İlahiyat lisans eğitimim esnasında bölümüm fıkıhtı.
Yani İslam Hukuku.
Eğitimim esnasında beni fıkıh “geleneğinde” en çok etkileyen hususlardan biri, özellikle Hanefi fıkhı açısından, bu alanın kendine biçtiği görevdi.
Zira bu görev, sadece günün ihtiyaçlarına cevap vermek olarak belirlenmemiş, günden hareketle geleceğe yönelik muhtemel durumlar için de “bilgi” üretimi olarak tespit edilmiş olarak görünüyordu.
O nedenle olsa gerek, bazı klasik eserlerde gerçekleşmemiş ancak gerçekleşmesi olası durumlara yönelik fetvalar üzerinde de çalışıldığını görürsünüz.
“Farazi fıkıh” adı verilen ve işlevsellik bağlamında bugünkü hukuk sisteminde de söz konusu olan bu alan aslında sadece pratik hayata yönelik bir uygulama değildir benim açımdan.
Aynı zamanda çok önemli bir bakış açısıdır, bir vizyondur.
Zira hem geçmişi ve günü doğru anlamanızı gerektirir hem de geleceği öngörme kabiliyetinizi arttırmanızı gerekli kılar ki bu kabiliyet de ancak donanımla artabilir.
Yani buna yönelik “bilgi” ve “anlayışınızın” artması gerekir ki geleceği isabetli tahmin edebilesiniz.
Bunun yanında geleceğe yönelik plan ve çalışma yapmanızı da beraberinde getirir. Çünkü “ihtimaller” üzerine düşünmeye başladığınız andan itibaren ihtimaller üzerine çalışmaya başlamanız da kaçınılmazdır.
Tüm bunlar için ise hem dünyaya hem de dine dair bilgilerinizin sağlıklı olması ve genişlemesi gerekir.
Kısacası her iki alanı da bilmeniz elzemdir.
İşte gelişme ve geleceğe yön verme de böyle söz konusu olur.
Nitekim bu vizyon canlı iken tarihte de böyle olmuştur.
Bu noktadan hareketle günümüze baktığımda ise içim acıyor…
Bırakın geleceği öngörmeyi, bizim fetva aradığımız konuların bir kısmı artık tedavülden kalkmak üzere…
Yani gelecek ne kelime, günü bile anlamakta “geç” kaldığımızı, hatta genel bir tavır olarak “geç kalmakta direndiğimizi” söylemek mümkün…
Direnmek diyorum zira “gelecek tasavvurumuz nedir?” sorusuna verdiğimiz genel bir cevap olduğunu göremiyorum…
Umarım bu benim cehaletimdir…
Zira günü kurtarmaya çalışarak yaşamak varlığımızın devamı için çok dar bir “vizyon”…
Hele ki geleceğin ortaya koyacağı meseleleri düşününce…
Ne gibi mi?
Mesela “insan nedir/kimdir?” gibi…
Şaşırdınız mı?
Şaşırmayın…
Zira bana göre bizim çocuklarımızın en temel problemlerinden biri “insanın” tanımı olacak…
Neden mi?
Devam edeceğiz…
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.