Söz Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun

Sakarya Valisi İrfan Balkanlıoğlu, “vilayet binası içinde tekbir getirilmesi” konusunda dedi ki:

*Sakarya Valiliği görevine 4 Temmuz’da başladım. Valinin göreve başlamasında yerleşik uygulama ne ise o yapıldı. İlin mülki erkânı karşıladı. Kendilerini tanıttılar, el sıkıştık, teşekkür ettik, gittiler…

*Tekbir görüntülerinin yaşandığı gün 15 Temmuz’du. 15 Temmuz’da Sakarya’da sıkıntılı saatler yaşanmış. O gün tanklarla valiliğe saldırmışlar ve halkın kararlı tutumuyla püskürtülmüşler. Olaylarda yaralanan gaziler var. 15 Temmuz günü Sakarya’da düzenlenen büyük anma töreninden rahatsızlığım nedeniyle erken ayrılmıştım. Sabaha karşı saat 03.00’te içinde gazilerin de olduğu bir grup vatandaş valilik önünde toplanmışlar. Bana da haber verdiler “Sizi de aramızda görmek istiyoruz” diye… Ben de gittim. Valilik makamına çıkarken “Ya Allah Bismillah Allahu ekber” diye slogan attılar. Susturmayı uygun bulmadım. Çünkü bu insanlar, 15 Temmuz’da böyle diyerek direnmişler. Makama geçtik, kendilerine teşekkür ettim ve dağıldık. Olan biten hepsi bu kadar!

***

Ben de liyakate önem veren bir bürokratım. FETÖ belasından kurtulurken başka tarikat mensupları tabii ki devreye girmemeli. Tabii ki liyakat esas olmalı. Benim görüşüm budur. Toplumun tüm kesimlerine açık olmayı ve diyaloğu esas alıyorum.

Vali Bey’in söyledikleri böyle!

Vali Bey, “tekbir getirme” olayının karşılamada değil de, 15 Temmuz gecesi yaşandığını söylüyor.

Vali Bey, böyle söylüyorsa öyledir.

Devletin valisinin söyledikleri bizim için muteberdir.

 

Batı’nın kafasındaki soruya şipşak cevap

Allah kendilerinden razı olsun, ülkemizi yöneten insanlar “maharetli” insanlar.

Çok ince düşünüyorlar…

Zamanlamasını çok iyi yapıyorlar…

İnsanların kafasında soru işareti bırakmıyorlar…

Son olay!

Batı’nın kafasında son zamanlarda hep, “Türkiye nereye gidiyor, Türkiye nereye savruluyor?” sorusu var ya…

Bu soruya;  anında, hemen, şipşak cevap yetiştirdik.

Ne mi yaptık?

Milli eğitimde müfredattan “evrim teorisi”ni çıkardık, yerine “cihat”ı koyuverdik.

Batı’ya “Alın size cevap” dedik.

Böylece ne olmuş oldu?

Batı, “Türkiye nereye savruluyor?” sorusuna cevap aramaktan kurtulmuş oldu.

Aradığı cevabı buldu.

Hey benim güzel memleketim, hey!

Dünya ile özellikle Avrupa ile kavga etmek için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz.

Bugün Batı’yı en çok korkutan sözcük hangisi?

“Cihat”…

Cihat, bugün “kafa kesme”, “adam doğrama”, “kan”, “korku”, “şiddet” ve “gözyaşı” ile eş anlamda.

Her ne kadar “Bunlarla ilgisi yok” dense de, algı böyle.

Bırakın algıyı, algının ötesinde, Türk Dil Kurumu sözlüğünü açıp bakın, cihat sözcüğünün karşısında “Din uğruna düşmanla savaşmak” yazdığını göreceksiniz.

Dinimiz ne?

İslam…

Düşman kim?

Müslüman olmayanlar…

Haydi, buyurun bakalım!
Tarihin derinliklerinde kalmış, kalması gereken bir kavramı, cihadı, bu yüzyılda getirip Türkiye’nin birinci gündem maddesi yapıyoruz.

Sonra da Batı’ya dönüp, “Neden bize düşmanlık ediyorsunuz, neden bizi Avrupa Birliği’ne almıyorsunuz?” diye çıkışıyoruz.

Bitti…

Söz burada bitti.

Bilmem başka ne söylenebilir?

 

Bu rakamlar ne anlamına geliyor?

*10 yıl önce, 2007 yılında KDV’de (Katma Değer Vergisi) tahsilat oranı yüzde 81 imiş. Yani tahakkuk eden her 100 lira KDV’nin 81 lirası tahsil edilebiliyormuş.

*2016 yılında KDV’deki tahsilat oranı yüzde 52’ye düşmüş.

*Bu yıl ise tahsilat oranı yüzde 31… Geçen yıla göre bile yüzde 21 azalmış.

*Tahakkuk eden KDV tutarı 80.9 milyar lira… Tahsil edilebilen KDV tutarı 25.9 milyar lira… Üçte birinden az.

*Bir milyonun üzerinde şirket, neredeyse hiç KDV ödemiyor.

Evet, şimdi başlıktaki soruyu soralım!

Bu rakamlar ne anlama geliyor?

BİR: Piyasaların tahmin edilenden daha kötü olduğu, kimsenin kıpırdayacak hali kalmadığı anlamını taşıyor…

İKİ: Mükellef, “Nasıl olsa af çıkar” beklentisi içinde, parası olduğu halde ödeme yapmıyor…

Sizce hangisi?

Benim gözlemim şu:

*Vergi ve sigorta prim oranları çok yüksek!

*Piyasalar, dışarıdan göründüğünden daha kötü.

*Vergi ve sigorta primleri düzenli ödense, şirketler krize dayanamayıp kapanacak. Af beklentisi nedeniyle ödenmiyor…

Durum bu!

Ancak bu da sürdürülebilir bir uygulama değil.

İş dünyası bu yükü daha fazla kaldıramaz.

Çözüm bulunmalı.

Acilen…

 

3 görüş

*”Arkadaşlar, efendiler ve ey millet; iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.” Mustafa Kemal ATATÜRK

*”Acı veriyorsa geçmiş, geçmemiş demektir.” Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU

*”Her insan yapmadığı bütün iyiliklerden dolayı suçludur.” VOLTAIRE

 

 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M.Tanzer Ünal - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler