Bu gazetenin adı da taraftar. Taraftar profili çıkar deseniz, bu ülkede kaç kişi çıkarabilir. Ama gerçek taraftar, kulübünün menfaatlerini düşünen ve gerekirse taşın altına vücudunu koyan kitledir. Tek başına bile kalsa, takımının yanında olan, bayrağını dimdik tutandır…
***
Hodri Meydan…
Kuruluş yılı 1986’ya kadar uzanır…
Kuruluşuna tek şahit gazeteci benim…
Genç Kocaelisporlular Derneği olarak başlayan macera, Hodri Meydan noktasına kadar geldi…
Türkiye’de tüm taraftarlar Hodri Meydan der, ama dendiği zaman da direkt Kocaelispor taraftarı akla gelir…
Böyle bir marka olmuştur…
Çarşı, Teksas, Ultraaslan, Genç kanarya neyse, Kocaelispor Hodri Meydan odur…
Hodri Meydan sokaktır…
Kent sokaklarının sembolüdür…
***
Serhat Boz’un ölümünden sonra tamamen içine çekilen Hodri Meydan, tribünlerden de çekilme kararı almıştır…
Hepimizden çok onların üzüldüğü ortada. Canları gitti…
Ateş düştüğü yeri yakıyor çünkü…
***
Hodri Meydan’sız bir Kocaelispor…
Zor olacak…
Bekleyip görelim bakalım…
***
Yıllarca taraftarla yolculuk yapmış bir gazeteci olarak, onları iyi anladığımı sanıyorum. Hani derler ya insanı tanımak için yolculuk yapacaksın diye. Bizimki de o hesap. Yolculuk öncesi, yolculuk sırasında, maç sırasında ve dönüş yolundaki hareketlilikleri, sokağın hareketliliğidir. Sevaplarıyla günahlarıyla onları inkar etmek, Kocaelili kentini, İzmit sokaklarını inkar etmek demektir. Yaş ortalaması gençtir. Kanları kaynıyor…
Biz onlara öyle alıştık…
Ama bu tribünden çekilme kararı, alışık olmadığımız tek şeydi…
Kırgınlar…
Üzgünler…
Anlayışlı davranmak lazım…
***
Gelin taraftar profili meselesine…
Kabataslak şunları yazabiliriz…
Renklere aşık olmak…
Futbolu sevmek…
Yaşadığın kentin gerçeklerini renklerde simgeleştirmek. Takımımın kuruluş yılını, belli başlı sembollerini, onların anıldığı ortamda yüreğinin titremesi…
Taraftarlık budur…
Yeşil Siyah renkli kıyafetler…
KS plakası alma yarışı…
1966 deyince coşmak…
89’da tüylerinin diken diken olması…
Takımının maçları için gerekirse uzaya çıkmak…
Cebindeki son kuruşu bilete yatırmak…
Ne yapıp edip stada girmek…
Takımının yanında olmak…
Yandaşlarınla beraber alkış tutmak…
Tezahürat yapmak…
Yenildiğin zaman sana şaka bile yapılamaması…
Böyle uzar gider…
Bunların birini bile hissetmiyorsan, kendini hiç zorlama…
Seyirci ‘Belki’ olursun…
Ama taraftar olamazsın…
Tiyatro ile futbolu ayıran özellik işte bu!..
***
Sadece Kocaelispor mu?..
Sadece futbol mu?..
Kesinlikle hayır…
Voleybol…
Basketbol…
Hangi branş olursa olsun, taraftarsan, takımının renklerinin yanında olursun…
Hayata o renkle bakarsın…
Bir futbolcunun, antrenörünün, yöneticinin canı yanarsa, sen de hissedersin…
Her ne kadar sen minibüsle ya da yaya olarak maça gidiyorsan, yöneticin ve teknik heyet ile futbolcun lüks otomobillerle geziyorsa da, sonuçta aynı kulübün çatısı altında olarak acıyı da, sevinci de beraber hissedersin…
***
Bu açıdan olaya bakarak, Hodri Meydan’ın tribünden çekilme kararını analiz edersek…
Büyük boşluk demektir…
Heyecansızlık demektir…
Kent büyükleri araya girmeli, orta yolu bulmalıdır…
Taraftarsız bir takım olamaz…
En zor zamanlarda yönetimi bile ele alıp, önemli fedakarlıklar yapan taraftar, küsmemeli…
Büyükler olaya el atmalı…
Pazar günü Çorum ile tarihin en zor maçlarından birini oynayacağız belki de…
Huzur içerisinde maça çıkmalı ve kazanmalıyız. Takibi sürdürmeliyiz. O zaman Sancaktepe de titreyecektir…
Diğerleri de…
Başarısızlığımızı bekleyenlerin ağzı sulandı, ama boşuna heveslenmesinler…
Avuçlarını yalarlar…
Taraftarsız Kocaelispor düşünülemez…