Niyetin, sözün gücünü,
sözün gücü ise yaşamını yaratır,
farkında mısın Güvercin?
Gözlerini zorlukla açtı. Ne biçim tatil bu, diye söylendi. Her zamankinden erken kalkıyor, her zamankinden fazla çalışıyordu .Bu işte bir terslik vardı. Sonra, gülmeye başladı. Tüm ertelenmiş olan işler, kapıya dayanmıştı. Bazılarını zor olduğu için, bazılarını gerçekten o an itibariyle imkansız olduğu için, bazen de sadece canı istemediğinden ertelemişti. Canı çok istemesine ragmen, fırsat bulamadığı için, en sevdiği işler bile birikmiş, ertelemişti. Mecbur olduklarını yapmıştı, keyif için, yapacaklarını sonraya bırakmıştı. İşleri yetiştiremezse, yine onları erteleyeceğini biliyordu. Şu aralar, keyifle yaptığı tek şey, Lal’le sohbet etmekti. Artık, her gün görüşür olmuşlardı.
Yan yana gelince, hemen şikayet etmeye başladı güvercin. İzinler ve tatiller tembellik zamanı değil midir Lal? Ben neden daha çok çalışmak zorunda kalıyorum’. ‘Planlama hatası, yapıyorsun güvercin. Hayır demeyi de bilmediğinden, gücünden fazla iş yükleniyorsun. Söz verdim diye, kendini darlıyorsun. Aslında, her zaman ki gibi sınır sorunları yaşıyorsun. Bu yüzden senden bir şey istendiği zaman, canla başla yapmaya çalışıyorsun. Bu davranışlar, seni hem çok yoruyor, hem de yapmak zorunda olduğun işleri aksatıyor’. ‘Öyle ya da böyle yapıyorum işte Lal, diye sızlandı güvercin. Hemen savunmaya geçmişti. Eleştirilmeyi de hiç sevmezdi.
‘Bir keyifle çalışmak var, bir de arkandan atlı kovalıyormuş gibi hiç nefes almadan çalışmak zorunda kalmak var güvercin’. Güvercin, gözlerini devirdi. Yıldırım hızıyla konuyu değiştirmeye çalıştı. ‘Sınır sorunları diyorsun, ne demek istediğini anlamıyorum’. ‘Senin dünyayla bütünleşik bir algın var. Kendini dünyadaki herşeyle bir görüyor, ayrı ayrı olduğunuzu farketmiyorsun. Böyle olunca, her yer ve her canlı, sana dönüşüyor, hepsini korumaya çalışıyorsun. Kendini ayırıp, kendi sınırlarını açıkça görüp, belirleyemiyor, kendini korumayı bir türlü beceremiyorsun. Üstelik bu sınırsızlık, çevrendekilerin aklını karıştırıyor. Bazıları bu yüzden senden kaçarken, bazıları da zaman içinde seni istismar etmeye başlıyorlar. Senin algına onlarda kanıyor, seni kendi malları zannetmeye başlıyorlar’. Güvercinin yüzündeki ifadeyi görünce durdu Lal. ‘Neyse ki çabuk uyanıyorsun. Belki de zeki olduğundandır ya da evren seni koruduğu için, bir iki sefer suistimalden sonra kötü niyetleri fark edince, derhal kendini korumaya alıyorsun. İnsanlar arasında bir söz vardır güvercin. Sarhoşu uyandırmayacaksın, derler. Ben bunu başka türlü söyleyeceğim. Kimseyi vaktinden önce uyandırmayacaksın. Ansızın, vaktinden önce uyanınca, gerçeği kötü görüyorsun, gerçeğin ötesinde olanı da çirkin görmeye başlıyorsun.’ ‘Yani’, dedi güvercin. Gerçek, ne olandan daha çirkin, ne de daha güzeldir. Gerçek, gerçektir. Gerçeğin görevi, sadece gerçek olmaktır’. ‘Acaba diyorum Lal, sen ne söylediğini biliyor musun? Yani, doğru düzgün benim anlayacağım bir şekilde?’
‘Boş ver güvercin,’ dedi Lal. ‘Sen tatilde olduğun halde, daha çok çalıştığını mı söylüyordun biraz önce’? ‘Evet Lal, tatiller aslında tembellik zamanı olmalı değil midir?’ ‘Tatil, normal zamanda ne yapıyorsan, onun tersini yapmaktır,’ dedi Lal. Yaşamda, hareket ve durgunluk, birbirini tekrar eden bir döngüdür. Kendini durdurmayı başaramadığında, doğa kanunları, birtakım olaylar ve kazalarla yaşamı, daha acı bir şekilde durdurur veya durmaya mahkum eder. Tatiller, bunun için bilinçle yaratılmışlardır, diye düşünürüm hep. Tembellik gerektiği zaman, tatillerde tembellik yapmalı, hareket gerekiyorsa da tatillerde hareket etmeli, seyahatlere çıkmalısın güvercin.’ ’Sen ne diyorsun Lal. Ben zaten uçarak yaşıyorum.’ O halde senin tatil tercihin, durmak üzerine olmalı,’ dedi Lal. Şimdi senin tembellik zamanın, durmakmış gibi görünüyor güvercin.’ ‘Sanırım zihnimin durmasından bahsediyorsun Lal, zaten hareket ederek yaşıyorum’. ‘Niye böyle zihin olarak düşündün güvercin? Kendini aşmanın yolu, her zaman yaptıklarının ötesine geçmek değil mi? Herkesin tembellik zamanı ve şekli farklıdır. Seninkinin nasıl bir şey olduğunu düşünüyorsun güvercin?
Ben tatil şeklim yerine gerçeğe takıldım Lal. Gerçek ve gerçeğin görevi, sadece gerçek olmaktır, sözünde takıldım, Lal. Ne demek istemiştin?’ Konuyu mu değiştiriyordu, yoksa gerçekten mi merak etmişti. Bunu, güvercinin kendi de bilmiyordu. ‘Gerçeğin kendine odaklanmanı istemiştim güvercin.’ ‘Peki bunu nasıl yapacağım Lal?’
Bir aynaya baktığını düşün güvercin, aynanın içinde bir dünya görüyorsun, ayna da gördüklerin, gerçeğin bir yansıması, ama tıpkı gerçek gibi. Ama gördüğün, ne gerçek, ne de yalan. Aynanın içinde gördüklerine dokunmaya kalksan, ancak aynanın yüzeyine dokunabilirsin. Ayna da her şey ters yansır, sağda olan solda, solda olan sağda görünür. Aynada gördüklerin, gerçekliğin yalnızca bir kopyası, sanal bir gerçeklik. Gerçeğin ne olduğunu fark etmek için, farkındalık gerekir güvercin. Bu farkındalığa ulaşırsan, gerçeği görebilirsin. Ancak bu farkındalıkla, sanal olan gerçekliği görebilir ve istersen onu değiştirebilirsin. Farkındalık geliştiği zaman, sanal olanın kolayca değişebileceği ve gerçek olanın da asla değiştirilemiyeceği açıkça görülür’. ‘Lal’, diye sızlandı Güvercin. ‘İkimizden birinin kafası fena halde karışıktı. Şimdi ise artık ikimizin de kafası çok karışık. Anlattığın bu gerçeğe nasıl ulaşacağım ben?’
‘Gerçek ya da sanal gerçeklik ve kurgu, kendi değerlerine bağlı olarak ortaya çıkar, sözlerine göre yaratılır. Söz, fırça, yaşam tuvaldir. Ne çizmek istersen, onu çizersin güvercin. Hatta herşeyi kopya ederek bile, yaşayabilirsin. Tüm gerçekliği, sen nasıl görüyorsan, fırçan da onu öyle yaratır. Gerçekte yapılan, yaşamın resmidir. Resmin nasıl göründüğü, sözün nasıl kullanıldığına bağlıdır’.
‘Bazen sohbetlerin çok karmaşıklaşıyor Lal’. ‘Sen sordun ama güvercin?‘ ‘Ben hala merak ediyorum gerçekten söze ve resme nasıl geldin?’ ‘Yaşam, sözle inşa edilir Güvercin. Söz bir eylemdir, her eylem, mutlaka sahibine geri döner. Bunu fark ettiğinde tarih yazarsın. Söz, gücün kendisidir, niyettir ve niyet de gerçekliği, gerçeğimizi yaratır. Yaşamın ve mutluluğun, ağzından çıkan sözü, nasıl kullandığına bağlı Güvercin. Kullanılan sözcükler yaşamı yaratır. Sözün gücünü, asla kendine karşı kullanma. Sözüne özenirsen, asla kendine ihanet etmezsin’.
‘Anlaşıldı Lal. Kaçma zamanım çoktan geçmiş bile,’ diyerek uçmaya hazırlandı Güvercin. Ne kadar kaçarsa kaçsın, Lal’in sözleri arkasından yetişecekti.
‘Söz, saf bir sihirdir’, diyordu Lal. ‘Yaşamına sihri sokar, keyif ve arzuların korkuyla değil, sevgiyle kolayca var olur. Sözü nasıl kullandığına dikkat et güvercin. Böylece yaşamında, gerçeğin de güzelleşsin…’
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.