“Uyum” her canlı için “olmazsa olmaz” bir ihtiyaçtır.
Bitkiler ve hayvanlar, “uyum” gösterebildikleri coğrafi ve iklimsel ortamlarda yaşayabilirler.
Kutup ayısını ekvator kuşağında yaşatabilir misiniz?
Toprak, yağış, rüzgar ve sıcaklık koşulları uygun değilse bir bitkiyi yaşatabilir misiniz?
Her canlının yaşayabileceği, “uyum” gösterebileceği bir ortamda yaşaması gerekir.
İnsan ve insan topluluklarının da “özgür, mutlu ve güven” içinde yaşayabileceği, “uyum” göstereceği bir ortam gereklidir.
Ciddi işyerlerinde, yeni işe giren kişi belli bir süre oryantasyon (uyum) eğitimine tabi tutulur. Çünkü, çalışanlar arasında “kültürel çatışma” oluşabilir.
Ülkemiz, farklı inançlara, mezheplere ve siyasi değerlere sahip insanların yaşadığı bir ülkedir.
Kimi insan, bu farklılıklar ne olursa olsun, her insana ve insan topluluklarına “hoşgörü” ile bakar. İnanç ve siyasal değerlerine saygı duyar. Kimi insanlar ise, bu hoşgörü ve saygıdan yoksundur ve kendisi gibi düşünmeyen, inançları ve etnik kökenleri farklı insanlara “önyargılarla” ve “düşman” gözüyle bakar.
Bir aile içinde dünyaya gelen bir insan yavrusu, o ailenin kültürel değerlerine göre biçimlendirilir! Ailenin dini ve siyasi değerleri benimsetilmeye çalışılır. Bu çok doğaldır. Ancak, her aile “farklı inançlara saygı” kültürünü de yeni nesile verebilmelidir. Yoksa, toplum içinde “özgür, mutlu ve güven içinde yaşamak” mümkün değildir.
Yaşadığımız topluma baktığımızda, “farklılıklara karşı önyargıların” egemen olduğunu görüyoruz! Bu yüzdendir ki, aileden başlayarak her toplumsal ortamda “çatışmalar” yaşıyoruz.
Evlilikler, sağlam temeller üzerinde kurulamıyor. Bu nedenle yuvalar yıkılıyor. “Erkek egemen kültür” kadını erkeğin egemenliğinde “ikinci sınıf insan” olarak görüyor! Kadın eşinden ayrılmış, kendi olanaklarıyla yaşamaya çalışıyor ama eski kocasının “namus bekçiliğinden” kurtulamıyor! Aile içi şiddetin egemen olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Çok kolay gaza-galeyana geliyoruz!
Farklı etnik kökenlere, hatta farklı kentlerde doğup büyümüş insanlara da yine “önyargılarla” bakıyoruz.
Bu, “tüm canlı-cansız varlıkların tek yaratıcısı ALLAH’a saygısızlık” değil mi?
Nihayet siyaset meydanının “kirli siyasetçileri” siyasette inanç değerlerini, etnik kökenleri, siyasal farklılıkları kullanarak toplumu bölüp parçalıyor, “fanatik ve düşman” insan toplulukları oluşturuyorlar! İnsana ve topluma yapılmış en büyük ihanet bu değil mi?
Siyasetçilerin asıl görevi; etnik, dinsel ve siyasal farklılıklara saygı ve hoşgörü göstererek, “uyumlu bir toplum” oluşturmak olmalıdır.
İslam’da yoksulların korunup kollanması da “uyumlu bir toplum oluşturmak” için değil midir? O halde, “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek, nasıl bir anlayıştır? Toplumun bir kesimini “dindar” öteki kesimini “kafir” saymak kimin haddinedir?
Emperyalizmin “etnik köken ve mezhep farklılıklarını” kaşıyarak ve bir ülkede birlikte yaşayan insanları birbirine “düşman” ederek bölüp parçalamasının örneklerini Irak ve Suriye’de yaşadık. Şimdi de, “yaşam kaygısı” ile Suriye’den ülkemize göçen insanlarla bu ülke vatandaşlarının çatışmalarına tanık olmaya başladık!
Siyasi iktidarın temel bir ödevi de iki farklı kültürel toplum arasında “uyum sağlamak” olmalıdır.
“YURTTA BARIŞ” ideali başka nasıl sağlanabilir?
Ne yazık ki bugün ülkemizde, gerçek anlamıyla “toplumsal barış” en büyük özlemdir.
Ve ne yazık ki; bu barışın en büyük umudu ve sorumlusu olan sayın Cumhurbaşkanı, tüm ulusu kucaklayan “Cumhur’un bütününün başkanı” olmak yerine, “ulusun bir yarısının başkanı” olmayı ve “siyasal gömlek” giymeyi tercih etmiştir!
Bu durumda, en büyük ihtiyacımız olan “toplumsal uyum” görevi kimindir?
İşte, en büyük sorunumuz budur!..
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.