Otuz kırk yıl evveline kadar nüfusumuzun büyük çoğunluğu köy ve kasabalarda yaşıyordu. Bu kasabalardan biri de ortasından İzmit Bursa yolu geçen benim memleketim şirin ilçemiz Karamürsel’dir. Ülkenin her yerinde olduğu gibi kasaba denince ilk akla gelen esnaf ve memurlardır.
İç burkan bir özlemle hatırlıyorum. O yıllarda ortamı samimi sıcak ilçemizde yaşayanlar birbirlerini tanır, çocukluk arkadaşlığı, asker arkadaşlığı, kahve arkadaşlığı, meyhane arkadaşlığı, hısım akrabalık, camii cemaati gibi bağlarla birbirine bağlanmış insanlarımız cenaze, düğün ve bayramlarda bir araya gelen büyük bir aile gibiydi.
Bu büyük ailenin en renkli kişileri minibüsçülerimiz, otobüsçülerimiz ve kamyoncularımızdı. Onlar hanedan sülalesinden gelmemişlerdi ama yaptıkları iş ve mesleklerinden dolayı ilçede herkes tarafından bilinir ve tanınırlardı. Pompa Yüksel, Yedi Bela Fuat, Sinek İbram, Veyis İbram, Veyis Mustafa, Pala Arif, Deli Salih, Çakar Hüseyin, Pala Tosun, Deli Mehmet, Taşçı Mehmet, Deli Hüseyin, Barak Feti, Cin Sabahattin, Jet Ali, Mis Kemal, Çolak Nail, Toyo Selahattin, Sarı Mehmet, Zindan Nail, Külhan Mehmet, Dudaksız Salih, ilçenin şoförlük mesleğinde akla ilk gelen ünlü ve renkli simalarıydı.
O yıllarda bu günkü gibi her evin önünde park edecek yer bırakmayacak sayıda otomobil yoktu. Küçük kasabada birkaç taksi ve belirli sayıda kamyon bulunurdu. Bunların da kime ait olduğunu herkes bilirdi. Gazanfer Bilge’nin Man’ları, burunsuz Magirus minibüsler, Mercedes, Man, Dodge kamyonlar, Şavrole, kuyruklu Şavrole, Murat 124 taksi gibi arabalar sahiplerinin isimleriyle anılırdı.
1970’li yıllarda Serseri Hasan’ın kahvesinde veya çarşıda bulunan kahvelerin sohbet köşelerinde konuşmaların büyük çoğunluğu şoförlerin aldıkları yükü veya yolcuyu teslime kadar olan zaman içinde yapılan yolculuk sırasında yaşadıklarını paylaşmak üzerineydi. Süpürgelik, Azap Deresi, Kargasekmez rampalarında çekilen çileler, rampaların yokuşların bol olduğu yol güzergâhlarında tekerin balon etmesi, arabanın arızalanması gibi kamyoncunun, otobüsçünün zamanını çalan, parasını alan sıkıntılar ve İstanbul’da yapılan küçük kaçamaklar bu sohbetlerin başlıca konularıydı. Hep bunları merhum amcalarım Pompa Yüksel ve Yedibela Fuat’tan heyecanla dinlerdim. Yolda zaman geçmesi için yaptıkları ve anlatacakları birçok gırgır şamata olurdu. Hayal dünyaları çok genişti. Belki de avcılardan ve atıcılardan daha fazla atarlardı. Ama her birinin gittiği yolda muhakkak bekleyeni olurdu. Bu ya bir meyhane arkadaşı ya da kaçamak yaptıkları bekleyenleri olurdu. Her dönüş kahvede, dükkân önünde anlatacakları ile dolu olurdu.
Zorlu kış şartlarında, ıssız tepeler, derin dereler, kervan geçmez kuş uçmaz tabir edilen eski Anadolu yollarında patlayan kamyon tekerini tamir kamyonculuğunun en çok yaşanan çilelerinden biriydi. Muavin ve şoförün ortak çabasıyla dış lastikten çıkarılan kırk yamalı iç lastik (şambrel) pompayla şişirilir, leğendeki suya batırılarak patlak bulunduktan sonra işaretlenip, lastiğin patlak noktası üzerine hazır yama konup mengeneyle sıkıldıktan sonra kibritle yakılır tıs diye tutuştuktan sonra soğuması beklenir, mengene sökülür. Lastiğin hava kaçırıp kaçırmadığı geç kalma telaşıyla kontrol edilmeden takım sandığına muavin tarafında yerleştirilen pompa ve kaynak makinesi ve de teker arkasına konan takozun alınmasıyla yollara revan olunurdu… Otobüslerin ise rampalarda ya kayışı kopar, yâda motor soğutması arıza yapardı.
O yıllarda şoför esnafımızın geçim kaynakları ormanın odunu, tekelin tütünü ve köylünün mahsulü idi. İstanbul’a mal götüren kamyon şoförleri iş uzadı ise Sirkeci civarındaki otellerde kalırlardı. Cihan Otel, Kurt Otel’de kalır, yine Sirkeci Gar’ının arkasında o yıllarda Anadolu’dan gelen esnaf ve kamyonculara hizmet veren saza gider felekten birkaç gece çalarak kahve sohbetlerine yeni maceralar biriktirip dönerlerdi.
Amcamlar otobüste yolcu sıkılmasın diye Daima Selamet diye kendi hayallerinden oluşturdukları partiden bahseder, yazın fırın, kışın buzdolabı dağıtırlardı, Daimi’den.
Senelerce memleketin dört bir tarafını arşınlamış hayatını yollarda tüketmiş şoförlerin yol hikâyelerinden çok nasiplenme şansı buldum. Çileli hayatlarını neşeli bir hayata çevirmesini iyi bilirlerdi, güçlü ve dinamik bir mantık anlayışları, ruh halleri vardı. Ya bugün çileli hayatlarını neşeli hayata çevirebilecek insan kaldı mı ki?
Niçin mi yazdım? Bilmem o günlerin çile içindeki güzelliklerini hatırlatmak istedim sanırım. Galiba o zamanlar çile vardı, zorluk vardı ama insanlar mutluydu. Günümüzde bakıyorum hiç mutlu insan göremiyorum. Sanırım ara ara yazıp hatırlatacağım eski günleri.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Oktay Ayyıldız - Bunların bir kısmını yaşamış biri olarak yazdıklarını o günleri yaşayarak bir solukta okudum. Yüreğine sağlık.
Tamer Tanova - Hatırlarmısın Salih Özcan ( Deli Salih ) ile okul zamanı İstanbul'a otobüs yolcuklarımızı...
Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.