Küfür sevmem ve etmem…
Bana bu ailemin armağanıdır.
Çocukluğum sokakta, küfürbaz çocukların arasında geçti.
Annem babamın telkinleri ağır bastı ki, bu akıma kapılmadım.
Ama çocuk da olsa insan hali… Ben de kızgınlığımı, kırgınlığımı, içimde biriken öfkemi sözcüklere dökmek ihtiyacı duydum.
Babama sordum: “ Kızdığım zaman ne demeliyim?”
“Domuz “ dedi…
Nedenini şöyle anlattı.
“Onlar yabandır, insanlara saldırır, ekili tarlalara, bahçelere çok zarar verir. Üstelik etini yemek dinimizce yasaktır.”
Babamın sözleri beni derinden etkiledi.
Çocuk kızgınlığını hafif bir ses, ya da içimden geçen bir sözle “domuz” diyerek giderdim.
Domuzun inek ve benzerleri gibi hayvanlar olduğunu, evcillerinin de Müslüman ülkeler dışında, halkın en zengin besin kaynağını oluşturduğunu, geçen yıllarda öğrendim.
Ama kafamda, ihtiyaç halinde kullandığım, küfür yerine geçen “domuz” imajı yıllarca değişmedi.
Ta ki, onların yaşam alanlarını betonlaştırmamıza kadar…
Yaşadıkları yerlerin istilasından sonra kimi, bugünkü zavallı göçmenler gibi, umut umarak, denizin karşı kıyısına ulaşmak için İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçti.
Kimi, yine üç beş artık yiyecek bulabiliriz umuduyla kentlerde, caddelerde, sokaklarda koşturup duruyor.
Çok sıcak bir akşamın geç saatlerinde balkondan bakarken, yoldan çoluk- çocuk bir domuz ailesini yiyecek aramak için koşuşturur görünce, içim sızladı. Nasıl telaşlı, korku içindeydiler. Domuzların kokusunu alan köpeklerin koro halinde havlamaları, acı sahnenin fon müziğini oluşturuyordu.
Domuzlar ve insanlar…
Kendimi Afrikalı yerlileri sömürüp zenginleşen, sonra da aç ve sefil bıraktıklarıinsanları ülkelerine sokmayan Avrupalılara benzettim.
Biz insanlar domuzların yerini yurdunu, yaşam alanlarını işgal etmiştik. Onlar da yaşamak için her türlü zorluğu (ölüm dahil) ne pahasına olursa olsun aşmaya çalışıyorlardı.
Bir parça atılmış yemek artığı için annesinin peşinde koşturan domuz yavruları, belki de bu trajediyi oyun sanıyorlardı.
Aklıma çöp konteynerinde bir şeyler arayan, ya da pazaryeri artıklarını karıştıran insanlar takıldı.
Ne fark vardı!
Hüznüm daha da arttı...
“Domuz” sözcüğünü sözlüğümden çıkarttım…
BENZER TARAFI VAR MI?
Yerleri yurtları insanlar tarafından işgal edilen domuzların, yiyecek aramak için koşturmak zorunda kaldığı turizm ilçesinde kalabalık bir site. Sitenin ortasından geçen ana yolun kenarında manav, market, kasap, fırın, küçük de olsa bir çarşı oluşturmuşlar. Yanlarında çevredeki köylülerin yetiştirdikleri meyve ve sebzeleri sattıkları küçük tezgahlar da var. Burası yalnız sitenin değil, çevrenin de ihtiyacını karşılıyor. Esnaf mevsim gelince dükkanını yeniden düzenleyerek hizmete açıyor.
Oradan alış- veriş yapanlar bir gün şok yaşıyorlar. Sanki çarşı büyük bir deprem geçirmiş… Etraf toz duman. Bütün dükkanlar yıkılmış. Hem de turizm sezonunun tam ortasında. Millet birbirine soruyor.
Aldıkları yanıt şu: “Burayı bir “zincir market” almış. Yakında inşaata başlayacaklarmış. Bu ilçeyi yakın köye bağlayan ana yolun üzerinde, Türkiye’de kaç tane zincir market varsa hepsinin kısa aralıklarla bulabilirsiniz zaten. Orada manav, küçük market, kasap, fırın iyi iş yapıyor. Satıcı ve alıcı eskiden olduğu gibi neredeyse akrabalık kadar yakın ilişkiler içindelerdi.
Şimdi herhalde inşaat başlamıştır. Zincir market; manav, kasap, küçük market, fırın ve ötesi bütün hizmetleri bir çatı altında sürdürecek. Alıcı satıcı bir robot kimliğinde ticarete devam edecekler.
Bu robotlaşmayı bir yana bırakalım.
Yıkılan manavda çalışan 4-5, marketteki 3-4, fırındaki 4-5, kasaptaki 3 kişi ne yapacak?
Bunlardan bir ya da iki tanesi eğer işe alınırlarsa marketin kölesi, ötekiler işsizler ordusunun cebinde beş parası olmayan generalleri!
Zincir market, zincirine bir diş daha ekleyerek karını katlayacak.
Yukarıda anlattığım, yerlerinden yurtlarından uzaklaştırılan yaban yaşamın hikayesi ile bu durum arasında fark var mı?
Var mı?
Lütfen söyleyin!
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.