Yaşlı aile büyüklerinizle mesainiz varsa bilirsiniz:
Yaşlı insanların en önemli özelliklerinden biri sohbetlerinin genellikle “geçmiş” üzerine kurulu olmasıdır.
Bu durum genellikle hafıza ile izah edilir ki elbette belli bir yaştan sonra günü hatırlamak geçmişi hatırlamaktan daha zor hale geliyor.
Ancak mesele fiziksel bir durumdan ibaret görülmemeli kanaatindeyim.
Hatırlamayı zorlaştıran veya kolaylaştıran şeylerden biri de hatırlananla kurulan bağdır.
Yaşlandıkça insanların gün ve geleceğe dair kurdukları bağ, geçmişle kurdukları bağa göre daha zayıf biçimde oluşuyor.
Zira gün ve gelecekte “yapabilecekleri” azalıyor.
Buna bağlı olarak “umutları” ve “beklentileri” de azalıyor.
Dolayısıyla “hayalleri”, elden ayaktan düşmeden, kimseye muhtaç olmadan kendini idame ettirebilme gibi “temel ihtiyaçların” karşılanması ile sınırlanmaya başlıyor.
Hal böyle olunca güne ve geleceğe dair meseleler, sadece bu hayalleri çerçevesinde onların ilgi alanına giriyor.
Geleceğe dair “büyük projeler” söz konusu olamayınca, kimine ulaşılıp kimine ulaşılamasa da, bu hayal ve projeler için yoğun gayret sarfedildiği geçmişle bağ, elbette daha kuvvetli bir biçimde kendini gösteriyor.
Ve sohbetlerinin ana konusu oluyor.
Çünkü güne ve geleceğe dair artık söylenecek “yeni” bir söz bulunamıyor.
En azından, tecrübeyle sabit olarak, birçok büyüğümüz için genel seyir bu şekildedir diyebilirim.
Bir müddettir Türkiye’nin hali de bana bu “durumu” hatırlatıyor.
Bu kadar genç nüfusu olan bir ülkenin gündemine baktığımda aklıma “bedeni genç ama ruhu yaşlı insan”lar geliyor.
Zira bu kadar genç nüfusu olan bir ülkenin günü ve geleceği yoğun biçimde tartışmasını, geçmişi ise gün ve geleceğe yön göstermesi açısından değerlendirmesini beklersiniz.
En azından benim beklentim budur.
Ancak, ne hikmetse, uzunca bir süredir “tarihle hesaplaşma” adına, günü ve geleceği konuşmaya fırsat bulamıyoruz.
Yapılmaya çalışılan “hesaplaşmanın” niteliğine girmeyeceğim.
Çünkü orası da ayrı bir mevzu ve ayrıca ele alınması gerekiyor.
Sadece “hesaplaşma” adı altında yapılmak istenenin “hakikati bulmak ve anlamak mı” yoksa “haklı çıkmaya çalışmak” mı olduğunu düşünelim derim.
Ve belirtmek isterim:
Tarih, toplumun geçmişle gün arasında sağlıklı “bağ” kurabilmesi içindir, bu bağın “zedelenmesi” için değil.
Tarih, geçmişin hatalarından ders çıkarıp, gün ve gelecek için doğru “öngörülerde bulunmak” içindir; geçmişin hataları ile kendimizi aklamaya çalışmak için değil.
Tarih, geçmişten güç alarak gün ve geleceği şekillendirmek içindir, geçmişe öykünerek zaman geçirmek için değil.
Dolayısıyla bugün tarihimizle ilgili konuşurken ve özellikle tarihi şahsiyetlerimizi eleştirirken düşünelim:
Bu insanlar, doğrusu veya yanlışı ile, zamanlarının problemlerine cevap vermeye çalışmışlar.
Peki, biz bugün eleştirdiklerimizden “daha iyi” ortaya ne koyduk/koyuyoruz?
Gün ve geleceğe dair “yeni” ne söylüyoruz?
Yoksa söyleyeceğimiz “yeni bir şey olmadığı” için, onlar üzerinden yürüttüğümüz “hesaplaşmanın” ardına mı sığınıyoruz?
Gün ve gelecekle nasıl bağ kuracağımızı bilemediğimiz için mi geçmişle kurulan bağ ile “gündem” oluşturuyoruz?
Ama unutuyoruz:
Biz geçmişle “hunharca” hesaplaşırken, gençliğimize “umut” vermekten de uzaklaşıyoruz…
Umuttan uzaklaş(tır)arak “yeni”yi üretmenin önüne engel koyuyoruz…
Ve bunun sorumlusu ne yazık ki “geçmiş” değil, “biz” oluyoruz…
İşte o nedenle geçmişle hesaplaşırken “hesabımızı” buna göre yapalım derim…
Zira geçmişin gölgesinde gün ve geleceğimizi harcama riski taşıyoruz, bilelim isterim…
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.