Önce yaşadığım iki hatıramı paylaşmak istiyorum.
Petkim’de Başmühendis olarak çalıştığım yıllarda Yarımca Kompleksinde 18 fabrikada üretim yapılıyordu. Her fabrikada bir Başmühendis, bir Şef ve bir ya da iki işletme mühendisi görev yapıyordu. Başmühendisler Fabrikalar Müdür Yardımcılarına, onlar da Fabrikalar Müdürüne bağlı idi.
Fabrikalar Müdürü olarak atanan rahmetli Mustafa Birik bu göreve başladıktan birkaç ay sonra yıllardır sürdürülen bir uygulamaya son verdi. O zamana kadar fabrikaların İşletme Müdürlüğüne bağlı personelinin (yaklaşık 1500-2000 kişinin) tamamının mazeret, yıllık izin ve fazla mesai talep formları Fabrikalar Müdürünün onayına gönderilirdi.
Rahmetli Mustafa Birik günde en az iki saatini hiç tanımadığı personelin izin kâğıtlarını imzalamaya harcadığını tespit etmişti. Hemen bir yetki devri yaptı. Bu tür evrakı imzalama yetkisinin bu personelin yakın amirleri olan İşletme şef ve başmühendislerinde olduğunu bildirdi.
Böylece fabrikaların daha verimli ve güvenli çalışması için harcaması gereken zaman ve enerjisinin önemli bir kısmının kaybını önlemişti.
****
24 Haziran 2018 Milletvekili seçimlerinde milletvekili adayı olarak halkımızın toplu olarak oturduğu kahvehane gibi mekânlarda çalışmalar yaptım.
Halkımıza Cumhurbaşkanlığı Sisteminin sakıncalarını ve bütün yetkilerin bir kişide toplanmasının verimsiz bir yönetime yol açacağını şu basit cümlelerle anlatmaya çalıştım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok seviyor veya başarılı buluyor olabilirsiniz. Ancak O da bir insan. Şimdi O’nun 24 saat içinde yaptıklarına ve yapması gerekenlere bir göz atalım.
Günde en az 3 saat açık veya kapalı mekânlarda konuşma yapıyor. Bu konuşmaların hazırlığı ile beraber en az 5 saat zaman harcıyor. Aynı gün içinde bazen birkaç şehirde oluyor. Yollarda harcadığı zaman var.
Ayrıca devleti yönetiyor. Önemli devlet işlerini yürüten bakanlarla, MİT Başkanı, Emniyet Genel Müdürü gibi önemli bürokratlarla, ekonomiyi yöneten kritik kadrodakilerle görüşmeler yapması lazım.
Dış politika gereği yurtdışı devlet başkanları ile telefonla da olsa görüşmeleri devam ediyor olmalı. Yabancı devletlerin diplomatlarını kabul etmek, dünyada Türkiye’yi ilgilendiren önemli gelişmeler hakkında brifing almak durumunda.
Yüzlerce, binlerce evrak imzalamak zorunda. Bu evrakların ne olduğunu anlaması için şöyle bir göz atmaya çalışsa bile hergün bir iki saatini harcıyor olmalı. Tabii her evrakın içindeki kritik konuları öğrenmesi için çok daha fazla zamana ihtiyacı oluyordur.
Siyasi Parti lideri olduğuna göre parti içi işleyişi ihmal edemez. Partisinin iç çatışmalarını en aza indirip, seçim kazanmaya motive edebilmesi için de belli bir zaman ayırması gerekir.
Mademki O da bir insan. Uykuya, banyo yapmaya, tuvalet, yemek, traş olmak, giyinmek gibi beşeri ihtiyaçlara harcayacağı zamanı da düşünmemiz gerekiyor. Haliyle eşiyle, çocukları, torunları ve yakın akrabalarıyla geçireceği birer zaman dilimi de olacak.
Bu kadar çok ve çeşitli zaman harcama gerekçeleri olan birine devletin başka birimlerinin ve yetkililerinin yapması gereken işlerin, vermesi gereken kararların yetkisini sadece Cumhurbaşkanına verirseniz bir takım işler mutlaka aksayacak, en azından verimli yapılamayacaktır.
Çok stratejik kararları verirken yeterince inceleme ve düşünme zamanını bulamamışsa doğru kararlar alamaz. Yabancı bir devlet başkanı ile müzakere öncesi yeterli bilgilenme, siyasi ve bürokrat kadro ile müzakere sürecinin yönetimine dair tartışma zamanı bulamamışsa bu görüşmelerden Türkiye’nin kazançlı çıkma ihtimali azalır.
Bu yüzden bir kişiye yüklenecek bu kadar yetki hem Türkiye için zarardır, hem de bu yetkileri verdiğimiz kişiye karşı bir eziyettir.
Bunları anlattığım vatandaşlarımızdan bir kısmı bana hak verdi. Bazıları ise “Reis yorulmaz, hepsine yetişir” dediler.
**************************************
SİSTEMDEKİ KİREÇLENMENİN SEBEBİ
Taha Akyol geçen günlerde “uluslararası saygınlığa sahip anayasa hukukçularımızdan Prof. Kemal Gözler’in” İdare Hukuku eserinden CB sistemiyle ilgili bazı tespitlerini paylaştı.
Prof. Dr. Kemal Gözler bu eserinde CB sisteminde bir yetki yığılması olduğuna dikkat çekiyor:
Cumhurbaşkanının sadece siyasi değil, idari yetkileri de hayli artmıştır. Artık “cumhurbaşkanı merkezî idare teşkilatının en yüksek hiyerarşik âmiri haline gelmiştir.”
“Başbakan bu kadar yetkili değildi. Bakanlar Kurulu’nun ve bakanların görev ve yetkileri vardı. Bakanlıkların ve kamu kurumlarının kuruluş kanunları vardı.
Yeni sistemde başbakan ve bakanlar kurulu yok. Bakanlar da parlamenter sistemdeki seçilmiş bakanlara göre ‘çok daha güçsüzdürler.’
Parlamenter sistemde başbakana, bakanlar kuruluna ve bakanlara verilmiş olan yetkiler yeni sistemde Cumhurbaşkanın elinde toplanmıştır.”
Bu tespitleri okuyunca, ben de 24 Aralık 2019 tarihli son Resmi Gazete’ye baktım. Cumhurbaşkanı bu yıl içinde 1851 Karar imzalamış. Bunların içinde ülkenin kaderi için çok önemli olanlar olduğu gibi Cumhurbaşkanının zerrece alakasını çekmeyecek idari kararlar da var.
Mesela sadece bu Resmi Gazetede Amasya’nın ve Uşak’ın bazı köylerinde arazi toplulaştırmasına dair ve Konya ilinin bir mahallesindeki bir alanın riskli alan ilan edilmesine dair Cumhurbaşkanlığı Kararları da var.
Bunların veya Burdur İli İnsuyu havzasındaki bir alanın “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil edilme kararını veren makam Cumhurbaşkanlığı mı olmalıdır?
Bu örneklere bakarak ve haklı olarak Taha Akyol “Danışmanları bilgilendirir diyecekseniz, hem inisiyatif sorumsuz ‘danışman’a verilmiş hem Cumhurbaşkanı ayrıntılara nüfuz edememiş olur. Ömer Çelik’in bahsettiği ‘sistemde kireçlenme’nin en önemli sebebi bu yetki yoğunlaşmasıdır” diyor.
“Her şey Ankara’dan yönetilemez, yerel yönetimleri güçlendirelim” politikası ile yola çıkanların bizi getirdiği yere bakalım: Ankara’nın da, yerel kurumların da bütün yetkilerini tek kişide topladık.
Çare, bir an evvel, Cumhurbaşkanlığında toplanan çoğu yetkilerin ilgili kurum ve kademelere devredilmesidir.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.