Can Kıraç ismini duymuşsunuzdur.
Ülkemizin önemli sanayici ve işadamlarından biri…
Kısa bir süre önce 94 yaşına girdi, oturdu duygu ve düşüncelerini kaleme aldı, dostlarıyla paylaştı.
Sizin de okumanızı istedim.
94 yaşına giren bir insan, acaba ne düşünür, ne hisseder?
Yazıya geçmeden, Can Kıraç’ın yaşamından bazı kesitleri aktarmak istiyorum.
*1927 yılında Ankara Etimesgut’ta dünyaya geldi. Ziraat Mühendisi olan babası Ali Numan Kıraç, Gazi Mustafa Kemal’in emrinde “Gazi Çiftliği”nde görev yapıyordu. İsmini Atatürk koydu.
*1946 yılında Galatasaray Lisesi’ni, 1950 yılında da Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirdi. Aynı yıl Ankara’da Koç Ticaret Şirketi Otomobilcilik Şubesi’nde çalışma hayatına başladı.
*1949-1950 yıllarında, üniversite öğrencisiyken, Türkiye Milli Talebe Federasyonu Başkanlığı yaptı.
*1952 yılında, “Atatürk ilkelerine bağlı kalınması” için yazdığı bir makaleden dolayı “Türk halkını isyana teşvikten” sanık oldu.
*1970’li yıllarda Türk montaj sanayi hamlesinin içinde bulundu.
*1991 yılında Süleyman Demirel’in “politikaya girme davetini” kabul etmedi.
*1991 yılı sonunda da kendi isteğiyle Koç Topluluğu’ndaki 41 yıllık profesyonellik hayatını noktaladı ve emekli oldu.
*Patronu Vehbi Koç’un hayatını, “Anılarımla Patronum Vehbi Koç” kitabında anlattı. Kitap, 15 baskı yaptı, 50 bin satış rakamına ulaştı.
Şimdi sizleri Can Kıraç’la baş başa bırakıyorum.
Yaşam bir maceradır
******
“2020 yılı Şeker Bayramı’nın birinci günü kalbimi size açıyorum.
Ben her yeni yaşımı yeni umutlarla bekleyenlerdenim!
Bu defa, doksanlı yaşları aşınca değişik duyguları yaşamaya başladım!
İlk düşüncem, doksan yıl yaşamış olmanın şaşkınlığıydı! Böyle bir yaşa ulaşabileceğimi hiç düşünmemiştim...
Doksan yıl 32 bin 850 gün yaşamak demekti!
Her bir günü yaşarken nelerle karşılaştığımı düşünmek, nasıl bir macera yolculuğu yaptığımı bana hatırlatmış oldu.
Ve şimdi bu yolculuğu başardığım için kendime “Bravo Can” demeye hazırlanıyorum.
Eğer sağlığınız ve moraliniz yerindeyse, “yaşlılık” insan hayatında keyifli bir süreç olabilir.
Bu görüşle, 94 yaşına hazırlanan bir “genç ihtiyar” olarak hayatımı irdelemek ve sonuçları sizinle paylaşmak istedim.
Genelde mutlu ve pozitif bir insanım. Kendimle barışık yaşıyorum.
Bulunduğum zamanın içindeyim.
Ben hiçbir zaman maziye özlem duymadım! Tabii arada sırada nostalji yapıyorum. Ama o duyguları, “Ah o günler geri gelse” gibi bir özlemle hiç yaşamadım.
Gözümü ve gönlümü daima gelecek günlere yönlendirdim.
Bunun için de bütün olayları heyecanla ve coşkuyla izliyorum...
Güzel insanlarla, dostlarla beraber olmaktan, müzik dinlemekten, okumaktan, resimden, sanattan, seyahatten keyif almaya devam ediyorum.
Bir başka neden de, kendimle alay ediyor, dalga geçiyorum!
Bu beni fikren gençleştiriyor. Kendimi özgür hissediyorum.
Bir bayanın yanına gidip “Ne kadar güzelsiniz,” diyebiliyorum.
Antika otomobillere benzediğini hayâl ediyorum! Boya, nikelaj, vernik, deri kokusu hepsi yerinde. Ama motor tekliyor!..
Dışarıdan nasıl göründüğümle pek ilgilenmiyorum... Özgürlük insanı canlı tutuyor...
Babam 1954 yılında vefat ettiği zaman 57 yaşındaydı. O gün, 27 yaşındayken, babamın yaşına kadar yaşamayı kendime hedef seçmiştim.
Halbuki bugün 94. yaşıma adım atarken yaşamaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Çünkü yaşlılığın beni olgunlaştırdığını hissediyorum.
Yaşanmış olan yıllarda kazandığım deneyimlerin kişiliğimi zenginleştirdiğini görüyorum. Çevreme olan sevgimin güçlendiğini fark ediyorum. Her canlıya hayranlık duyuyorum.
Bu iyimserliğimin temelini araştırınca bir sürprizle yüzleşiyorum.
Planlı yaşamak yerine, fırsatları değerlendirerek (spontane), kendi gündemimle yaşamak…
Son anda kararlaştırılan yurtiçi-yurtdışı kısa süreli seyahatlerden keyif alıyorum.
Bu yaşımda GS futbol maçlarını Arena’da izlerken büyük heyecan duyuyorum.
Alkışlara, haykırışlara katılıyorum...
Kitaplara olan merakıma gelince:
Evimin her odasında (banyo dahil) küçük bir kütüphanem var. Kitaplar bana heyecan veriyor ve öğrenme merakımı tetikliyor. Ancak bir itirafta bulunmak istiyorum: Okumaya başladığım her kitabı bitirdiğimi söyleyemem!
Hayatımda “yazı yazma” tutkumun ayrı bir yeri var.
Bu tutkumu sürdürürken bilgisayarın bütün hünerlerini kullanıyorum.
Böylece “teknoloji”ye olan hayranlığımı ve deneyimlerimi her gün yeniliyorum.
Çağımıza damgasını vurmuş olan bilgisayar, ilerlemiş yaşıma rağmen hayatımda önemli bir yer tutuyor. Bilgisayara olan tutkum 25 yıldır devam ediyor.
İnternetli dünya ve akıllı tablet-telefon uygulamaları başımı döndürüyor!
Bilgisayarımı kişisel arşivim olarak kullanıyorum.
Kolaj merakımı Photoshop programlarıyla zenginleştiriyorum.
Sitemde (www.cankirac.com) 800 kolaj ve 450 yazı bulunuyor.
Bugüne kadar bilgisayarda oyun oynamadım.
Çünkü bilgisayar oyunlarının tutkum olmasından korkuyorum!
İnternetli bilgisayarın insanlığa kazandırdığı yenilikleri hayretle ve hayranlıkla izliyorum.
Sosyal medya sayesinde güncel olayları takip ediyorum.
Facebook, Twitter gibi uygulamalar insanlar arası iletişimi hayallerimin ötesinde geliştiriyor. Böylece sosyal medya sayesinde şeffaf bir toplum olmaya yöneliyoruz.
Bu gelişmeler, yarınlara umutla bakmamı sağlıyor.
Yaşadığım en büyük drama gelince!
65 yıllık eşim İncim’i, 10 Ağustos 2019 günü kaybetmiş olmanın acısını kalbimde taşıyorum!
Hayata onsuz devam etmenin şaşkınlığını yaşıyorum!
Hayatın “öbür dünyası” olduğuna inanmadığım için de, O’na kavuşmak isteği duymadan, bu yolculuğa devam ediyorum.
Ülke ve dünya olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bu virüs belâsını kısa zamanda atlatmak ümidi İle yazımı noktalıyorum. HAYAT gerçekten “bir varmış bir yokmuş” misali.”
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.