Halikarnas Balıkçısı…
Orhan Veli…
Sait Faik…
Bu ülkenin denizlerine aşık edebiyatçılardı…
Ama ‘Su akar Türk bakar’ cümlesini değiştiremediler…
Alp Evrenol…
90’lı yıllarda tanışma fırsatın olmuştu İstanbul’daki bir spor organizasyonunda…
Ayak üstü sohbet etmiştik…
Öyle merhabalığımız falan da yoktu, ama deniz tutkumuz ortak olunca, Halit kıvanç da sohbetimize katılınca ortaya çok güzel bir muhabbet çıktı…
Sonra Alp bey vefat etti…
Şimdi de onu bu sulara kazandıran Can Drahor arkadaşıma minnet borçluyuz…
Hereke’de yelken yarışları 3. kez yapılıyor…
3 koca yıl geride kalmış…
Bizim de desteğimiz olduysa ne mutlu…
Dün Barista Plus Cafe’nin son derece güzel dizayn edilmiş ortamında basın toplantısı vardı, organizasyonla ilgili…
Evrenol Mimarlık İletişim Yöneticisi Berna Açık hanımefendinin hem kendisi ve hem de asaletiyle tanışma fırsatı bulduk…
Basın toplantısına fazla girmiyorum ama bu organizasyonun, kentimizde son yıllarda yapılan en önemli organizasyonlardan biri olduğunu söyleyip, kendi adıma teşekkürlerimi sundum…
Yarışlar önümüzdeki hafta yapılacak öyle insanları spora kazandıranların ne kadar kutsal bir iş yaptıklarını bir kez daha yazmak isteği duydum…
Körfez’e artık bakma zamanı değil, onun her köşesinde bir etkinlik görme zamanı geldi…
Bu kentte, spor adına yapılan en önemli yatırımlardan biri de, Körfez çevresindeki kulüplere hayat vermektir…
Teşekkürler Alp Evrenol…
Teşekkürler Can Drahor…
Ve Engin Yaşar… Göksel Teoman… Diğer katkı sunanlar…
Yelken sorunları mı?..
Bir başka yazıya…
Yeri ve ortamı değil çünkü…
Ümit hoca nasıl bir kadro sahaya sürecek?..
Yani yanıtı kolay bir soru…
‘Kolay kolay kadroyu değiştirmeyecek’…
Daha doğru deyimle…
Değiştir(e)meyecek…
Mevcut belli…
3-0, 3-0 iki maç kazanan Kocaelispor’da, tabii öyle olağanüstü değişiklikler de, böylesi bir kırılma anında çok mantıklı gelmiyor bana…
Bana bir kadro yaz deseniz, ezbere yazabileceğim isimler şunlar olurdu…
Yusuf… Kadir Gezer… Kadir Öge… Erol… Murat Başak… Mesut Özdemir… Burak Süleyman… Hamza… Sinan…
Etti mi size 9…
Son İkiliyi de siz belirleyin artık…
Yani ezberimdeki kadro böyle olurdu…
Ama bunu yazmanın anlamı, Ümit hocaya saygısızlık olarak kabul edilmemeli…
Çünkü takımla beraber 24 saat yatıp kalkan o…
Kimsenin onun kafasındaki kadroyu daha iyi bileceğini sanmıyorum…
İşine karışmak mı?..
Vallahi kendimi komik duruma düşüremem bu saatten sonra…
İdmanı izleme…
Takım içerisindeki psikolojiyi bilme…
Varlardan yoklardan haber olmasın…
Çık kadro yaz çiz…
O devirler geçti artık…
Sinan’ı anlamak!..
Son yıllarda gördüğüm en iyi golcülerden biri…
Sinan Pektemek…
Öyle amatör falan diye bakmıyorum olaya…
Sırf kişisel olarak bakıyorum…
Ayrı bir gözlükle izliyorum onu iki yıldır…
Taner Gülleri’nin 8 yıl önce yaptığını yapmaya çabalıyor…
İkisi de Sakarya orijinli ama sıkı birer Kocaelisporlu…
Sinan, futbol yaşamının en zor günlerini yaşıyor…
Ama bunu da aşacak güce sahip bir oyuncu...
Sonuçta o da robot değil insan…
Makina gibi goller sıraladığına bakmayın…
Tabii ki durgunluk dönemi olacak…
İşte teknik direktörlük ve antrenörlük de orada başlıyor bence…
Psikolojik danışman gereken bu takımda, mentör bile yokken, bu işi de Ümit Metin Yıldız üstlenmek zorunda…
Sağda solda kulağıma gelenlere göre, ‘Sinan kesilsin’ diye bir propaganda yayılıyor…
Şimdi mi?..
Kesinlikle hayır…
Çünkü, şimdi keserseniz, bir daha Sinan’ı kazanamazsınız…
Benden söylemesi…
Çünkü o da Taner tipinde bir golcü…
Ve dönüşü çok zor olur…