Salgınla birlikte hayatımızın yeni bir normale doğru sürüklenmekte olduğu gerçeği hemen her platformda farklı bağlamlarda tartışılıyor. İş hayatı nasıl olacak, günlük hayatın sosyal mekanları nasıl yeni düzene uyum sağlayacak, insanların tüketim davranışları nasıl şekillenecek gibi hemen her konuda mesele enine boyuna, hatta cılkı çıkartılarak üzerinde tepinilen bir mesele.
Ancak hepimizin günlük yaşam pratiklerinin en temelinde yer alan ve salgının yayılmasını engellemenin en temel aracı olan maske kullanımının hala daha insanlar tarafından idrak edilemediğini de sokağa her adım attığımızda görüyoruz. Hiçbir koruyucu vasfı olmayan siyah bez maskelerin satılabiliyor olması kullanılması zaten evlere şenlik bir mesele olarak apayrı bir şekilde ele alınmayı hak ediyor ama konunun çok daha geniş bir açıdan değerlendirilmesi gereken noktası daha var. İnsanımızın şımarıklığı ve egosu.
Yapılan araştırmalarda hem ülkemizde hem dünya genelinde erkeklerin maske kullanmayı bir zayıflık göstergesi olarak gördüğü ortaya çıkmış. “Errrrkeklikkk” dediğimiz hadiseyi zaten başından sonuna yanlış anlayan bir grup insan formundaki kımıl zararlılarının bu tutumlarına şaşırmamak lazım. Bunlar hangi konuyu düzgün anlamışlar da bunu düzgün anlasınlar. Şaşırmadık.
Salgın ülkemize daha ulaşmadan önce İtalya’yı kasıp kavururken, İtalya’da belediye başkanlarının sinir krizlerine girdikleri ve halka olayın ciddiyetini anlattıkları videoları izlemiştik. 4000 kişilik nüfusu olan İtalya’nın küçük bir kasabası olan Delia’nın Belediye Başkanı Gianfilippo Bancheri’nin sinirden kendisini kaybetmiş bir şekilde videoda söylediklerini hatırlayalım. “Bir çoğunuz üzerinde ‘her şey düzelecek’ yazan posterler hazırladınız. İyi dileklerinizi, dualarınızı Facebook’ta paylaşıyorsunuz. Size ‘her şeyin nasıl düzeleceğini’ anlatayım. Her şey normalmiş gibi alışverişe gidersek her şey nasıl düzelebilir? İhtiyaçlarımız için alışverişe her 10 günde bir çıkmalıyız. Her gün sigara almak için dışarı çıkarsanız her şey nasıl düzelebilir? Sigara içiyor olabilirsiniz, bu beni ilgilendirmez ama her gün çıkıp bir paket almak yerine birkaç günlük sigara alıp evinize koyabilirsiniz. Her gün benzin alırsanız nasıl her şey düzelebilir? Size evde kalmanızı söyledim benzine neden ihtiyacınız var? Birçoğunuz koşmak için dışarı çıkarsa her şey nasıl düzelebilir? Çok stres altında olduklarını söylüyorlar. 20 senedir benim de koşma alışkanlığım var. Toplasan bu şehirde 20 kişi düzenli koşuyordur. Nasıl bir anda hepiniz koşma meraklısı oldunuz? Hepiniz mi koşmayı çok seviyorsunuz? Neden bir anda koşmaya başladınız? Birçoğunuzun en son ilkokulda koştuğuna eminim. Neden şimdi koşuyorsunuz? Bugün pazar günü, birçok insan piknik yapmak için şehir merkezinde. Mangal mı yapacaksınız, dalga mı geçiyorsunuz? Kendi hayatınız üzerinden şakalar yapıyorsunuz. Evlerinde hala parti yapan insanlar var. Bugün Pazar ve gidip onları durdurmam gerekti. ‘Hepimiz sağlıklıyız aynı apartmanda oturuyoruz’ diyorlar! İşte virüs böyle bulaşıyor! Evde kalın demek evde ailenizle olun demektir, gidip komşularınızla parti verin demek değil. Hangi ara komşularınızla bu kadar yakınlaştınız? Ne zamandan beri bu kadar sıkı ilişkileriniz var? Posterlerde ‘her şey düzelecek’ yazıyor. Posteri yapmak için aynı evde 20 kişi toplanıyorsunuz size yardım etsinler diye yakınlarınızı çağırıyorsunuz. Virüs işte böyle bulaşıyor!”
Bir diğer belediye başkanının sözleri de İtalya’nın salgınla boğuştuğu günlerde insanların şımarıklığını ve bu şımarık olanların kendilerini bir halt sandıklarını çok güzel özetliyor. 180 bin nüfuslu Reggio Calabria’nın Belediye Başkanı Giuseppe Falcomata “Montevergine Petti sokağında, rahat rahat koşan, oldukça yorgun köpeğinin de onu takip ettiği bir vatandaşımızla karşılaştım. Onu durdurdum ve dedim ki ‘Bakın, bu bir film değil. Ben Efsaneyim filmindeki Will Smith değilsiniz, sonuç olarak eve gidin”
Üzerinden aylar geçmiş olan bu videolar o dönemde ülkemiz salgınla ilk karşılaştığı günlerde bir ilgiyle izlendi ve üzerinden yeteri kadar zaman geçmiş olmalı ki unutuldu. Ekonomik gerekçelerle hayatın yeniden normalleşme sürecine alınması zorunluluğu, halkımızı sanki her şey normale dönmüş gibi bir kafa yapısına soktu. Bugün çıkın sokağa bakın, maske takmayanları zaten kenara ayırın ama maskeyi çenesinin altına takanlar, burnu açıkta bırakarak takanlar, sürekli olarak maskeden şikayet edenler. Bunlar gerçekten eğitilmezdir. Bunlar gerçekten toplum sağlığına kast eden cahil sürüsüdür.
Sosyal ağlarda gördüğüm güneydeki tatil beldelerinin durumu çok daha içler acısı. Maske takan bulmak için fotoğrafları epey bir incelemeniz gerekiyor. Yasakların kalkmasıyla kendisini güneye atanlar eşlerine dostlarına “burada maske takmak zorunlu değil” diyerek çağrıda bulunuyorlar. Gözlerimle, kulaklarımla buna şahidim. Şimdi bunu diyen insan kılıklı kımıl zararlısını ne yapmak gerekir? Yabancı turist gelemiyor diye iç turiste her türlü gevşekliği yapacak derecede yol veren güney beldelerinin belediye yönetimlerine ne demek gerekir? Nereden baksanız ahmakça. Ahmaklıklar silsilesi, ahmaklıklar festivali.
İçinden geçtiğimiz kontrollü normalleşme sürecine eğer bu şekilde devam edersek ilk turdan çok daha kötü bir duruma düşeceğimiz Allah’ın emri. Bu süreçte hükümeti suçlayanlar, normalleşme kararının doğru olmadığını savunanlar var. Ben de kısmen aynı görüşteyim ve ülkeyi kapatma uygulamalarını çok yetersiz bir şekilde yaptığımız kanaatindeyim. Yapılması gereken 3 hafta sokağa burnunu çıkartana bile ocak kurutacak maddi cezalar vermekti ve agresif bir test politikasıyla bu salgını boğup geçmekti.
Bunu dünyada yapabilen ülke sayısı iki üç tane oldu. Çağın ekonomik düzlemi bunu yapmaktan bizleri alıkoydu. Bu farklı bir tartışma konusu olmakla beraber; normalleşme adımları atıldıktan sonra ortaya çıkan manzaralarla ilgili yöneticileri suçlamak tamamen iki yüzlülük. Her bir insan kendi hayatı için gerekli tedbirleri ve önlemleri almadıktan sonra devlet isterse eve kapatsın isterse her yeri açsın. İtalyan belediye başkanlarının söyledikleri çerçevesinde, aklı olmayana yasak koysan ne olur, çayıra salsan ne olur?
Ancak tabi ki bireylerin inisiyatifi dışında olan ve doğrudan devlet eliyle düzenlenen süreçleri de ayrı tutmak gerekir. Dün yapılan LGS sınavında ortaya çıkan manzaralar insanı dehşete düşürüyor. Sınav tarihinde ısrar edilmesi abukluğu bir kenara madem bu iş bu tarihte yapılacak yeterli kadar önlemin de bir şekilde alınması gerekiyordu. Yapılamadı. Yaklaşık on milyon insan kontrolden çıkmış bir şekilde dar alanlara sıkıştırıldı. Bugünden itibaren önümüzdeki iki haftaya yönelik olarak Bilim Kurulunun, Sağlık Bakanlığının ve İçişleri Bakanlığının sıkı bir izleme çalışması yapması gerekiyor.
Yazının başlığına gelecek olursak, maske kullanmak bu sürecin olmazsa olmazı. Bütün dünya bu konuda hemfikir. O yüzden maske takmaktan imtina eden, burnunu açık bırakan, çenesinin altına aksesuar gibi çekerek dolaşanlardan uzak durun. Hatta çok daha net bir şey söyleyeyim; bu süreci bir turnusol gibi görün ve hayatınızdan bu insanları sonsuza dek çıkartın. Hayatta kalmayı hak etmediğini kendisi ilan eden bu kımıl zararlılarını ve sahte bilim meraklısı geri zekalıları tespit için bu salgını olumlu bir süreç gibi görün.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(7)Derya Gül - Silah kaçakçılığına başlamak gerek sanırım kadının namusu diz boyu. şiddet taciz istismar bu ülke de çokmuş.
Derya Gül - bedevi öğretmenler de var ayrıca insanlara anlam yüklememek gerekmiş. diz çökecek insan çok bu ana vatanım da.
Derya Gül - Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz.
Derya Gül - Umuttepe de dekanım var evet onun da başı kel Pazarlayabilicek zihne de sahip değil. Allah ona da iki göz iki kulak vermiş herzaman yükü de kalbimde.
Derya Gül - Maske adabı nedir merak ediyorum?
Elif Ergün - insan gibi düzgünce takmak takmak İşte okuduğunu anlamıyor musun
Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.