Geçtiğimiz hafta, kritik maçların arasında sanki kaybolmuş gibi bir olay yaşandı. Gültepe ile Kavaklı arasında Mehmet Ali Kağıtçı’da oynanacak olan 1.Küme Futbol müsabakası öncesindeki söylentiler öyle ayyuka çıktı ki, sezonun ilk yarısında Gölcük’te oynanan maçta çıkan olayların hesabının sorulacağı, büyük olayların yaşanacağı endişesi herkesin içini kapladı…
Bunun için Futbol İl Temsilciliği olağanüstü önlemler almasına ve emniyete başvurmasına rağmen maç sırasında herkesin ağzı açık kaldı. Bu maçın öncesinde yetkili bir Gültepeli bana “Ağabey göreceksin, onları buraya geldiğine pişman edeceğiz” derken benim telkin edici söylemlerine rağmen bir gıdım geri adım atmamıştı. Nitekim o maç öncesindeki söylentiler de artınca, Kavaklı camiası maça çıkarken, sadece 9 kişiyle sahada yer almayı, statü gereği de sahada 6 kişi kalarak hükmen yenilgiyi göze almıştı. Hem de az da olsa umudu olmasına rağmen.
Kavaklı Mahallesi depremde en ağır hasar gören mahalleydi… Binlerce kişi yaşamını yitirdi… Kavaklı Mahallesi ‘Şehit’tir…’Gazidir’… ‘Kutsal bir emanettir’…
Futbol takımıyla, ya da diğer etkinliklerle adını duyurmaya devam edecektir…
Kavaklı mahallesi kaleci Mehmet’tir…
Metin Uzuner’dir…
Erdoğan Arıkan’dır…
Tamam tatsızlık çıkmasın diye böylesi bir önlem düşünülmüş olabilir, ama yakışmamıştır…
3-5 kişinin aldığı karar koskoca bir mahalleyi bağlamamalıdır…
Hem de böyle ‘Şehit’ diyarı bir mahalleyi…
Ben bunu kabullenemedim…
Camianın da kabullendiğini sanmıyorum…
Bizi ‘Yandaş medya’ ilan eden şaşkın Gökhan isimli şahıs, çıksın da konuşsun bakalım şimdi…
Ben olsam, o maça kalabalık bir grupla gider, aslanlar gibi sahaya çıkar, gücüm yettiğince maçımı yapar, sonra da çeker giderdim…
Şimdi sizin için “korktular” derlerse, ne diyeceksiniz?..
Kavaklı camiasını kimsenin böylesine zor durumda bırakmaya hakkı yoktur…
Zan altında bırakmaya hakkı yoktur…
Sadece Kavaklı değil, hangi kent takımı olursa olsun, şehrin en ücra köşesinde bile çıkıp maçını oynayabilmelidir…
Bir açıklama bekliyorum…
Sütunlarım açıktır…
Gökhan isimli klavye delikanlısı ‘Şahıs!’a bile...
Spor Lisesi hegemonyası sürecek mi?..
Kentimizde okul sporlarında kanayan yaralar malum. Bunun önüne geçmek de mümkün olmuyor. Haber vermeksizin maçlara çıkmayanlar, kafasına göre takılanlar 50 branşı imzalayıp bir takım bile kurmadan okullarının adını kötüye çıkaranlar gırla gidiyor. Bir de dengesizlik olayı var. Ya da aşırı güç kullanımı…
Şimdi bir yerde Spor Lisesi varsa tabii ki her spor branşında bu okulun takımının favori olması lazım…
Ama illa şampiyon olacak diye bir kaide de yok ki…
Spor Lisesi’nin futboldaki hegamonyası sürüyor…
Şimdi kalkıp da ‘Spor Lisesi’ neden şampiyon oluyorsun?’ diyecek halimiz yok…
Tıpkı şampiyon olamadığı branşlarda da ‘Spor Lisesi sana yakıştı mı şampiyon olamamak’ diyemeyeceğimiz gibi…
Çözüm mü?..
Yok…
Spor Liseleri arasında yapılacak bir şampiyona çözümüyle belki bir şeyler yapılabilir ama bunun ülke çapında olması gerekiyor tabii ki…
Resim yarışması yapsanız , Güzel Sanatlar Lisesi’yle nasıl yarışabilirsiniz ki?..
Haydi buyrun bakalım size yeni tartışma konusu…
Bozdurun bozdurun harcayın…
Şehidin formalı son fotoğrafını ben çekmiştim…
Kentimizde tanıdığım en eski şehitlerimizden biri de Hakan Işık’tır… Yavuz Sultan Mahallesi’nin yakışıklı pırıl pırıl genci… Askere gitmeden önce, Hasan Likos’ın başkanı olduğu yeni kurulan Yavuzspor’un yakışıklı 10 numarasıydı o… Şehit Hakan Işık’ın adına bir tesis yapılması için Volkan Elmaser çok çaba sarf etti. Tebrik ediyorum. Çünkü o fotoğraftaki ikinci kişi de oydu, futbolcu olduğu yıllarda… Bu iki arkadaşı ölüm ayırdı… Elmaser onun adını yaşattı… Şehitler unutulmaz tabii ki… O ayrı bir konu… Şimdi Yavuzspor şampiyon oldu ve onun adına bir haber yaptık… Haberde bazı harf hatalarımız oldu. Özür diliyoruz. Ama art niyetimiz yok, bunlar teknik hata… Yine de yapmamalıydık…