İçerisinde yaşadığımız dijital çağda pek çok şey değişmekle birlikte belki de en büyük değişim kullandığımız kavramların anlamlarında yaşananları kapsıyor.
Bunlardan en önemlisi de “mahrem” kavramının yaşadığı değişimdir.
Bu değişime dair Nihal Kocabay Şener “Filtreli Hayatlar Çağında Mahremiyet veya Telefon Mahremiyeti Nasıl Değiştirdi?” başlıklı makalesinde yer alan bir takım önemli tespitleri sizlerle de paylaşmak isterim.
Zira günümüz için dikkat edilmesi gereken bazı hususları barındırıyor.
Ve kısaca diyor ki:
Sözlük anlamı itibariyle mahrem köken olarak Arapça’dan, haram ve haram olmaktan gelir. “Başkalarından saklanan, başkaları tarafından görülmesi, bilinmesi, duyulması istenmeyen gizli” anlamlarını taşır. Mahremiyet ise “mahrem olma durumu bir kimsenin gizli özelliği” olarak tanımlanır. Mahrem ve mahremiyet kelimelerinin ilk etapta bize sunduğu tanımlar böyledir.
Gizlilik ve herkese kapalılık tanımlamaları içinde şekillenen mahremiyet, bu özelliklerinden dolayı ifşaya ve ifşaata kapalı olandır. Mahremiyetin sınırları hem toplum hem de birey tarafından belirlenir.
Bireyin kendisine çizmiş olduğu sınır mahremiyetini ortaya koyar ve bu sınır onu kamusal alandan sınırlar, bireyin izin verdiği ölçüde bu alana girmek mümkün olur. Mahrem karşıtı olarak görülen kamusal alan ile hem birbirini dışlar hem de birbirini içerir. Biri diğerinin varlığının nedenidir, birbirinden ayrılır ve birbiriyle tamamlanır.
Kamusal alan bireyin siyasi bir varlık olması için ne kadar gerekliyse, özel alan ve mahremiyet de insanın insan olabilmesi için sahip olması gereken koşullardan biridir. Çünkü özgür bireyi “köle” olmaktan farklılaştıran temel unsurlardan biri kendisine ait bir yerinin olabilmesidir.
O halde şu sorunun yanıtını aramamız gerekmektedir: Dijital dünyanın bize sundukları karşısında insan kendi iradesi ile kendi mahremiyetinden neden vazgeçiyor? Birey, sahip olduğu en değerli unsurlardan biri olan özgürlüğünden vazgeçmeyi neden kabul ediyor?
Mahremiyetin dönüşümünde sosyal medya önemli etkenlerden biri olsa da onun öncesinde yaşanan dönüşümler var. Mesela Türkiye’nin özelinde baktığımızda mahremiyet algısının değişmesinin kökenlerinin 1980’li yıllarda aramak mümkündür.
80 darbesi ile basına getirilen yasaklar ve toplumda meydana getirilmeye çalışılan a politik duruş, başka bir alanın doğmasını sağladı ki bu alan “magazin”di.
Türkiye’de yakın zamana kadar “mahrem” kabul edilen adı konmamış birçok konu kamuoyunun gündemine geldi. İnsanların özel hayat hakkında konuşmaya kışkırtıldığı yeni yaşam modellerinin oluşturulduğu bir dönem yaşanmaya başlandı.
90’lı yıllarda özel televizyonların açılması ile birlikte magazin artık toplumun ayrılmaz bir parçası haline geldi. Medyada ünlülerin hayatlarını izleyerek geçirdiğimiz yıllardan sonra hayatımıza yakın zamanda giren sosyal medya ve sosyal ağlarla birlikte herkes kendi çevresinin ünlüsü haline gelmeye başladı.
Türkiye özelinde düşünüldüğü zaman, magazin programları ile büyüyen nesil sosyal ağların ilk kullanıcıları arasında yer aldı ve hem kendilerini sergileyebildikleri hem de “arkadaşlarını” yakından izledikleri bir alana sahip oldular.
Artık evin salonunda pasif bir şekilde izleyen olmak yerine, kendisinin özne olduğu magazin haberlerini herkes kendisi üretir hale geldi.
Sonuçta “ben”i odak noktaya koyan, bireye önemli ve değerli olduğunu hissettiren bir alandır sosyal medya. Sosyal medya düşünceden çok duygulara dayalı olan bir yerdir. Sosyal medyada kullanılan semboller kalp vs. bunun en temel göstergesidir.
Yani fikri bir onaydan ziyade duygusal onayın arandığı bir yer olduğunu söylemek mümkündür. Bireylerin mahrem olanı ihlal edişinin gerekçesinin altında onaylanma arzusunun yattığı söylenebilir ve günümüzde onaylanmak için “görünür” olmak şarttır.
Fakat mahremiyetten vazgeçmemizin bize getireceklerini biliyor muyuz? Özellikle şirketlerin yaptığı veri gözetlemeleri ve bu verilerin ileri de ne için kullanılabileceği, bunun gelecekte yaratacağı sorunlar…
Bilgilerin işlenerek farklı amaçlarla da kullanıldığı ve böyle bir ihtimalin olduğu mesela ABD seçimlerinde, Brexit sürecinde, haber algoritmalarıyla ilgili tartışmalarda gün yüzüne çıktı.
Kısacası modern mahrem anlayışı geleceğimiz için özellikle bu noktalarda önem arzeden temel sorunlardan biridir.
Bu noktada sormadan edemiyor insan:
Peki, biz bu sorunlara hazırlıklı mıyız?
Saygılarımla…
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.