Merve Kavakçı, Türkiye’yi ayrıştırma projesinin bir parçası mı?

Sevgili okurlarım, konumuz yine Merve Kavakçı.

Dünkü yazımı okumadıysanız okuyun, bugünkü yazıma öyle devam edin!

“Merve Kavakçı” denince ne akla geliyor?

“Türban” değil mi?

Önce şu “türban” konusunu irdeleyelim…

***

Ben Anadolu çocuğuyum.

Çocukluğum Isparta’nın Yalvaç İlçesi’nde, lise öğrenimim Isparta’da, yükseköğrenimim ise Ankara’da geçti.

1970 yılından beri de İzmit’teyim.

Şöyle dönüp geriye bakıyorum, “türban”ın izlerini yakalamaya çalışıyorum.

Bizim çocukluğumuzda, bizim gençliğimizde ülkemizin “türban sorunu” diye bir sorunu yoktu.

Başını örten örterdi, örtmeyen örtmezdi…

Başını örtmeyene, “Neden örtmüyorsun?” denmezdi.

Başı örtülü olan da, başı örtülü olmayan da kimsenin dikkatini çekmezdi.

Annelerimiz, ninelerimiz, bacılarımız; başlarını yazın “yazma” ile “kışın “atkı” ile örterdi.

O bölgede, o kentte, o ilçede, o köyde, kadınlar başörtüsü olarak hangi örtüyü kullanıyorlarsa…

“Türban” bilinmezdi.

Türbanı ilk 1960’lı yılların sonlarına doğru duymaya görmeye başladık.

1968-69’larda…

Kimin sayesinde mi?

Şule Yüksel Şenler’in sayesinde…

Şule Yüksel Şenler, bu ülkenin ilk “türban misyoneri”dir.

İkinci “türban misyoneri” kimdir biliyor musunuz?

Şule Baş…

Ve üçüncüsü, Merve Kavakçı!

Dördüncü bir ismi bulamazsınız.

 

Türban, bir “Türkiye’yi ayrıştırma” projesidir

Şimdi şöyle düşünün…

Bu topraklarda binlerce yıldır yaşam var.

Kadınlarımız binlerce yıldır başörtüsü örtüyor.

Örten örtüyor, örtmeyene de kimse bir şey demiyor.

Veya örtene “Neden örtüyorsun?” diye sorulmuyor.

Ta ki, türban keşfedilinceye kadar… 

Ta ki, türban “siyasi simge” olarak kabul edilinceye kadar…

Türban keşfedildi, türban “siyasi simge” olarak kullanılır oldu, Türkiye’de huzur bozuldu.

Türban, emperyalist ülkelerin Türkiye’de toplumu ayrıştırmak için kullandığı ilk “ayrıştırma simgesi”dir, bunu unutmayın!

Sanki o tarihe kadar Türk kadını örtünmüyordu da…

Sanki o tarihe kadar Türk kadınının örtünüp örtünmemesinde sorun vardı da…

Bunlar “türban”ı keşfedince, Türk kadını örtünür oldu.

Sanki o tarihe kadar Müslümanlık yoktu da, bunlar Müslümanlığı keşfetti.

İşte sıkıntı tam burada başlıyor.

 

Merve Kavakçı, “türban misyoneri” olarak Türkiye’ye nasıl gönderildi?

Sevgili okurlarım, dünkü yazımın girişindeki kronolojiye bir bakar mısınız?

Merve Kavakçı, ne zaman yemin ederek ABD vatandaşı olmuş?

5 Mart 1999 tarihinde…

Hangi tarihte Fazilet Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilmiş?

18 Nisan 1999’da…

Yani ABD vatandaşı olmuş, 43 gün sonra da gelmiş Türkiye’de milletvekili seçilmiş…

İyi de Merve Kavakçı, o tarihte Türk vatandaşı olmayan birinin milletvekili seçilemeyeceğini bilmiyor muydu?

Ya da partisi, milletvekili adayı göstereceği kişinin ABD’deki durumunu araştırmamış mıydı?

Bir şey daha…

Yine o tarihte türbanlı bir milletvekilinin yemin edemeyeceği bilinmiyor muydu?

Bakınız zincirleme bir “nifak” var.

Bir “fitne” var…

“Toplumda huzursuzluk çıkarma” hedefi var…

Türbanı, Şule Yüksel Şenler ve Şule Baş’tan sonra yeniden Türkiye’nin gündemine taşıma var…

“Ayrıştırma ateşini yakma” var…

Merve Kavakçı olayı, öyle tesadüfen gelişmiş olaylar zinciri değil.

Türkiye’deki ayrışmayı alevlendirmek için hazırlanmış ve uygulanmış bir proje!

Dikkat edin, türban konusu o günden bugüne Türk siyasetinin ve toplumun gündeminden inmedi.

Varsa yoksa türban!

Türban üzerine nutuklar atıldı…

Türban üzerine siyaset yapıldı…

Toplum, “türban”la ayrıştırıldı.

Türban takanlar, takmayanlar…

Türban isteyenler, istemeyenler…

60’lı 70’li yıllardan önce böyle bir sorunumuz var mıydı?

Yoktu…

Türban, ülkemizi ayrıştırmak için siyasal İslamcı emperyalist ülkelerin ortaya koyduğu ilk önemli projedir.

İlk türbanlı milletvekili Merve Kavakçı’nın bir Amerikan vatandaşı olması sizce ilginç değil mi?

Olup biteni sizce yeteri kadar anlatmıyor mu?

 

Nevzat Yalçıntaş’ın türban konusundaki tespiti

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ı sizlere anlatmama gerek yok.

Yalçıntaş; ilim, kültür ve siyaset çevrelerinde “dindarlığı” ile seçkinleşmiş bir aydındır.

Asla ve asla “dinci” değildir…

Samimi, aydın, vakur, halka ve hakka saygılı, ülkesever bir ilim ve siyaset adamıdır.

Bir dönem AKP içinde de bulunmuş, 2007 seçimlerinde liste dışı bırakılmıştır.

Nevzat Yalçıntaş, 2008 yılında Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda türban konusunda bakın ne diyor:

“Türban sorunu ithal bir sorundur. Konu Türkiye’ye bir nifak gibi sokuldu. Nifak, fitnedir. Fitne ise adam öldürmekten daha kötü bir şeydir…”

 

Merve Kavakçı, TBMM’deki şovunun arkasından bakın nasıl ödüllendirildi?

O günleri hatırlayın…

2 Mayıs 1999 tarihinde TBMM’de “türbanşov” yapılmıştı.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in deyimiyle, Merve Kavakçı devlete meydan okumuştu.

Şov bitmiş, maksat hasıl olmuş ve Kavakçı meclis salonundan çıkarılmıştı.

Arkasından, 13 Mayıs 1999’da Bakanlar Kurulu toplanmış, ABD vatandaşı olduğundan Merve Kavakçı’yı Türk vatandaşlığından çıkarmıştı.

Sonra Merve Kavakçı Amerika’ya döndü.

“Bağlılık ve sadakat” göstereceğine yemin ettiği vatanına…

ABD’de Merve Kavakçı’ya ilk sahip çıkan kurum hangisi oldu biliyor musunuz?

“ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu”…

CIA’nın kurdurduğu ve perde arkasından yönettiği bir oluşum…

TBMM’de başlatılan türban şovuna, ABD’de devam edildi

Merve Kavakçı’yı elinden tutup eyalet eyalet dolaştırdılar.

Türkiye aleyhine konuşturup alkışlattılar…

Bu komisyon, Merve Kavakçı’ya “Türban Misyoneri” unvanının yanı sıra “İnancın Bedeni” unvanını da verdi.

 

Kavakçı’ya kimler destek verdi?

Merve Kavakçı, TBMM’ye türbanlı girip Türkiye Cumhuriyeti Devletine posta koyduğundan büyük sükse yapmıştı.

ABD’ye dönünce büyük ilgi gördü.

Destekleyenler arasında bakın kimler var?

*Vatikan Birleşmiş Milletler Elçisi Silvano Maria Tomasi.

*Birleşmiş Milletler ABD Elçisi Kevin Edward Moley.

*ABD Dinsel Özgürlükler Komisyonu Temsilcisi Michael Cromartie.

*ABD Dışişleri Bakanı C.Povel.

*Becket Fonu Temsilcisi Christina Arriaga.

*Hillary Clinton.

*Eski CIA İstihbarat Şefi ve “Ilımlı İslam” tabirinin mucidi Graham Fuller.

Liste uzayıp gidiyor, buraya bazılarını aldım.

 

O, şimdi büyükelçi

Evet, anlatmaya çalıştığım Merve Kavakçı şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Malezya Kuala Lumpur Büyükelçisi.

18 yıl aradan sonra, 3 Temmuz 2017 tarihinde yeniden Türk vatandaşlığına kabul edildi, bundan 23 gün sonra da 26 Temmuz 2017’de, devletimizin büyükelçisi oldu.

Sevgili okurlarım, anlatacaklarım yine bitmedi, yarın da Merve Kavakçı’ya devam edeceğim.

O büyükelçimizi biraz daha yakından tanıyalım!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

06

Medeni - Çok eski CHP'li Kasım Gülek'in kızı DSP vekili Edibe Gülek de Amerikan vatandaşı ama ayrıcalıklı zümredendi.Yani O zamanın iktidarı Ecevitin desepe'sinin vekiliydi,ona hiç bir işlem yapılmadı...Numaraları yemiyoruz,yutmuyoruz.Unutmadık,unutmayız.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 28 Temmuz 17:15
05

ELİF - Merve Kavakçı’nın annesi türbanından dolayı çalışamadığı için Atatürk Üniversitesindeki görevinden istifa etmek zorunda kalmıştır. Merve Kavakçı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde iki yıl okuduktan sonra başörtüsü yasağı nedeniyle okuldan ayrılmıştır. Müslüman bir ülkede başörtüsü problemi yaşayan aile ABD’ye yerleşmişlerdir. Milletvekili iken türbanlı olduğu için, tepkiler nedeni ile Meclis’te yemin edemeyen ve izinsiz ABD vatandaşı olduğu için T.C vatandaşlığından çıkarılan Merve Kavakçı şu anda TC vatandaşıdır. Büyükelçi yapılarak iade-i itibar yapılmıştır. Üniversitede okurken benimde birçok arkadaşım başörtülü olduğu için okula alınmadı, okuldan atıldı. Demokrasi ile yönetilen bir İslam Ülkesin de başörtülü olduğu için üniversite okuyamayan arkadaşlarım için çok üzülmüştüm. Türban kesinlikle bir ayrıştırma projesi değildir. Ayrıştırmak isteyenler karşı olanlardır

Yanıtla . 0Beğen . 1Beğenme 28 Temmuz 17:15
04

ahmet - Bugün basında yer alan haberlere göre Sn.Kılıçdaroğlu nobele aday gösteriliyormuş,yine bir adaletsizlik oluyor, Sn Erdoğan ında yürüyüşe izin verdiği için aday gösterilmesi gerekir.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 28 Temmuz 17:15
03

cenk - Syn.T.Ünal,

Ülkemizde "türban-başörtüsü" diye bir sorunu kimler kaşıdı ve ülkenin gündemine aldı bunu

herkes çok iyi biliyor...Günümüzde ise böyle bir sorun artık yoktur !

Başörtüsü veya türbanı sorun yapanlar ve hatta bu sayede

28 Şubat 1997 kararlarını çıkartanlar bugün nerde ?..Esameleri okunuyor mu? Hani bin yıl devam edecekti ?

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında ve TBMM iç tüzüğünde başörtüsünü yasaklayan herhangi bir madde yokken

Merve Hanımı magandalar gibi meclsiten kovanlar, apar-topar bu eylemlerinden sonra, meclis iç

tüzüğüne "başörtülü girilmez" ya da "oturumlara bütün parlementerler baş açık girerler" hükmünü koyduklarını

millet unuttu mu zannediyorusunuz? Yani, TBMM 'ye başörtlü girmenin asla yasak değildi... Kusura bakmayın ama,

Şu halde, Ecevitin Başbakan olduğu o yıllarda ülke ekonomisi

ABD vatandaşı olduğu bilinen IMF'ci Kemal Derviş'e Ecevit İktidarı tarafından teslim edilmedi mi ?

Madem ABD vatandaşlarından rahatsızlıkrsunuz? duyuyorsunuz, neden bu atamaya ve görevlendirmeye

diar tek bir kelâm etmediniz-etmiyorsunuz ?

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 28 Temmuz 17:15
02

arif - izmitte ilk öğrencilerinizdenim.örtü imanın bir gereğidir her kişi kendine göre uygular yada uygulamaz uygulayanlara kuntakinte muamelesi yapıldığını cumhuriyet tarihi boyunca hep gördük.siz medeni insan olarak örtüye karşı tavır alanları yaptıkları insan hakkı ihlallerini önce vurgulayın.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 28 Temmuz 17:15


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler