Şehir Hastanelerimiz hayırlı olsun da…

Sevgili okurlarım, epeydir kafama takılan bir konu var.

“Şehir Hastaneleri” konusu…

Türkiye’nin dört bir tarafına devasa hastaneler yapılıyor.

Her birinin yatırım tutarı 1-1.5 milyar lira arasında.

Şimdilik planlanan toplam 41 bin yataklı 29 hastane…

Aralarında İzmit’te yapılacak 1180 yataklı Kocaeli Şehir Hastanesi de var.

Diyeceksiniz ki, “Ne var bunda? Memlekete hastane yapılması fena bir şey mi?”

Değil…

İhtiyaç varsa, elbette yapılmalı.

Bu memlekette taş üstüne taş koyana elbette teşekkür edilmeli.

Ama gördüğüm kadarıyla “Şehir Hastaneleri”nde farklı bir durum var.

Garip bir durum…

“Garip” demem, şundan.

GARİPLİK 1: Hatırlayın… Hükümet, bir zamanlar sağlıkta özel sektör yatırımlarını teşvik ediyordu. Teşvik etti teşvik etti, bütün kentler, hatta ilçeler “özel hastaneler” ve “tıp merkezleri” ile doldu taştı. Devlet hastanelerinin bile özelleştirilmesi gündemdeydi. Tam böyle bir hava varken, bir de baktık, devlete ait Şehir Hastaneleri ortaya çıktı.

GARİPLİK 2: Bu “Şehir Hastaneleri” fikri ortaya atılırken, kentlerde bulunan devlete ait bütün sağlık tesislerinin kapatılacağı ve yeni hastaneye taşınacağı söylenmişti. Böyle olmadı, olacağa da benzemiyor… Bir taraftan “Şehir Hastaneleri” yapılırken, diğer taraftan şehir merkezlerine “Devlet Hastanesi” yapımı da devam ediyor.

GARİPLİK 3: Gelişmiş ülkeler, çok yataklı devasa hastane yapımını çoktan bıraktı. Artık butik ve branşlaşmış hastane yapımına ağırlık veriyorlar.

GARİPLİK 4: Şu anda Türkiye’de “hastane binası”na ihtiyaç yok. Özel sektör, ha bire yeni ve modern hastane binaları yapıyor. Türk sağlık sisteminin, kaliteli personel ve kaliteli hizmete ihtiyacı var.

GARİPLİK 5: Benim bildiğim, üniversite hastaneleri “maddi imkânsızlıklar” nedeniyle arzulanan ölçüde hizmet veremiyor. Devlet, yeni baştan “Şehir Hastaneleri” yapacağına, sağlayacağı imkanlarla üniversite hastanelerinin hizmet kalitesini yükseltebilirdi.

GARİPLİK 6: Devlet, bu hastaneleri “özel sektör” aracılığıyla ve “dış kredi” ile yapıyor. Yatırımcı şirketlere “hasta garantisi”, krediyi veren yabancı bankalara da geri ödemelerde “hazine garantisi” verildi. Tıpkı yeni açılan köprülerde olduğu gibi, devlet, hasta gitsin gitmesin hastaneye kararlaştırılan hasta sayısı üzerinden ödeme yapacak.

GARİPLİK 7: Devletin, vatandaşının sağlığına değil, hastalığına bu kadar harcama yapması… Hem de borç alarak…

GARİPLİK 8: Bir taraftan “Şehir Hastaneleri”nin yapımı devam ederken, diğer taraftan özel sağlık yatırımlarına teşvikin de sürdürülmesi… Türk insanının hastalanma oranının sürekli artması, garanti mi yoksa? Özel hastaneler ne yapsınlar? Kapılarına kilit mi vursunlar, büyümeye, yatırım yapmaya devam mı etsinler? Devlet, sağlık yatırımları konusunda ne yapmaya çalışıyor? Herkesin kafası karışık!

***

“Şehir Hastaneleri” yatırımında aklıma geliveren gariplikler bunlar.

Eğer haksızsam, bu garipliklerin aklıma gelmesi benim garipliğimden kaynaklanıyorsa, söyleyin lütfen!

 

Türkiye Suriye’de savaşırken, Suriyeli mülteciler ne yapıyor Allah aşkına?

Bu soru bu görüş bana değil, geçenlerde ziyaretime gelen Nadir Sarışeker’e ait.

Nadir Sarışeker, Köseköy’de kurulu DEPA’da uzun yıllar genel müdürlük yapmıştı.

Şimdi emekli…

İyi okuyan, ülkemizde ve dünyada olup bitenleri izlemeye çalışan, duyarlı bir dostumuz…

Dedi ki:

“Ordumuz Suriye’de savaşıyor… Kimin için? Suriye’den kaçan mülteciler için. Oraları temizleyecekler, mülteciler geri dönüp rahat rahat köylerine, evlerine yerleşecekler… İyi de, Türkiye’de 3 milyon Suriyeli var. Bunların yarısı kadın, diğer yarısı da çocuk ve yaşlı olsa, geriye herhalde 300-400 bin eli silah tutabilecek mülteci kalır. Bu kadar kişi arasından da, ‘Ben vatanıma gidip savaşmak istiyorum’ diyen 10-15 bin genç çıkmaz mı arkadaş? Onlar oturuyorlar, onlar yan gelip yatıyorlar, onların yapacağı işi bizim ordumuz yapıyor…”

Nadir Sarışeker haklı mı?

Haklı… Hem de yerden göğe kadar!

Ben, taa işin başında mültecilere notumu vermiştim zaten.

“Düşman gelirken kaçmak, düşmanla savaşmamak, nasıl bir vatanseverliktir” demiştim.

Yine aynı noktadayım.

Vatan sahibi olmak…

“Benim de vatanım var” diyebilmek…

Emek ister.

Suriye’den kaçanlar, vatan sahibi olmayı hak etmiyorlar.

 

Mehmet Küçükkaya ve çöp fabrikası

Öncelikle CHP İzmit İlçe Başkanı Mehmet Küçükkaya’dan özür dilemeliyim.

Önceki günkü yazımda, “çöp fabrikası konusunda sesini çıkarmayan CHP’liler” arasında onun da ismini yazmıştım.

Meğer Mehmet Küçükkaya, bu konudaki görüşünü basına açıklamış ve açıklaması bizim gazetede de çıkmış.

Eeee, insan atlamaz mı, atlar…

Benim de gözümden kaçmış.

Dün sabah aradı, duruma açıklık getirdi, görüşünü benimle de paylaştı.

Mehmet Küçükkaya, çöp fabrikasının Umuttepe’de yapılması konusunda şunları söylüyor:

“Umuttepe, İzmit’in akciğeridir. Burada çöp fabrikası yapılacak olması son derece sakıncalıdır. Umuttepe’ye yakın yerlerde yaşayan halkın öncelikle bilgilendirilmesi gerekiyor. Kocaeli halkına defalarca anlatılması gerekiyor. İkincisi de öyle bir teknoloji getirilmesi gerekiyor ki, kullanılabilir enerji üretebilsin. Umuttepe yolu çok hassas bir yol. Büyükşehir Belediyesi oraya yüzlerce çöp kamyonu götürürken öğrenciler düşünüldü mü?”

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler