Kişileri de, aileleri de, şirketleri de, devletleri de hesap kitapsızlık yıkar.
Hesabını bileceksin.
Nereden ne gelecek, nereye ne gidecek…
Hesabını iyi yapmazsan, gider duvara toslarsın!
Başkalarına avuç açarsın, aileni sıkıntıya sokarsın, şirketini batırırsın, söz konusu devletse itibarını kaybedersin, başka devletlerden borç dilenirsin.
Türkiye, “üretim ekonomisi” ile değil, “borç ekonomisi” ile yönetiliyor.
Yıllardır bu böyle.
1947’den beri, tam 76 yıldır, ihraç ettiğinden daha fazla mal ithal eden bir ülkeyiz, bu nedenle sürekli “dış ticaret açığı” veriyoruz.
Devletimizin 476 milyar doları bulan dış borcu “çevrilemez” noktada, tefeci faizi veriyoruz yine de taze para bulmakta zorlanıyoruz.
Çalışıp üretmiyoruz, affedersiniz eşek gibi çalışan ülkelerin tasarruflarını “borç” olarak alıyoruz, bunu da hesapsız kitapsız harcıyoruz.
Hani sürekli “büyüyoruz” masalı anlatıyorlar ya, bu büyüme “tüketim büyümesi”!
Geçen yıl ülkemizde tüketim yüzde 18.6, üretim ise sadece yüzde 1.1 artmış, iyi mi?
Anlayacağınız, yediğimiz içtiğimiz “üretim”den değil, “borç”tan.
Çalışmayıp sürekli ense yapıyoruz…
Aldığımız borç parayla dönüyoruz yine onların buğdayını, nohudunu, kuru fasulyesini, mercimeğini, etini, sütünü, peynirini (inanmayacaksınız süt ve peynir dışalımı da başladı), etini, balığını, meyvesini alıp yiyoruz.
Onların ürettiği lüks otomobilleri alıp biniyoruz.
Dahası…
Aldığımız borç paralarla futbolcu, basketbolcu, voleybolcu ithal ediyoruz, sonra da sporda çok ileri gittik diye sevindirik oluyoruz.
Bir de…
Aldığımız borçlarla 10 milyondan fazla sığınmacıya bakıp dünyaya caka satıyoruz.
Unutmadan…
Yine aldığımız borçlarla yolcu garantili havaalanı, geçiş garantili köprü, hasta garantili hastaneler yaptırıp yandaşları zengin ediyoruz.
Kasamızda para yok…
Borçla geçiniyoruz…
Ama borç aldığımız ülkelere posta koymaktan da geri kalmıyoruz.
Sürekli “züğürt ağa”yı oynuyoruz.
Sözü şehir hastanelerine getirmek istiyorum
Yıllardır yazılıp çiziliyor, eleştiriler peş peşe sıralanıyor, ama ülkeyi yönetenler bildiğini okumaya devam ediyor.
Tık yok!
Sağlık bütçesinden şehir hastanelerine öyle para akıtılıyor ki, bu yüzden halk sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamıyor.
Genel Sağlık-İş Sendikası bir hesap yapmış, akıllara durgunluk veren bir hesap…
Sendika Başkanı Dr. Derya Uğur’un yaptığı açıklamaya göre, 17 şehir hastanesine 25 yılda yapılacak ödemelerle her biri 600 yataklı 875 adet devlet hastanesi yapılabiliyormuş.
Şu hesaba bakar mısınız?
Milletin parası, milletin ödediği vergiler, 17 şehir hastanesini yapan ve işleten yandaşa nasıl peşkeş çekiliyor!
Hastanesi böyle!
Köprüsü böyle!
Havaalanı böyle!
Çalışan, üreten, artı değer yaratan zengin ülkeler bile hesabını kitabını doğru düzgün yaparken, borç içinde yüzen ülkemizin şu savurgan ve de “hesap kitap bilmez” hali, bütün vatanseverlerin vicdanını yaralıyor.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(4)İlker Özben - "Borç ekonomisi" tanımı çok doğru. Bu sistemin toplumun çoğunluğunu fakirleştirirken azınlık bir kesimin haksız zenginleşmesine sebep olduğu gerçeği ne yazık ki kaybedenlerin umurunda olmuyor ve bu çarpık düzen sürmeye devam ediyor.
Bu çıkmazdan nasıl çıkılır, ben bilmiyorum ama çare üretilmesini muhalif siyasetçilerden bekliyorum.
Hamdi Doğan - Biz "Borç yiğidin kamçısıdır" kültürü ile yürümüş bir milletiz.
Kullanılan Cehalet - Çok güzel bir yazı ama halkın cehaleti öyle kullanılıyor ki bir de taraflı medyayla algı yönetimiyle daha da batıyor çamura bulanıyoruz.
Lazo - Biz Gazze ile sağlık diplomasisi yürütüyoruz.Siz kendi derdinize bakın.Bizim için Arap kardeşlerimiz daha önemli.Bizim SMA'lı ve lösemili yavrularımız önemli değil.
Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.