Yemek-içmek

Tüm canlılar gibi insan da beslenmek ihtiyacındadır.

Beslenmek “karın doyurmak” değildir!

Beslenmek, sağlıklı ve dengeli gıda” almaktır.

Sağlıklı ve dengeli beslenemezsek, pek çok hastalığın pençesine düşeriz. Ya da aşırı şişmanlık (obezite) hayatımızı çekilmez hale getirir.

Sağlıklı ve dengeli beslenmek öncelikle “bilinç” sonra da “ekonomik güç” gerektirir. Bu ikisi yoksa, yaşarsınız ama buna “yaşamak” denirse!

İçinde yaşadığımız topluma ciddiyetle bir bakın; yüzü gülen insan sayısı yok denecek kadar azdır. Çünkü, en büyük sorun “geçim sorunu” insanlarımızın ümüğünü sıkıyor!

Ucuz besleniyoruz!

Doyabilmek için çok ekmek tüketiyoruz.

Tahıl ağırlıklı yemekler yiyoruz!

Et, balık, meyve, çok az tüketebildiğimiz ürünler.

Çünkü çok pahalı.

Tarım ürünlerini tüketmek de kolay değil; çoğu ürün yabancı ülkelerden geliyor! Yanlış tarım ve hayvancılık siyaseti üreticiyi üretmekten koparırken, tüketici de yüksek fiyatlar nedeniyle ya tüketemiyor ya da yetersiz miktarda tüketiyor.

İlginçtir ki; siyasi iktidar Afrika’da büyük tarım arazisi kiralıyor, ette ve tarım ürünlerinde gümrük vergilerini düşürüyor. Böylelikle yabancı ülkelerdeki tarım ve hayvancılık sektörünü abad ederken, kendi üreticisini yok ediyor!

“Fiyatları düşürmek içinmiş” bütün bunlar!

Yerli üretici kazanç sağlayamadığı için üretimden koparılınca yabancı ürünlerin de fiyatları artıyor! Üstelik, “dolar” ile alışveriş yapıyoruz. Dolar ise TL. karşısında sürekli artış gösterdiği için, ürün fiyatları hızla yükseliyor.

Somut bir örnek; Norveç’ten Somon balığı ithal ediyoruz. Bir iki yıl öncesine kadar kilosu 15-20 TL’den satılan ithal somon, artık Pazar balıkçısında bile 55-60 TL.

Ücretlerin yeterli düzeyde artmadığı, işçi-memur ve emeklilerin enflasyon karşısında sürekli yenik düştüğü bir ülkede yaşıyoruz. Her geçen gün gıdaya ayrılan pay azalıyor! Kötü beslenme hastalıkları tetikliyor ve sağlık sektöründeki giderler de sürekli yükseliyor!

Bu bir çıkmaz sokak!

Siyasi iktidar yabancıları beslemekten vazgeçmeli, yerli üreticiyi desteklemeli, aracıları azaltmalı hem üreticinin kazanmasını sağlayarak üretimi teçvik etmeli hem de tüketiciyi korumalı.

Ya su?

İnsan az gıda ile yaşayabilir ama yetersiz su ile yaşayamaz!

Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda Çenesuyu sokak çeşmelerinden verilir, halk da bu kaynaklardan bedelsiz su içerdi.

Su, en temel İNSAN HAKKIDIR!

Ne yazık ki, kapitalist düzen suyu metalaştırdı. En güzel su kaynakları özel sektöre devredildi, su şişelere girdi ve bir “meta” haline geldi.

Artık parası olmayana “sağlıklı-temiz su” da yok!..

Yarım litrelik bir su, 75 kuruştan başlıyor, büfelerde 1 TL’ye, kimi yerlerde ise 1.5 TL’den 3-5 TL’ye kadar çıkıyor! Oysa toptan fiyatı 30 kuruş! Kimbilir maliyeti ne kadar?

Bir damacana-20 litre suya 8-10 TL ödüyoruz.

Ambalajlı su pazarı büyük bir hızla büyüyor; 2016 yılında 5.4 milyar TL’lik ciro yapılmış!

Peki, ambalajlı suların hepsi sağlıklı mı?

Bu konuda da derşin kuşkular var!..

Ezcümle; bu ülkede yemek-içmek, insanca ve sağlıklı beslenebilmek kolay değil.

İlke şu; Paran kadar yaşayabilirsin!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Küpçü - Mesaj Gönder

#

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

BEKLEYEN DERVİŞ - Sayın yazar; Sizden fetö nün siyasi ayağını açıkça yazmanızı bekliyoruz.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 20 Temmuz 17:15


Anket Başiskele belediye seçimlerinde hangi adaya oy verirsiniz?
Tüm anketler