizi sızlatan acı olaylara da tanık olmuşuzdur.
Bunlardan en önemlisi 103 yıl önce 22 Aralık tarihinde Sarıkamış Allahuekber dağında donarak kaybettiğimiz doksan bin askerimizin şehadetidir.
1914 yılında Harbiye Nazırı Enver Paşa kış şartlarını dikkate almadan, böyle bir girişimde bulunmuş ve sonu hüsranla bitmişti.
**
Baba tarafım Rize Çayeli ilçesi, Beyazsu (Palodya) Köyü İrfanoğlu sülalesindendir. Yedi göbekten beri (1720-30) hoca olarak gelmektedirler.
Dedemin yeğeni İsmail Efendi Seferberlik ilan edildiğinde kardeşi Ahmet askere alındığından o zamanki mevzuat gereği celbedilmemiştir.
Bir gece İsmail Efendinin eşi, bir oğlu ile kızı bilinmeyen bir hastalıktan aynı gece ölürler. Askere gitmediği için bu durumu Allah'ın cezası olarak kabul eden Hoca derhal şubeye gider muafiyetlerini kaldırtır ve torbasını sırtına alarak asker eğitim merkezi Erzincan'a doğru yola koyulur.
Orada kısa bir eğitimden sonra yayan Erzurum'a geçerler ve cepheye katılırlar.
**
Yokluklar içinde, arpa kavurmasına bile razı olarak yaşayarak Allahuekber dağlarının ortasındaki Bardız'ı alırlar.
Enver Paşa Sarıkamış'ın da alınmasını ister, ancak mevsimin kış olmasının ve yeterli donanımın bulunmamasının buna engel olduğu bildirilmesine rağmen Sarıkamış'ı almak için Bardız yaylasından yola çıkılır, düşman üç taraftan siperlerde, yarım metre karda yürüyen askerlerimizi ateşe tutmuştur. Yaralananlar da gece donarak öldü.
Yaralılar gece yarısına kadar yüksek sesle Kuran okudular, sonra sesler kesildi, kolordu yok oldu. Akrabam Hoca İsmail Efendi sağ kalanlar arasında idi.
Geceyi yaralıların arasında geçirdi, zira tüm yaralılar öbek öbek belli yerlerde toplanmışlar, fakat gece yarısından sonra o öbeklerde buz kesilmiş.
Sabah olunca ancak on kişi sağ kalmış. Yani bir taburdan on kişi kalmıştı.
**
Çamların altına sığındılar ve ateş yakarak beklemeye başladılar. Sıra ile bir kişi nöbet tutuyorlardı. Biray kadar ormanda kalıyorlar, katır eti yiyerek yaşıyorlar. 1915 yılının ocak ayında Rus'lara esir düşüyorlar.
Tatar askerlerine düştükleri için kötü muamele görmeden önce Tiflis'e şubat ayının sonunda Kazan şehrine getiriliyorlar.
Yolculuk devam ediyor, bizimkiler Sibirya'ya sürüldüklerini zannediyorlar, Baykal'daki duraklama da bir şehidi defin ediyorlar ve sonra Japon denizi kıyısındaki Viladivostok'a geliyorlar mevsim bahar. Alman ve Bulgar esirlerde vardı, herkese iş veriliyordu, genellikle orman işleri.
Hoca İsmail Efendi bu işleri yapamayınca mesleğini soruyorlar, hoca deyince, onu Türk esirlerin papazlığına tayin ediyorlar ve maaşta veriyorlar.
**
Günler böylece geçiyor, İsmail Hoca Rusça öğreniyor ve tren istasyonu müdürü ile ahbap oluyor, kaçma yollarını arıyor.
Bir gün kampa bir Türk geliyor ve Palodya'dan kimse var mı deyince, İsmail Hoca bakıyor, o anda Dünyada eşine rastlanmayacak bir mucize gerçekleşiyor, ablasının kocası karşısında.
Ertuğrul Muhribinde tayfa iken 1890 yılında Japonya'dan ülkeye dönerken Japon denizinde batan harp gemimizde şehit olduğu bilinen eniştesi orada.
**
Fırtınada sahile yanaşmak isterken gemi kayalara çarparak batıyor ve eniştesi yüzerek karaya çıkıyor ve Viladivostok'ta yaşıyor.
Çeyrek asır sonra orada buluşuyorlar.
Bir süre sonra kız kardeşinin kocası vefat ediyor.
Bir süre sonra Rus ihtilali başlıyor ve büyük amcazademiz, istasyon müdürünün de yardımı ile trenle Kazan'a oradan da Müslüman derneğinin yardımı ile Volga üzerinden aktarmalı Batum, İran üzerinden Rize’ye ulaşıyor ve ailesine kavuşuyor.
Allahuekber dağında yüz bin kişilik birliğin doksan binden fazlası şehit düşüyor, benim akrabam yüzde bir şansla gazi olarak evine dönüyor. Ruhları şad ve mekanları cennet olsun.
x-İsmail İrfanoğlu'nun anıları oğlu Yük.Müh.Ahmet Rıza İrfanoğlu tarafından kitaplaştırılmıştır.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.