“Makam aracı” saltanatı

Ülkemizde yıllardır “makam arabası” saltanatı var.

Sanırım, dünya şampiyonuyuz.

Araba devletten, akaryakıt devletten, şoför devletten, ohh gel keyfim gel!

Mercedes, Alman otomobili…

Sizinle iddiaya girerim, Almanya’daki Mercedes marka makam otomobili sayısı, Türkiye’dekinden azdır.

Hem de çok çok az!

İşte biz böyle bir milletiz.

Fakiriz…

Dış borçla yaşarız…

Ama fiyakayı elden bırakmayız.

Devletin parasını çarçur etmeyi, kendimize hak görürüz.

“Devletin malı deniz, yemeyen domuz” diyen bir özdeyiş bile var dilimizde.

Bugün sizinle paylaşacağım bilginin kaynağı TBMM.

Meclis’teki tartışmalara göre, ülkemizde 125 bin “makam aracı” bulunuyor.

Araç markaları konusunda ise bir bilgi yok.

Şu kadarı Mercedes…

Şu kadarı Audi…

Şu kadarı şu marka…

Dünyada en çok araç üreten ülkelerden biri olan Almanya’daki makam aracı sayısı kaç biliyor musunuz?

9 bin…

Fransa’daki makam aracı sayısı 8 bin.

Japonya’daki makam aracı sayısı ise 10 bin.

Üstelik Almanya, Fransa ve Japonya, dünyanın ekonomik yönden en güçlü, en zengin ülkeleri.

Borç dilenen değil, borç veren ülkeler…

Ya biz?

Gırtlağımıza kadar borç içindeyiz, ama “İtibardan tasarruf olmaz” diyen devlet büyüğünün sözünü tutar ve “züğürt ağa” rolünü oynamaya devam ederiz.

Almanya’da 9 bin, Fransa’da 8 bin, Japonya’da 10 bin, Türkiye’de 125 bin makam aracı…

Vay canına!

Türkiye eceline mi susadı, ne?

Yazık!

Vallahi de yazık, billahi de yazık!

Biz bu kafayla mı ülkemizi düzlüğe çıkaracağız?

Bu tembellikle, bu üretimsizlikle ve bu savurganlıkla mı “uygar bir ülke” olacağız?

Başkasının ürettiğini yiyerek mi?

Başkasının biriktirdiği parayı borç alarak harcayarak mı?

Yolun sonu yaklaşıyor, ama kimse oralı değil.

En kötüsü de bu!

Erdoğan bunu hep yapıyor

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını O getirdi, şimdi bu hakkın sağladığı yararlardan şikâyetçi.

Seçim Yasası’na yüzde 50+1’i O koydurdu, şimdi kaldırılsın diyor.

Partisinin adına “adalet” ve “kalkınma” koydurdu, “adalet”i rafa kaldırdı, “kalkınma” da sizlere ömür.

Başka hangi birini sayayım?

Arılar varsa, yarınlar var

Gazeteleri; ilanlarına, reklamlarına kadar okurum.

Her ilan, her reklam aslında bir haberdir, bir mesajdır.

Bazen hoşuma giden reklamları kesip arşivlediğim de olur.

Geçenlerde arşivimi karıştırırken o reklama rastladım:

ARILAR VARSA YARINLAR VAR!

TEMA ve BALPARMAK birlikte vermişler reklamı.

Sunuluşu, sözleri mükemmel!

“Yaşamın sürdürülebilirliği için arıların var olması gerekir. Onlar küçücük olmalarına rağmen gezegenimiz için büyük roller üstlenirler. Faydalarının sadece baldan ibaret olduğunu sandığımızda yanılırız. Bilmeliyiz ki, gıdalarımızın en az üçte biri, arıların bitkisel tozlaşmaya katkısı sayesinde elde edilir. Çiçekli bitkilerin ve ağaçların yüzde 80’i arıların taşıdığı polenler sayesinde çoğalır.

Ekosistemin çeşitliliği ve hayatın devamlılığı arıların varlığına bağlıdır.

Etrafınıza bakın. Arıları görüyorsanız, sizin için yaşam var demektir. Arıların farkına varalım ve onları yaşatmak için çabalayalım.

Unutmayalım!

Arılar varsa yarınlar var.”

Gördüğünüz gibi, çok önemli bir reklam!

Bence TEMA ve BALPARMAK, zamanında böyle bir reklam vermekle iyi yapmış.

Ara sıra benzer reklamlar yararlı olur.