“Milli Uzlaşma Hükümeti” kurmanın tam zamanı

Sevgili okurlarım, ülke olarak artık gizlenecek saklanacak tarafımız kalmadı.

Her şeyimiz gün ışığında…

*Emperyalist ülkelerin yıllardır devam eden oyununda son perde açıldı.

*Devletimiz, tarihinin en büyük iç ve dış tehdidi ile karşı karşıya.

*Vatanımızı parçalamak ve milletimizi bölmek isteyenler; baktılar tek başına PKK ile olmuyor IŞİD’ı da devreye soktular, baktılar PKK ve IŞİD’ın ortak güçleri de yetmiyor bu defa FETÖ’yü de görevlendirdiler.

*Şimdi PKK, IŞİD ve FETÖ; hepsi birden üzerimize çullanmış durumda. Bütün hain güçleri de yanlarına alarak…

*Şunu iyi bilelim… PKK, IŞİD ve FETÖ… Bunların hiç biri bir etnik ve bir dinci grubun silahlı gücü değildir. Bunlar, başta ABD olmak üzere bütün emperyalist devletlerin kurdurup besledikleri ve Ortadoğu’yu dizayn etmek için kullandıkları silahlı güçlerdir.

Özetle Türkiye, üzerinde operasyon yapılmak için “tam olgun hale” getirildi.    

Ekonomik olarak teslim alındı…

Borçlandırıldı, üretimden koparıldı…

Psikolojik savaş uygulandı, milletin beyni yıkandı.

“Üretim ekonomisi” ile değil, “borç ekonomisi” ile yönetilir olduk.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne önce “Balyoz-Ergenekon”, sonra “15 Temmuz” olmak üzere iki önemli operasyon yapıldı.

Polis gücü zaafa uğratıldı…

Yargı zayıf düşürüldü…

Devletin tüm iskeleti yerinden oynatıldı.

Şimdi Türkiye, “yedi düvele karşı”, yani “bütün dünyaya karşı” savaşır durumda!

İşte olup biten her şey ortada!

FETÖ’nün darbe girişimi…

IŞİD’in devam eden katliamları…

PKK’nın bitmek tükenmek bilmeyen saldırıları…

Diğer taraftan “notunuzu düşürürüz haaa” tehditleri…

Turizmde çekilen sıkıntılar…

Yatırım eksikliği…

Toplumda gittikçe büyüyen güvensizlik ve huzursuzluk…

Emperyalistlerin ülkemiz için yazdığı senaryonun adı belli, iç savaş!

Türkiye, bir süredir artık “Suriye-Irak” grubunda anılmaya başladı.

 

 

Bu oyunu bozmalıyız

Sevgili okurlarım, her ülke dönem dönem sıkıntılar yaşayabilir.

Tarih, bunun örnekleriyle doludur…

Önemli olan; el birliğiyle, gönül birliğiyle, akıllı ve mantıklı davranarak bu sıkıntıların üstesinden gelebilmek!

Her zamankinden farklı düşünmek…

Her zamankinden farklı davranmak…

Eğer el ele vermezsek, gönüllerimiz arasında köprü kurmazsak, “Nasıl olsa bize bir şey olmaz” deyip yayılıp oturursak, önümüzdeki zorlukları aşamayız.

Bunu iyi bilelim…

Gün, birbirimizi suçlama günü değildir.

Gün, siyaset yapma, arkasından dolanarak puan alma günü değildir.

Gün, rakip partilerin açıklarını bekleme günü değildir.

Tam aksine…

Bugün; konuşarak, uzlaşarak, fikir alışverişinde bulunarak, ele ele vererek “ortak akıl” yaratma ve “bir ülkü etrafında” birleşme günüdür.

Bu ülkü, “Türkiye ülküsü”dür.

Bu ülkü, “Türk milleti ülküsü”dür.

Bu ülkü, “vatan ve bayrak ülküsü”dür.

Ancak bu “ülküler” etrafında toplanabilirsek, iç ve dış hainlerin, emperyalistlerin oyununu bozabiliriz.

Bunu yapmazsak, herkes “ayrı telden çalmaya” devam ederse, birbirimizin açığını kollamayı sürdürürsek, düşmanlarımıza, yani emperyalist devletlere hizmet etmiş oluruz.

 

 

Çare, Milli Uzlaşma Hükümeti…

Bazılarınız, benim bu önerime karşı çıkabilir.

“Ne yani, AKP tek başına iktidarken şimdi koalisyon ortağı mı olacak?”diyebilir…

“AKP yönetimini beğenmiyor musun?” yaklaşımında bulunanlar olabilir…

Herkes istediği şekilde düşünmekte serbesttir.

Ama bugün, bunları tartışma günü değildir.

Hele bir düzlüğe çıkalım, sorunlarımızı çözüp bir soluklanalım, o zaman herkes eteğindeki taşları döker.

Kimin kiminle hesabı varsa, hesaplaşır.

Ama bugün, o gün değil!

Benim önerim, mümkün olan en kısa zamanda, mevcut hükümet yerine “Milli Uzlaşma Hükümeti” kurulmasıdır.

Hani eskilerin “Milli Mutabakat Hükümeti” dediklerinden…

Bir araya gelsinler, “devletin sorumluluklarını ve yetkilerini” paylaşsınlar.

Birbirlerini eleştireceklerine, “ortak akıl” yaratsınlar.

Aklı olan, aklını ortaya koysun, kendisine saklamasın!

Herkes, “devletimizin devamlılığı için” aklını kullansın, fikir üretsin.

CHP ve MHP…

İktidar olup devleti yönetmek istemiyorlar mıydı?

Devleti AKP’den daha iyi yöneteceklerini iddia etmiyorlar mıydı?

İşte fırsat!

Kendilerini kanıtlasınlar…

Bence “Milli Uzlaşma Hükümeti” kurmanın tam zamanı!

AKP; devletin gücünü, sorumluluğunu ve yetkilerini CHP ve MHP ile paylaşmalı.

CHP ve MHP, hükümet ortağı olma görevi ve sorumluluğundan kaçamaz.

Çok sıkıştık…

Kurtulursak, ancak böyle kurtuluruz!

 

 

Deprem ve Emin Pehlivan…

“Unuttuklarım olabilir” diye yazmıştım…

Unutmuşum…

Büyük depremde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı olan Emin Pehlivan’ı unutmuşum.

Bir arkadaşım hatırlattı.

Emin Pehlivan’ın, deprem sonrası günlerde gece gündüz nasıl özveriyle çalıştığını anlattı.

Emin Pehlivan’ı da, 17 Ağustos’ta yazdığım yazıdaki “ödüllendirilmesi gerekenler” listesine alıyorum.

Eksik kalmasın, Emin Pehlivan’ın şimdi nerede olduğunu da vereyim…

Emin Bey, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nden ayrıldıktan sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde itfaiye daire başkanı olarak görev yapmıştı.

Şimdi Tekirdağ Belediyesi’nde…

Sık sık İzmit’e gelip dostlarını ziyaret ediyor.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

saffet demir - devamlı okurunuzum ve ilk defa çok beğendim yazınızı katılıyorum ama önce kocaeli adıyla çıkan gazeteler birleşip örnek olun bakalım haydi

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 24 Ağustos 17:46


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler