Ne kadar eğitim, o kadar üretim, o kadar uygarlık, o kadar yaşam!

Sevgili okurlarım, bugün yeni ders yılı başlıyor.

Öğrencilerimize, öğretmenlerimize, okul çağında çocuğu bulunan anne ve babalara hayırlı olsun!

Bugünden itibaren ülkemiz gündemine bir de “eğitim sorunları” girecek.

Bildik konular…

*Derslik eksikliği…

*Öğretmen eksikliği…

*Kalabalık sınıflar…

*Müfredat tartışması…

*Okul servisleri…

Bu konular yıllar önce de sorundu, bugün de sorun.

Değişen bir şey yok.

Diyelim ki bu sorunlar giderildi…

Ne olacak, eğitimimiz “sorunsuz” hale mi gelecek?

Bizim eğitimdeki sorunumuz, yeteri kadar okul yapabilmek, her sınıfa bir öğretmen sokabilmek mi?

Okul ve öğretmen sorununu çözdüğümüzde, eğitim sorununu çözmüş mü olacağız?

Bizim eğitimde yaşadıklarımız, tipik bir geri kalmış ülke sorunu.

Sadece geri kalmış ülkeler yeteri kadar okul yapamazlar, yeterince öğretmen yetiştiremezler.

 

 

Bizim sorunumuz başka

                                      ********

Şimdi kafamızı kaldıralım, eğitime başka bir açıdan bakalım.

İnsanlar dünyaya; bilgisiz, beceriksiz, yeteneksiz, vizyonsuz gelirler.

Ailede ve okulda eğitildikleri kadar da; bilgili, becerikli, yetenekli ve vizyon sahibi olurlar.

Özetle her şeyin başı eğitim!

İnsanı insan yapan, eğitim!

İnsan, eğitildiği kadar insandır.

Gerisi hikâye!

Eğitim de, nasıl bir eğitim?

Öğrencileri okula gönderince, sınıfa sokunca, başına da “bekçi mahiyetinde” bir öğretmen verince, eğitim tamam mı oluyor?

“Dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz” diye hedef koyup, din adı altında bazı hurafeleri öğretip, evrensel bilgilerden uzak, sormayan sorgulamayan çocukların eline diploma verince, eğitim tamam mı oluyor?

İşte bizim sıkıntımız burada.

 

 

Eğitimdeki hedefimiz ne?

                                               ********

Eğitimin temelinde 4 unsur var:

Eğitim sistemi…

Eğiten, yani öğretmenler…

Eğitilen, yani öğrenciler…

Eğitim konuları…

Sistem, çok önemli.

Sen neyin eğitimini yapacaksın?

*“İlim-bilim eğitimi” mi…

Yoksa “din eğitimi” mi?

*Gençlere “üretime dönük bilgiler” mi öğreteceksin…

Yoksa fazla bir işe yaramayan “arşiv bilgileri”ni mi?

*”Çağa ve talebe uygun okullar” mı açacaksın…

Yoksa “mezunlarının hiçbir işe yaramadığı” okullar mı?

*”Dindar ve kindar nesiller” mi yetiştireceksin…

Yoksa “medeni, diyaloğa açık, çağdaş bilgilerle donatılmış, meslek sahibi olmuş” nesiller mi?

*”Meslek sahibi, kendi kendine karar verebilen, başkasına el açmayan, kendi geçimini kendisi sağlayan bireyler” mi yetiştireceksin…

Yoksa “mesleksiz, aklını kiraya verip başkasının kararlarına uyan, kendi geçimini kendisi sağlayamayan, sürekli başkasının eline bakan kullar” mı?

Hangisini?

Senin eğitim sisteminin amacı ne?

*”İyi ahlâklı, onurlu, bilgili, çalışan, üreten nesiller” yetiştirmek mi…

Yoksa dinimizi siyasi ve ticari geçim aracı haline getiren, sürekli din ticareti yapan, mesleksiz ve vizyonsuz nesiller mi?

*”Özgür, soran sorgulayan, araştıran nesiller” mi yetiştireceğiz…

Yoksa “söyleneni yapan, tamam efendimci nesiller” mi?

 

 

Bizim eğitim sistemimizi biliyorsunuz…

                                               *******

Köhnemiş, talebi olmayan bilgileri öğrencilerimize yüklüyoruz, sonra eline bir diploma verip dışarıya salıveriyoruz.

Diplomalı cahiller…

Diplomalı işsizler…

Bakın çevrenize, yüzlerce, binlerce, milyonlarca…

Bizim eğitim sistemimiz, sadece “düz işçi”, “düz memur” yetiştiriyor.

Bilgi, bilim, teknoloji olmayınca; sen “küresel rekabette” ön plana çıkamıyorsun…

“Küresel talebi olan ürün” üretemiyorsun…

Sıradan-basit üretimlerle vakit geçiriyorsun…

Don gömlek, bilmem ne…

Bu konuda da çoğu kez bizden daha fakir ülkelerin rekabetiyle karşılaşıyoruz, çok basit sıradan işlerde bile nal topluyoruz.

Ülkemizde “işe katılma oranı” çok düşük.

“Çalışmadan yaşamak” temel felsefemiz!

Bu nedenle açıklanan işsizlik oranları, gerçeğin dörtte biri…

Kaldı ki, işsizler içinde de işe yarayanların sayısı çok az.

Özetle…

İnsanımızı eğitemiyoruz…

İnsanımızı meslek sahibi yapamıyoruz…

“Birey” değil, “kul” yetiştiriyoruz.

 

 

Öğretmenlerimizin durumu içler acısı

                                      ********

Çocuklarımızı kim eğitecek?

Öğretmenler…

Gelin görün ki, öğretmenlerimizin hali içler acısı.

Oturup ağla!

Bilgi seviyeleri çok düşük…

Öğretmenler, biliyorsunuz KPSS adı verilen bir dizi sınavla seçiliyor.

Elimde önceki yılın sınav sonuçları var.

Öğretmenlere eğitim bilimleri sınavında 80 soru sorulmuş, ortalama doğru cevap 38.9.

Matematikte 30 soru sorulmuş, ortalama doğru cevap 0.4.

İstatistikte 30 soruya verilen doğru cevap, sadece 0.3.

Genel yetenekte 60 soru sorulmuş, ortalama doğru cevap 22.8.

Genel kültürde 60 soruya verilen doğru cevap ise 21.5.

Bu öğretmenler, bu bilgi seviyeleriyle nasıl öğrenci yetiştirecekler?

Birisi çıksın, bir anlatsın Allah aşkına!

Sistem yok, öğretmen de yok!

 

 

Ve öğrencilerimizin hali

                                      *******

Eeee, eğitim dediğin bir bütündür.

Sistem iyi olacak, öğretmen bilgili olacak ki, öğrenciler iyi yetişsin.

Böyle sistemle, böyle öğretmen kadrosuyla yetişen öğrencilerimizin durumu bakın nasıl!

Bir iki rakam…

OECD, 15 yaşındaki öğrencilerin temel eğitim seviyelerini belirlemek için “PİSA testi” uyguluyor.

Türk öğrenciler, bu testte, 72 ülke arasında…

*Genel ortalamada 50.sırada.

*Matematikte 48.sırada.

*Okuduğunu anlamada (Türkçe) 49.sırada.

*Fende 51.sırada.

Nasıl, 15 yaş grubu öğrencilerimizin durumunu beğendiniz mi?

Öğrencilerimizin bir de “üniversiteye giriş sınavı”ndaki haline bakalım!

Şöyle düşünün…

Çocuk doğmuş, yuvaya, anaokuluna, ilkokula, ortaokula, liseye gitmiş, gelmiş üniversite kapısına…

Bu öğrencilerimizin durumu ne?

Rakamları dikkatle okuyun!

*1 milyon 987 bin lise mezunu gencimiz sınava girmiş.

*FEN BİLİMLERİNDE 40 soru sorulmuş, gençlerimiz bu 40 sorudan ortalama 4.5’ini doğru cevaplamış.

*MATEMATİKTE, 40 sorunun ortalama 5.4’ü doğru cevaplandırılmış.

*SOSYAL BİLİMLERDE, 40 sorunun ortalama 10.4’üne doğru cevap verilmiş.

*TÜRKÇEDE, 40 sorunun ortalama 15.9’u doğru cevaplandırılmış.

Rakamlar, devletin açıkladığı resmi rakamlar…

Şaşılacak bir şey yok!

Sistem böyle olursa…

Öğretmen kadrosu böyle olursa…

Öğrencilerin seviyesi de bu olur.

 

 

Ders konularımız

                                      ********

Derin bir konu.

İleride bir gün ayrıntılı ele alırız.

Şu kadarını söyleyeyim…

Türkiye, eğitimini “bilgi ve bilim”e mi, yoksa dine mi dayandıracağına kesin karar vermelidir.

Diyeceksiniz ki…

“Çoktan karar verildi, artık “dine dayalı eğitim sistemi” uygulanıyor…”

Öyle görünüyor…

Çektiğimiz sıkıntı da bundan.

Tam bir kaos yaşıyoruz.

Bir ayağımız çağdaş Batı’da…

Diğer ayağımız Ortaçağ karanlığını yaşayan Ortadoğu’da!

Gidip geliyoruz, gidip geliyoruz…

Kafamız bulanık.

Yolunu kaybetmişlerin sersemliğini yaşıyoruz.

Emperyalist güçler, bizi ısrarla karanlığa gömmek istiyor.

Eğitimde, adı konmamış olsa da, “medrese ve tekke” sisteminin ayak izleri var.

 

 

Geldik yazının sonuna

                                      ********

Sevgili okurlarım, bugün okullar açılıyor ya, sizlere eğitimin fotoğrafını çekmeye çalıştım.

Her şeyin başı eğitim!

Eğitim, her şeyin çıkış noktası…

Nereye gidecekseniz, insanlarınızı ona göre eğitmeniz gerekir.

Hiçbir şey eğitimsiz olmaz.

Uygarlaşacaksanız, eğitim…

Sanayileşecekseniz, eğitim…

Modern tarıma geçecekseniz, eğitim…

Geçenlerde bir “devlet büyüğü”, “Türkiye daha fazla ihracat yapmalı, dünyanın en önemli ihracatçı ülkelerinden biri olmalı” derken, epey güldüm.

Nasıl olacak bu?

Bu eğitim sistemiyle mi?

Bu eğitim kadrosuyla mı?

Bu kafalarla mı?

İhracat yapabilmen için elinde ürettiğin “ürün” olacak.

Küresel talebi olan ürün…

Farklı ürün…

O üretim için, o farklı ürün için teknoloji gerekli.

Teknoloji neye bağlı?

Bilgiye, bilime, özgür eğitime…

Sende bunlar var mı?

Yok!

Sen, bilgi ve bilime dayalı eğitim değil, çoğunlukla dine dayalı eğitim yapıyorsun.

O zaman, bilim adamı yetiştiremezsin…

O zaman, teknolojik buluş ortaya koyamazsın…

O zaman, küresel talebi olan ürün üretemezsin…

Bütün bunlar yoksa, neyi ihraç edeceksin?

İhracatını nasıl artıracaksın?

Diğer ihracatçı ülkelerle nasıl rekabet edeceksin?

O halde neymiş?

Ne kadar eğitim, o kadar sanayileşmeymiş…

Ne kadar eğitim, o kadar ihracatmış…

Ne kadar eğitim, o kadar uygarlaşmaymış…

Ne kadar eğitim, o kadar insan olmakmış…

Ne kadar eğitim, o kadar onurlu ve iyi yaşammış…

Yeni ders yılı hayırlı olsun da, bu haliyle hayırlı olacağa pek benzemiyor!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler