İki ay aşkın süredir dünya gündemine gelen ve yavaş yavaş küresel gündemin ilk sırasına yerleşen Korona Virüs henüz daha yayılma aşamasında olmasına rağmen sosyal, siyasal ve ekonomik olarak ciddi tahribatlar yaratmaya başladı.
Çin’de ortaya çıkan, eyalet eyalet yayılarak ne kadar tehlikeli olduğunu gösteren virüs, her salgın hastalıkta olduğu gibi bir aşamadan sonra dünyanın dört bir yanına bir anda saçıldı. Virüsün tehlikesinin tespit edilemediği süre zarfında birçok taşıyıcı dünyanın dört bir yanına ulaştı ve gittikleri yerlere salgının yayılmasına sebep oldu.
Bu salgını yaratan virüsün bir biyolojik silah olduğu ve Çin’e yönelik bir saldırı olduğu iddiasından tutun da, esasen Çin tarafından geliştirilen bir biyolojik silahın laboratuvardan sızması sebebiyle önce kendisini sonra dünyayı vurduğuna dair komplo teorileri ilk günlerde çok rağbet gördü. Ancak virüs giderek yayılıp herkesin hayatını riske eder bir noktaya ulaşınca can derdi devreye girdi ve virüsle ilgili günden artık belirtileri nelerdir, nasıl korunulur, nasıl önlemler alınmalı noktasına geldi.
Virüsün yayılmasının hızlı olması ve öldürücülüğünün düşük olması gerçeği verilerle ortaya çıktıktan sonra bunun hala bir biyolojik silah olabileceğini iddia edenleri de ciddiye almamak gerekiyor. Keza ölümlerin büyük kısmı 50 yaş üzeri, bağışıklık sistemi zayıf ve zaten kronik hastalıkları olan insanlarda görülüyor. 30 yaş altı ölenlerin oranı hastalığa kapılanların %10’u bile değil. 10 yaş altında enfekte olmuş ve hayatını kaybetmiş bir kişi bile yok.
Gelişmişlik ve İlkellik
Virüsün görüldüğü ülkelerde alınan önlemler, kamu otoritelerinin yaklaşımları ve halkın tepkileri; bu ciddi halk sağlığı meselesi üzerinden gelişmiş memleketler ve ilkel şekilde yönetilen ülkeler arasındaki farkı gayet çıplak bir şekilde bizlere gösterdi. Çin, uzun bir süre salgının ciddiyetini dünyadan sakladı, her faşist dikta gibi konunun üzerini kapatmaya ve kıt akıllarınca meseleyi örtbas etmeye kalkıştılar. Ancak başarılı olamadılar. İnsanların ne denli gaddar yöntemlerle karantinaya alındıklarına dair videolar sosyal mecralar üzerinden dünyaya yayıldı. Büyük devletler ve uluslararası kuruluşlar Çin’e gerçek verileri gizlediği için baskı yapmaya başladı ve akabinde virüs başka ülkelerde görüldükçe Çin rejimi de geri adım atarak nispeten daha açık ve bir parça daha gerçek verileri dünya ile paylaştı. Çin yönetimi meseleyi gizlemek için, ülkenin dörtte üçünün eyaletler arası seyahat ettiği Çin Yeni Yılında gerekli önlemleri almadı ve virüs tüm ülkeye bir anda yayıldı.
Öte yandan salgının görüldüğü ülkelerden İtalya’da her sene dünya çapında beklenen mobilya, moda ve otomotiv fuarlarını ve etkinliklerini ileri tarihlere erteledi. Yaşayacakları ekonomik kaybı bir dakika bile düşünmediler. Ama Çin yönetimi dünyaya mal satışı aksayacak diye tüm insanlığı riske etmeyi göze alarak ne denli sorumsuz olduğunu; dikta rejimlerinin ve açık toplum ilkesinden uzak ülkelerin kendi vatandaşları kadar tüm insanlığa da birer tehdit olduğunu gözler önüne serdi.
Virüsün Ekonomik Etkileri
Korona Virüs sebebiyle Çin ekonomisi ciddi bir sarsıntı içerisinde. Ülke sanayileşme sonrası tarihinin en düşük üretim kapasitesiyle çalışıyor. Dünya ekonomisinin yaklaşık %10’una tekabül eden Çin ekonomisi, ihraç ettiği hammadde, yarı mamul ve ürünlerle dolaylı olarak bazı kaynaklara göre dünya ekonomisinin olarak %20’ye yakın bir kısmına doğrudan etki ediyor. Çin’in yaşayacağı bir ekonomik daralmanın, halihazırda geçen sene büyüyemeyen EuroZone rakamlarıyla bir araya geldiği zaman dünya ekonomisini ciddi ve uzun vadeli bir resesyona sokma ihtimali çok büyük.
Öyle ki geçtiğimiz hafta virüsün etkisinin kısa vadeli etkilerine yönelik öngörüler sonrasında Amerikan Borsası bir haftada %7 dolayında değer kaybetti ve son üç ayda elde ettiği tüm kazançları yitirdi. Özel sigortaların sosyal güvenlik görevini üstlendiği ülkede tüm bu şirketler doğrudan ve dolaylı olarak %50 oranında varlıklarını borsada değerlendiriyorlar ve eğer Amerikan Borsası virüs sebebiyle oluşan kayıplarına son veremezse; orta vadede 2009 mortgage krizi benzeri bir domino etkisiyle bu sefer ülkenin sosyal güvence şirketlerinin ardı ardına dökülmesi söz konusu.
Bizim gibi ithalata bağlı olarak üretim yapan ve doğal olarak en ucuz hammadde ara mamul opsiyonlarını değerlendirmek zorunda olan ülkeler için de Çin ve virüsün yayıldığı diğer Güneydoğu Asya ülkelerindeki üretimin durması ve risk faktörleri sebebiyle oralardan ürün alımı yapılamaması üretim maliyetlerini çok arttıracak, kur sebebiyle elimizdeki ihracat avantajı ortadan kalkacak. Ancak tekstil başta olmak üzere ucuz işgücü sebebiyle liderliği Çin’e kaptırdığımız alanlarda ülkemizde ciddi bir hareketlenme olması ve ekonomik krizin en ağır şekilde sarstığı ülkemize bir parça olsun bazı sektörlerde hareketlenme ve ihracat opsiyonu yaratması mümkün. Krizin bu tarafını fırsata çevirebiliriz.
Tüm turizm odaklı ekonomilerin son yıllarda en büyük gelir kapılarından olan Çinli turistlerin de bu sene ve hatta belki birkaç sene seyahat etmeyecek olmaları da bizim gibi cari açığını turizmle kapatmaya çalışan ülkeler için bir kayıp faktörü olacak ki yabana atılmayacak kadar ciddi bir konu başlığı. Talep azalacağı için fiyatlar aşağı inecek ve hem doğrudan hem de dolaylı olarak çok ciddi bir ekonomik girdi yaratan bu sektörde bir daralma olması çok olası.
Açık Toplumun Önemi
Çin ekonomisindeki bir sarsıntının dünyayı ciddi anlamda etkilemesi kaçınılmaz ve virüsün bu görevi yerine getireceği de aşikar. Doğanın gücü karşısında faşist bir idarenin baskı, susturma ve bilgi gizleme yöntemiyle baş etmeye kalkışması tipik bir doğulu ilkelliğidir ve Doğu’nun en ucunda kendisini göstermiştir. Oysa Çin bu konuda en başında dünyayı açık şekilde bilgilendirse, önlemleri görünür şekilde ve hızlıca alsa; ne kendi ekonomisi ne de dünya ekonomisi bu büyük riskler ve gelmekte olan yıkımlardan kurtulabilirdi.
Keza virüsün yayıldığı ve halkın hiçbir önlem almıyor olması sebebiyle devleti protestolara başladığı İran’da da benzer bir durum söz konusu. Tütsüler yakarak dezenfekte çalışması yapan (şaka değil, resmi görevliler çarşılarda ellerinde yanan tütsülerle geziyor), virüse bir hafta süre vererek sona ereceğini iddia eden sözde dini liderlerin elinde inim inim inleyen İran halkı; bundan üç ay kadar önce kendi yolcu uçağını düşman savaş uçağı sanarak vuran rejimi protesto etmek için sokaklara dökülmüştü, tekrar kitlesel eylemler başladı. Ve İran’ın dikta rejimi eğitimsiz ve dini duyguları suiistimal edilmekten püreye dönmüş insanları etkilemek için birtakım milislerin türbelerde duvarları yaladığı videoları yayınlaması politikasına başladı. Bu da şaka değil, “bu kutsal yerde virüs bize bir şey yapamaz, Allah bizi korur diyerek” türbelerin duvarlarını demirlerini yalayan İranlıların videoları iki gündür sürekli artarak yayılıyor. Sağlık Bakan Yardımcısından, Devlet Başkan Yardımcılarına kadar bir sürü yetkiliye virüs bulaştığı için karantina altındalar.
Kapalı rejimler altında insanların canının kıymeti yoktur, aslolan rejimi yönetenlerin gücünü koruması ve halkın gözünü açmamasıdır. Açık toplum ve hem kendi ülkesine, hem de küresel risk oluşturan meselelerde dünya kamuoyuna karşı şeffaf olmak ve iş birliğine açık şekilde davranmak tüm devletlerin görevidir, halkların devletleri zorlaması gereken bir ödevdir. Ancak günümüz dünyasında en açık toplumlar bile devletlerin kendi risk analizleri gereğince sürekli olarak manipüle edilirken; bu söylediklerimiz bir ütopyadan ibaret ne yazık ki.
Sosyalizm adı altında vatansız bir faşizmin, liberalizm adı altında vahşi bir kapitalizmin, muhafazakarlık altında her türlü gericiliği kutsayan popülizmin tüm dünyayı sardığı bir çağda yaşıyoruz. Gerçekten çok gerçeğin ötesinde bir hayal dünyasında insanlar adeta bir kayığa bindirilip gezdirilip aptal edilip suyun dibine bırakılıyorlar.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.