Eğer milli bayramlarımızı gereği gibi kutlamazsak…

Ortalığı görüyorsunuz…

29 Ekim’e şunun şurasında üç gün var, iktidar, 100.yıl kutlamaları konusunda hâlâ kem küm!

“Kutlanmayacak” diyemiyorlar.

“Kutlanacak, ama Gazze’de olup bitenler nedeniyle sadece resmi törenler yapılacak…”

Buna benzer sözler geveliyorlar.

Aslına bakarsanız, şu Gazze olayı 29 Ekim öncesi iktidar için tam “piyango” oldu.

Bir “bahane” arıyorlardı, buldular, 100.yıl kutlamalarını geçiştiriyorlar.

Hükümetin aldığı kararın ilk sinyali, TRT’den geldi.

TRT, yukarıdan aldığı talimat doğrultusunda Cumhuriyet’in 100.yıl kutlamalarını İsrail- Hamas savaşını gerekçe göstererek erteledi.

TRT ( Türkiye Radyo Televizyon Kurumu), kimin?

Adından da anlaşılacağı gibi tüm Türkiye’nin, Türk milletinin…

Daha doğrusu öyle olması gerekiyor, ama değil.

Uzunca bir süredir, iktidarın sesi.

Halkın ödediği vergilerle yayın hayatını sürdürüyor ve iktidarın borazanlığını yapıyor.

İkinci sinyal, hafta sonunda Katar’dan geldi.

Türkiye’nin Katar Büyükelçisi Mustafa Göksu, 21 Ekim Cumartesi günü Doha’da hatırı sayılır bir iş adamının düğününe katıldı, düğündeki geleneksel eğlenceleri izledi, ertesi gün yani 22 Ekim’de de “Cumhuriyet’in 100.yıl kuruluş etkinliklerinin Gazze’de yaşananlar nedeniyle” ertelendiğini duyurdu.

Anlayacağınız, Büyükelçi Göksu cumartesi günü “eğlence”, pazar günü “matem” yaşadı.

Böylesine samimiyetsiz bir tutum!

Arkasından “Cumhuriyet’in şanına yakışır şekilde kutlanmayacağı” sinyalleri çoğaldı.

Siz bu satırları okurken kim bilir daha neler duyacaksınız, neler.

Şu kesin.

Cumhuriyet kutlamaları AKP iktidarı döneminde hep geçiştirilmişti, “100.yıl dönümünde geçiştirmezler” diye düşünülüyordu, ama işte görüyorsunuz değişen bir şey yok.

AKP, yine eski AKP…

Cumhuriyet ve Atatürk’le olan sorunu her geçen yıl artarak ve şiddetlenerek devam ediyor.

Hedefleri Türkiye’deki rejimi değiştirmek, “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” sistemini “şeriat devleti”ne dönüştürmek.

Türkiye’yi bir “Ortadoğu ülkesi” haline getirmek.

100 yıl önce kurtulduğumuz “Orta Doğu bataklığı”na bizi tekrar mahkûm etmek.

Ülkemizi adım adım o hedefe doğru sürüklüyorlar.

Ulusal kutlamaların önemi

Ulusal kutlamalar, devletler için çok önemlidir.

Devletin gücünü gösterir…

Bu nedenle görkemli kutlanır.

Bu nedenle her şey dört dörtlük düşünülür ve uygulanır.

Kutlayacağımız bayram, Cumhuriyet!

Hem de 100.yıl dönümü…

Her devlete 100 yıllık ömür nasip olmaz.

Ne mutlu bize ki, Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları tarafından 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100 yılını tamamladı.

Bunun sevincini ve gururunu coşkuyla yaşayacağımıza, eften püften nedenlerle geçiştiriyoruz.

Sebep, Gazze’de yaşananlarmış.

Tamam, İsrail-Hamas arasında yaşananlar hepimizi üzüyor.

Ama bence bu, “kutlamaların ertelenmesi” sebebi olamaz, olmamalı.

Tam aksine Ortadoğu bataklığında son yaşananlar, bizim Cumhuriyet’i “daha önemle” ve “daha coşkuyla” kutlamamıza neden olmalı.

Neden mi?

Eğer Atatürk 100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmasaydı, biz de şimdi o bataklıkta debelenir durumda olacaktık.

Cumhuriyet’in değerini bilelim.

Madem bizi “yönetenler”, milli bayramlarımıza gereken önemi vermiyorlar, biz “yönetilenler” milli bayramlarımızı heyecanla, coşkuyla ve gururla kutlayalım.

Şu sözü aklımızdan çıkarmayalım!

Milli bayramlarını kutlamayan milletler, gün gelir dini bayramlarını kutlayacak VATAN bulamazlar.

Bu vatan bizim, vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıkalım!