Konuyu biliyorsunuz…
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geçenlerde yayınladığı “zırva bir fetva” var.
Bir erkek, eşini telefon, faks, mektup, mesaj ve internetle boşayabilirmiş.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yayınladığı fetva aynen şöyle:
“Bir kimse, yüzüne karşı ‘Seni boşadım, benden boş ol’ gibi boşanmayı ifade eden sözleri şifahi olarak söylemek suretiyle eşini boşayabileceği gibi, bu sözleri telefon, mektup, mesaj, internet ve faks yoluyla bildirerek de boşayabilir.
Söz konusu iletişim vasıtasıyla boşamak, sözlü olarak yüz yüze boşamak gibi geçerlidir.
Ancak bu durumda kocanın, boşamış olduğunu inkâr etmemesi gerekir.
Boşamanın yazılı olması halinde ise boşanan kimse (yani kadın) yazının veya mesajın eşinden geldiğine emin olmalıdır. Bu durumda boşanma hükümleri, kadının mektubu okuduğu andan itibaren başlar.
Fakat koca eşini daha önce gıyaben (kadının yokluğunda) boşamış da bunu mektupla haber veriyorsa, boşamanın hükümleri kocanın boşadığı andan itibaren başlar.”
Şu fetvaya bakar mısınız?
Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin bir kurumu…
Devletin kurumu, devletin anayasasını, yasalarını tümden rafa kaldırıyor.
Övüne övüne bitiremediğimiz kadın-erkek eşitliğini yok sayıyor.
Daha ötesi, kadını “insan olarak” kabul etmiyor.
Kadını, erkeğin istediğinde kapı önüne atacağı eşya olarak görüyor.
21.yüzyıldayız…
Uygar bir dünyada yaşıyoruz…
Ülke olarak şu görüntümüze bakın!
Erkek “Boş ol” deyince, bu fetvaya göre, kadın kös kös gidiyor.
Böyle bir “ilkel kafa” olabilir mi?
Uygarlık hedefi olan ülkemizin kurumları, böylesine “ilkçağ kafasında” bulunabilir mi?
Belki yıllardır ilkçağ kafasındalar da bizim haberimiz yok!
Neden tepki yok?
Birkaç gündür dikkat ediyorum…
Diyanet bu fetvayı yayınladı, ama kimseden ses çıkmadı.
*Hükümet yetkilileri, konuşmadı…
*Muhalefet partileri, açıklama yapmadı…
*Üniversitelerimiz, her zamanki gibi suskun…
*Her nedense, kadın dernekleri de tepkisiz.
Sonra da sürekli şikâyet ediyoruz…
“Türkiye sorunlarını neden çözemiyor, belini neden doğrultamıyor, neden iki yakasını bir araya getiremiyor” diye…
Nasıl olacak?
Kadını yok sayan bir toplum…
Kadını eşyadan farksız gören bir toplum…
Kadını aşağılayan bir toplum…
Nasıl “sorunsuz bir toplum”, “nasıl güçlü bir toplum” olsun ki?
Dünyada bir örneği var mı?
Biz istediğimiz kadar…
Şunu belleğimizin bir tarafına “silinmeyecek şekilde” yazalım.
*Efendim, dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına girecekmişiz…
*Efendim, yerli otomobil yapacakmışız…
*Efendim, kendi uçağımızı kendimiz yapacakmışız…
*Efendim, uzay üssü kuruyormuşuz…
Geçin bunları…
Aklınıza gelen ne kadar uçuk kaçık proje varsa, hepsini geçin!
Sen kadınını, “insan olarak” kabul etmiyorsan, hepsi hikâye!
Yerli araba, yerli uçak yapsan ne olur?
Uzaya çıksan ne olur?
Bu kafalarla biz şuradan şuraya gidemeyiz!
Bu projeyi çok tuttum
Kocaeli Üniversitesi’nde yeni bir proje başlatılmış.
Adı, gardırop…
Projenin özü şu:
Üniversite çalışanları, öğretim görevlileri, öğretim üyeleri ve öğrenciler; kullanmadıkları eskimemiş ayakkabı ve elbiselerini getirip belirli bir yere teslim edecekler…
Gereksinimi olan öğrenciler, gelip buradan kendilerine uyan ayakkabı ve giysileri ücretsiz alabilecekler.
Bu projeyi çok tuttum.
Benzer uygulamaları belediyeler yapıyorlardı, şimdi üniversitemiz de başlattı.
Toplumda güzel bir “sosyal dayanışma” ve “paylaşma” örneği.
Üniversitenin, bu projeyi dışarıya da açmasını öneriyorum.
İsteyenler, gereksinim fazlası giysi ve ayakkabılarını götürüp üniversitede ilgili birime teslim edebilsinler.
Üniversite mezunu mahalle bekçisi
İçişleri Bakanlığı, İstanbul’a 2 bin “mahalle bekçisi” alınacağını ilan etti.
2 bin kadro için 9 bin 980 aday başvurdu. Beş katı…
Adaylardan 8’inin yüksek lisans, 1170’inin lisans, 1157’sinin ise ön lisans yaptığı belirlendi.
Oysa “mahalle bekçisi” olabilmek için liseyi bitirmek yeterliydi.
Ortaya çıkan fotoğrafa bakar mısınız?
İşsizliğin ve çaresizliğin fotoğrafı bu!
Ülkemizin, işsizlik ve çaresizlikte geldiği nokta!
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Cenk Cemil - Din ve Diyanet fetvaları Kuran- kerime göre veriliyor...Bunu bir türlü neden anlamak istemiyorsunuz?
Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.